Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Çiçek'in Karnesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek iki yıllık görev süresini bu ay sonunda dolduruyor. Parlamento Büro Şefimiz Ayşe Sayın ile ziyaretine gittiğimizde merak ettiğimiz konu, yeniden aday olup olmayacağıydı. Geçen hafta Başbakan Tayyip Erdoğan ile kritik bir görüşme yapmıştı. O görüşmeden sonra dün Taraf’ta kendi partisi AKP’nin Çiçek’e “Anayasa masasını kaldır, ikinci dönem başkan yapalım” mesajı ilettiği şeklinde bir kulis haberi yer aldı. Bu iddiayı kesin bir dille yalanladı: Ne böyle bir görüşme ne de böyle bir mesaj vardı.
Başbakan’dan talep yok
Başbakan ile görüşmesi konusunda bir değerlendirme yapmasa da satır aralarından, kendisinin bir talep ya da beklentiyle girmediği izlenimi edindim. Büyük olasılıkla yeni anayasa için kurulan partiler arası uzlaşma komisyonunun çalışmalarında gelinen son aşama ve Meclis kapanırken haziran sonu temmuz başı ele alınacak gündem ve takvim görüşülmüş olabilir. AKP tarafından aday gösterilmeden tek başına ortaya çıkmak gibi bir niyeti ise yok.
‘Kutuplaşma çözdürmüyor’
Çiçek, başkanlık dönemine ilişkin kendi karnesini hazırlamış bile. Yaptıklarını değil, çok arzulamasına rağmen yapamadıklarını sıralamayı tercih ediyor: Anayasa, tutuklu vekiller, içtüzük ve siyasi etik tasarısı. Bu dört önemli konunun iki yıl içinde sonuca bağlanamamasını “parlamenter demokrasi açısından rahatsız edici” buluyor, sebebini ise “siyasetteki kutuplaşmaya” bağlıyor. İki yıldır yasama faaliyetini 8 eksikle sürdürmek zorunda kalan bir Meclis’in başkanı olarak, tutuklu vekiller konusunda artık sadece mahkeme kararını bekleme noktasına gelmesini görmek oldukça üzücü.
Cenazeyi kim kaldıracak?
Yeni anayasa için bir buçuk yıllık müzakereler sonunda gelinen nokta, nasıl bir metin çıkacağı değil, dört partili masanın nasıl ve ne zaman bozulacağı! İktidar partisinin beklentisi ki Başbakan Erdoğan’ın demeçlerine de yansıdı, bunun daha fazla gecikmeden Meclis Başkanı tarafından bitirilmesi yönünde. Muhalefet ise Meclis Başkanı’nın böyle bir yetkisi bulunmadığı ve komisyonun çalışmalarını sürdürebileceği düşüncesinde. Çiçek ise temmuz başında Meclis kapanıp seçim atmosferine girildikten sonra dört partili bir uzlaşıyı çok olası görmüyor. “Bu cenazeyi kim kaldıracak” sorusuna verdiği “Dört parti kaldırmak durumunda” yanıtından çıkardığımız sonuç, sorumluluğu dört partiyle paylaşacağı yönünde.
Muhalefetin kaçırdığı fırsat
Anayasa sürecinin tıkanmasından doğrudan bir ya da birkaç partiyi suçlayan bir tavır içinde değil. Ancak bu süreçte kaçırılan çok önemli fırsatlar olduğunu düşünüyor. Bunlardan sonuncusu, Başbakan Erdoğan’ın bir yurtdışı seyahatinde yaptığı “Anayasanın genelinde bir uzlaşma olursa biz başkanlık sistemi için ısrar etmeyebiliriz” şeklindeki demeci.
Bu sözlerin muhalefet tarafından iyi değerlendirilemediğine inanıyor. Yani iktidar ve muhalefet, anayasanın yasama, yürütme ve yargı bölümlerini yazarken sistem tercihinden etkilenmeyen maddelere öncelik vererek uzlaşmayı denemiş olsalar, Çiçek’e göre geride tartışılacak konu sayısı 4’ü, 5’i geçmeyecek.
‘Eleştiriler tek yönlü’
Sıcak gündemi; Gezi Parkı protestolarını da konuştuk. Çiçek’in bakış açısı Başbakan’a, üslubu ise Cumhurbaşkanı’na daha yakın geldi. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye yönelik ağır eleştirilerle dolu kararının ardından AP Başkanı Martin Schulz ile konuşmuş. AP kararını tek yönlü bulduğunu, hükümet eleştirilirken protestocuların “cebir ve şiddete dayalı eylemlerine değinilmemiş olmasını” önemli eksiklik olarak gördüğünü aktarmış. Görüşmemizde yine protestocuların işlediği hukuk ihlalleri ve ortaya çıkan maddi zarara sıkça vurgu yapınca, kendisine “polisin ölüm ve yaralamalar içeren ölçüsüz şiddet bilançosunu” anımsatma ihtiyacı hissettik. Bu konuda genel bir kabul oluştuğunu, kendisinin önceki açıklamalarında bu hususa da değindiğini hatırlatıyor ama eleştirilerinin odağına yine ağırlıklı olarak protestocuları koyuyor. Önceki gün Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den işittiğimiz “dışarıdaki Türkiye algısına verilen zarar” konusunun altını o da çiziyor. Bu yıl içinde karara bağlanacak İstanbul’un 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığı, İzmir’in 2015 EXPO adaylığı ve tarihi bölgerimizin UNESCO Dünya Miras Listesi adaylıklarının çok ciddi risk altında olduğunu “3 penaltıda rakiplerimize koz verdik’ sözüyle aktarıyor.
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!
- Kazaya müdahale eden polislerden biri şehit oldu!