Üstün Dökmen

Kolaycılık: Yarı bilimsellik

04 Şubat 2024 Pazar

İnsanlar bir olayın nedenini açıklamaya çalışırken bazen düşünme becerileri eksik olduğu için bazen de birilerine, örneğin siyasi otoriteye yaranmak için eksik ya da yanlış açıklamalar yaparlar. “Bu tür açıklamalara psikolojide ne ad verilebilir?” diye baktığımda tam bir karşılığının olmadığını gördüm. Belki “hindsight bias” denebilir ancak bu kavram kastettiğim şeyi tam olarak açıklamıyor. Bu yüzden olaylara yüzeysel açıklamalarla bakma eğilimine “Kolaycılık” demeye karar verdim. (*) Kolaycılık, olayları kısmen açıklamaya çalışan yarı bilimsel bir düşünme şeklidir. Kolaycı açıklamalara örnekler verelim.

Ekmek yiyen halkı suçlamak: Bazı uzmanlar televizyona çıkıp “Halkımız bilinçsiz besleniyor, çok ekmek yiyor, bu da birtakım sağlık sorunlarına yol açıyor. Oysa karbonhidrat yerine protein yemek lazım” diyor. Burada kolaycı bir açıklama vardır. Uzman etin pahalı olduğundan hatta bir zamanların fukara yemeği olan kuru fasulyenin bile artık herkes tarafından alınamadığından söz etmiyor, suya sabuna dokunmamak için enflasyonu değil, halkı suçluyor.      

Ucuz mal alanları suçlamak: Benzer şekilde bazı uzmanlar da halkımızın bilinçsiz tüketici olduğunu, deterjan benzeri maddeler alırken kalitesiz ürünleri tercih ettiklerini söylüyor. Bu da yüzeysel, kolaycı bir açıklamadır. Çünkü tüketiciler iyice tükenmemek için ürünün içindeki maddelere değil dışındaki fiyatına bakmaktadırlar. Üstelik madem o mal zararlıdır o halde ithaline izin verilmemelidir.

Anneleri suçlamak: Pek çok aydının, “Karısını öldüren magandaları anneler yetiştiriyorlar, yetiştirmesinler efendim” dediğini duyuyorum. Eşim Prof. Dr. Zehra Dökmen bu konuda, “Kadın toplumda zaten mağdurdur, anneler bu şekilde suçlandığında kadın ikinci kez mağdur oluyor” der. Bence de kadın katili maganda erkekleri anneler değil, erkek egemen düzenin erkekleri, özellikle maganda reklamı yapan televizyon dizileri yetiştiriyor. Bu konuda da kolaycılığa kaçmak, yanlış ve işlevsiz bir teşhistir.  

Tacize uğrayanı suçlamak: Eğer bir kadın tacize, tecavüze uğramışsa insanlar önce bu kadının kıyafetine bakıyorlar sonra da kısa etek giydiği için başına bu durumun geldiğini söylüyorlar. Bu türden açıklamalar kolaycılıktır, aptalca ve ahlaksızca bir yanlılıktır. Burada sebep sonuç ilişkisi yanlış ifade edilmektedir. Çünkü kısa etek giyen kadınlara birkaç erkek saldırıyor fakat yüz binlerce erkek saldırmıyor. Ayrıca küçük kızlara ve oğlanlara tecavüz edenler de var, kısa etek giydikleri için mi çocukların başlarına bu geliyor?

Gençleri suçlamak: Pek çok yetişkin; marka giyinmeye özeniyorlar, internete çok bakıyorlar diye gençleri suçluyor. Bu tavır da bir kolaycılıktır. Oysa gençler bu konularda ağırlıklı olarak anne babalarını model alıyorlar.

İyi yönetici yok diye yakınmak: Apartmanındaki yöneticinin arkasından konuşan, onu hırsızlıkla ve beceriksizlikle suçlayan çok kişi gördüm. Ancak bu kişiler seçimde yine o yöneticiye oy veriyorlar. Kendilerine bunun nedenini sorduğunuzda ise “Ne yapayım, başka aday yok” diyorlar. Bu cevap da bir tür kolaycılıktır ve diğer kolaycılık türleri gibi felsefi alamda bir mantık hatası olan safsata sergileme anlamına gelir. (Safsata konusunu ileride ayrıca ele alacağız.)

(*) Bu kavram, bir şehir planlamacısı ve tarihçi olan aile dostumuz ve çalışma arkadaşım Ebru Yılmaz Eroğlu ile konu üzerinde yaptığımız bir telefon görüşmesi sırasında aklıma geldi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hatırlamak 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları