“CHP’nin Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, hem sorumlu hem de çalışkan bir arkadaş olarak, olması, durması gereken her yerden kamu oyuna ulaşıyor. Gerçeğinde her milletvekilinin yapması gerek ölçüler içinde milletvekilliği sorumluluklarının gereklerini yerine getiriyor...” türünden içinizden geçen düşüncelerinizi duyar gibiyim. Arkadaşımız, bizim çocuğumuz olduğu için, üç kuşağın tanıkları arasına ilk kez oğlumun yaşıtı olan bir konuğu almamın, gerçekçi, zorunlu gereklerini özetleyerek sizlerle paylaşmak zorundayım...

2000’li yıllardan günümüze iktidar erklerinin, Saray’ın, adım adım yaptığı değişikliklerle nerelerden nerelere, ne kadarıyla gerilere düştüğümüzün kısacık bir özeti olmalı. İnsan haklarının, hukukun ayaklar altına alındığı 2000’li yıllardan bugünlere, insan haklarımıza aykırı alınmış yolların uçurum olumsuz sonuçları öyle birkaç cümleye sığdırılacak gibi de değiller. Özetle; o tarihlerde ülkemizin her kesiminden Aydınlanmacı, Cumhuriyetçi, Atatürkçü devrimleri, 1961 Anayasası, özgürlükçü örgetlenme hakları ile alınmış yollara karşı sivil diktatoryal otoriterleşmeyi özetlemek de elbette olanaksız.

En yalını ile, en haksız bedeller ödetilmiş, hedef alınmış sadece gazeteciler değil her kesimden insanlara yönelik, hakları hukuksuzluğun en acımasız örnekleriyle gasp edilirken bile, sendikalarımız, cemiyetlerimiz, en sıradan insan haklarımızın aşılabilmesi yolundaki işlevlerinin gereklerini yerine getirebiliyorlardı. Tutsak alınan, hukuksuz yargılanan arkadaşlarımızı, yakınlarımızı, sevdiklerimizi hiç değilse cezaevlerinden ziyaret edebiliyor, duruşmalarını izleyip, uzun yargılamaların boşluklarından uzaktan olsun görüp konuşabiliyorduk...

Adım adım, demokratik örgütlenmelerimizin bu haklarından yararlanarak sağlanabilen en masum, insanca ilişkilerin tümü rafa kalktı. Özetle, CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer gibi, sınırlı miletvekilliği yapmış arkadaşkarımız, sendikacılar, örneğin Süleyman Çelebi, eski İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, eski DİSK Başkanı Kani Beko, güncel savunmaları özveri ile üstlenmiş Celal Ülger gibi isimler içlerinde olmak üzere soluksuz koşturmak zorunda kalıyorlar...

***

Sözün özü günde birden fazla içeriye kapatılmışların sesi olmak zorunda kalmak, genç arkadaşımızın keyifli bir seçimi değil. Sadece çok derin bir açığı olabildiğine kapatabilmek çabası... Hukuksuzlukları ön planda çoklu yargılamaların sürpriz aşamaları arasında, oralarda olunması zorunluluğu üzerinden sadece Utku Çakırözer için geçerli değil. 

Sonunda Utku Çakırözer ile Cumhuriyet YouTube yayınında buluşabildiğimiz için, kimi benim için özel anlamlı kimi satır başlarından, elbette görselleri eşliğinde içerik açıklamalarını sizlerle de paylaşabiliyoruz. Örneğin Çakırözer’in kimi CHP, AKP, diğer parti milletvekilleri ile biraz karanlık TBMM sığınağında buluştukları 15 Temmuz gecesini biraz olsun paylaşmasını istedim. Meclis’in gerçekte bir sığınağının olmadığı, en alttaki bodrum katında buluşulduğu, yani gerçek jetli bombalama gerçekleşmiş olsa güvenliğin söz konusu olmadığı açıklaması da geldi.

Kamuoyunda yaratılmış tablonun tam tersi, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile de paylaşılmış olarak Meclis’e ilk gidenler onlarmış. Çağrıları, diretmeleriyle Meclis çatısı altında toplanma gerçekleşmiş. İstanbul’a gitmek üzere uçağa binmiş Kılıçdaroğlu’nun katılamaması, gelişmeleri Bakırköy’den izleme zorunluluğu bir yana, sokaklara çıkmış AKP’den tek bir sorumlunun söz konusu olmadığı kamuoyunun dikkatinden bal gibi de uzak tutulmuş. 15 Temmuz’un sokak şehitleri arasında gerçeğinde her siyasetten, her partiden, halktan inanmış insanlar var...

Cumhuriyet ailesi içinde çok şeyler paylaşmış Çakırözer arkadaşımızın, Demirel, Selahattin Demirtaş, Esad.. direnen işçilerin eylemleri, cemevleri hak gaspları, adalet yürüyüşü, öldürülen kadınlarımızın aileleri ile görsel paylaşımlarımız, elbette ülkemizde yaşananların örnekleri, ülkemizin nokta konulamamış, hak gasplarının sonsuz gibi çoğaltılabilecekleri...