Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ne Oluyor Bize Böyle?

23 Kasım 2008 Pazar

AKP sıkışınca ya da ar perdesi yırtılınca, çok bir Kör kör parmağım gözüne sokmayı seçti ya.. Yerel seçimler öncesi kışa gi-rişte kömür dağıtım araçları daha bir organize, depolama merkezleri büyümüş, stokları iyice gözle görülür hale getirilmiş..Ya da boyutlarını halkımızdan saklama adına, en ağır sonuçları, ödenecek bedellerinin seçim sonrasına ertelenebilmesi için çırpınılan büyük ekonomik krizle çakışınca, sadaka şovu önemini katlamış oluyor...

Birkaç ana habere, görüntüleri ile birlikte taşınınca neler neler çıktı.. Doğalgaz sisteminin kurulu olduğu, kömürün yakılacağı sobalı düzene kolay kolay geçilemeyecek mahallelerin sakinlerine dağıtılmak üzere istif edilmiş kömür torbaları. Kamyonlar partili, yandaş ilişkisi içinde seçilmiş özel sektöre ait kömür üretim merkezlerinden, dağıtılacak yö-reye taşınması bile kendi başına önemli paralar tutan kömürü boşaltıyor. Paketlerin üzerindeki torba adresleri kömürün çıkartıldığı yöreden akla gelmeyecek uzaklıkta bir başka Anadolu ilimizden. Torbaların üretici firması elbet AKP yönetici kadrolarından. Ü-zerlerinde Başbakanlık amblemi var. Halkımız Başbakanlığın özel hizmeti, sadakası gibi algılıyor. Parası, kendileri dahil hepimizin kesesinden çıkıyor...

Dağıtım üzerine konuşturulan birkaç kişiden bile, dağıtımdaki yandaş, AKPli kayırması sırıtıyor. Kameralar en çok kömürü alan ailelerin oturdukları apartmanları gösteriyorlar. Arada halkın hizmetinde olması gereken muhtarların AKP hizmetinde dağıtımı nasıl organize ettiklerinin bilgisi veriliyor. Tek tek ailelerin şeceresi tutuluyor. Sosyal güvenlik kurumlarının yasalar çerçevesindeki hizmetleri yerine, hiç kimsenin seçimsiz, oy bağlantısız ilişki kurmadığı, yasalar karşısında suç işleniyor, hile yolu ile sadaka düzeni işletiliyor...

Kayıtlı aile bireyine kömür torbasını veren dağıtıcı, aynı aileye aynı zamanda düzenli para veril-mekte olduğunu, sık sık gıda yardımı paketi dağıtıldığını saklamıyor. Yardımı almak üzere ellerini uzatmış kadın da aynı açıklık içinde, Elbettte seçim için, ama bizim de ihtiyacımız var. Memnuniyetle alıyoruz diyor. Dağıtıcı, yaklaşan seçimler nedeniyle kömür, gıda, para yardımı miktarlarının arttırıldığını, listelere göre eski partililerin yanında daha önce oy vermemişlerle görüşme yapıldığını anlatıyor...

***

Başlık için kopya çektiğim dünkü Milliyetin manşetine çıkmış Ne oldu sana Türkiye sorusu, çocuğa cinsel istismarda ürküten tablo üzerinden sorgulanıyor. Hüseyin Üzmez olayıyla gündeme gelen çocuk cinselliği istismarında, çocuk bayramı olan tek ülke Türkiyeden kimi rakamlar yüzümüze çarpıyor. Her hafta 120 çocuğun Adli Tıpa gönde-rildiği ortalama 70ine cinsel istismara bağlı ruhsal travma raporu verildiğinin altı çiziliyor. Buzdağının görünen bu yüzünün ancak vakaların yüzde 10unu yansıttığı gerçeği de anımsatılıyor. Tabii suçlanma korkusu içinde, tecavüzcü büyük olasılıkla aileden çok yakınının baskısıyla çocukların yaşadıklarını saklamaları gerçeği de var...

Hemen altında Üzmez olayının avukat skandalı gelişmesi ile bir öğretmenin öğrencisine tecavüz etmesi olaylarının haberleri yan yana getirilmiş. Üzmez olayında, daha önce avukat tutmakla yükümlü kamu kurumunun suçu, avukat tutmamış olması rezilliği yetmezmiş gibi 14 yaşındaki B.Çnin davasına giren avukat Alperen Akdemirin barodan kaydının silindiği, tebligat adresi göstermediği, avukatlık yapamayacağı, dahası Üzmezle görüştüğünün belirlendiği bilgileri var...

***

Dünkü internet mektuplarımızın içine düşen taze bilgilerde Almanyada mahkûmiyetle, suçun kanıtlanmasıyla noktalanmış Deniz Feneri davasının Türkiye ayağının seçim sonrasına kaydırılma çabalarında izlenen taktiklere ilişkin yeni bilgiler var. Yine hukuk içinde teknik bilgilerle ilişkilendirilecek davanın eninde sonunda AKP yönetimine, iktidara ulaşacağının ayrıntıları da. Alıştıra alıştıra, zamana yayılmış olarak kesinleşmiş bilgilere göre Almanya-Türkiye ayağında yardım amaçlı toplanmış paraların başka yerlere aktarılmasında, başrollere terfi eden Zahid Akmanın yerini koruyor olması bile besbelli kimseleri rahatsız etmiyor. Dava içinde kanıtlanmış belgelerin Türk yargısına taşınması halinde, AKP için yüz kızartıcı tablo, dahası Yüce Divanlık konum kimselerin umuru değil gibi.

Gökçek, kömür kamyonları siyasi suçunun hesabını vermek şöyle dursun, rantını alacağından o kadar güvenli ki, yukarıda sözünü ettiğim kirli bilgiler, görüntülerden sonra yayına gülerek çıkıyor, kömür dağıtmaya devam edeceğini haykırıyor. Devlete taktığı borçları, başarı oy hanesine yazılmak isteniyor.

KİT komisyonunda, EGOya alacakları nedeniyle haciz koyduran BOTAŞ yönetiminin tehdit edildiğinin ortaya çıkması, ayıplı bir durum değilmiş gibi pazarlanabiliyor. Gasp etmek, siyaseten bedeli ödenmedikçe suç sayılmıyor.. Din üzerinden siyaset yapan bir iktidar, en liberal, en kirlenmişleri mumla aratacak ölçeklerde toplumsal kirlenmeyi kurumlaştırıyor...

soner@cumhuriyet.com.tr



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları