Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kayıplarımız; Hukuk, Barış, Demokrasiden...

23 Nisan 2011 Cumartesi
\n

\n

YSK kararını değiştirdi, BDPnin bağımsız miletvekilleri adaylarına veto kararından geri döndü ya.. Veto gündemli büyük stresten çıktık, rahat bir nefes aldık. CHPnin seçim bildirgesi, Başbakan Erdoğanın seçim kampanyasının ilk mitingi.. derken.. İşin içine kan, çok sayıda yaralı girdiği, sokaklarımız İslam ülkelerinde yaşananları aratmayan çatışma alanlarına çevrildiği, önyargılarımız, kaygılar, korkularımızı katlayan yaralarımız deşildiği halde, çareyi unutmakta arayıp yaşananlara arkamızı döndük.. Tabii bu 72 saat içinde yaşanan trajik olaylar, seçim kampanyası boyunca oya çevrilmeye yönelik bol bol kullanılacak, gerçekler zıt pencerelerden bakılarak tersyüz edilecek.. En ağırları hukuk devleti düzeni, barış, demokrasimize biçilen faturaların gerçek suçluları, sorumlularından asla hesabı sorulmaycak.

\n

YSKnin 72 saat arayla değişen kararlarında, adayların gerçek konumlarında değişen hiçbir şey olmadığına göre, neler olup bitti? Bugüne kadar her konuda anında işin içinde, odağında rol almayı seçmiş Başbakan Erdoğan, kendine aykırı bir uslupla kendini 72 saatten uzun sabırla tutuktan sonra, dün mitingde beklenen çıkışında da yakıp yıkmalara ilişkin BDPyi suçlamakla yetindi. Başbakan YSKnin kararları ile AKP arasında ilişki kurulmamasında bir tek özenli idi. Yargıyı ele geçirmiş, bu karardan da sorumlu olabilecek iktidar imajına karşı bir o kadar tepkiliydi. YSK, kararlar zinciri içinde ilgili mahkemeler, AKP kurmaylarının ağızlarından çok daha vurucu söylemle provokasyona yol açan adımların sorumluları, günah keçileri ilan edildiler..

\n

Yandaşlar bir adım ileri, YSK, vetolara yol açan ilgili mahkemeler kararlarında derin devlet parmağı aradılar.. Var mı yok mu? Varsa AKPnin iki dönemlik iktidar süreci, yargıyı ele geçirme operasyonlarından sonra derin devlet gücü AKPnin elinde, iradesinde değil mi?

\n

Derin devletin gücünden anlamam ama, yargının yoruma açık çelişkili yasalar, yasa boşlukları karşısında, takdir hakkı kullanılırken.. bu olayda yaşanan örneklerde de çokça görüldüğü üzere, hak-hukukun gereğini yerine getirecek ile sorun yaratacak uçurumlarda, çizgi, farklı bakışının anlamını, hele de siyasete teslim olmasının sonuçlarını iyi bilirim.. Başbakan Erdoğanın kendisinden örneklediği üzere, milletvekili seçilmesine engel olan yargı kararı ile yorum, tıpkısının aynısı gerekçelendirmelerle, çok daha haksız sonuçlar olarak karşımıza çıkarılmadılar mı?

\n

***

\n

Doğrusu AKP korosunun YSKnin veto kararlarının hakka-hukuka aykırılığını teslim eden yaklaşımlarının üzerine, BDPden hukuk içinde haklarını aramış olmaları gerektiği..vurgulamaları gerçekçi değil. YSKnin veto kararından sonra Başbakan Meclise girebilme, dokunulmazlık kazanma hakkını hukuk yollarını işleterek değil, CHPnin desteğinde, Meclisten yasa değişikliği yolu ile ancak geri alabilmişti.. Anımsamalarında yarar var.. BDP on binlerle, yüz binlerle sokaklara çıkmasa, çok daha dürüst olalım; PKK çizgisinde maskeliler eliyle, terör boyutunda tırmandırılan eylemlerle ülkeyi, herkesi şantajla korkutmasa.. 72 saat içindeki yargı, kararları düzeltme seferberliği yaşanabilecek miydi?

\n

Gerçekçi çözümlerin barajın kalkması, çelişkili yasaların düzeltilmesi yolu olduğunun bir kez daha altı çizilmeli. Yargının da yasal çelişkiler, boşluklar karşısında hak-hukuktan yana yetkisini kullanma sorumluluğu olduğu hiç unutulmamalı.. Yeri gelmişken üst yargının, hukukun efsane isimlerinden, sayısız insandan, hak, hukuktan yana yargıtay içtihatlarının oluşumunda katkısı çok büyük Mustafa Çemberciyi sevgiyle, saygıyla, anmak istiyorum. Yargıtay kararlarının tartışıldığı bir seminerde, yasa maddelerine takılmış, boşluk görülen durumlar için başka yasalardan çözüm üretmeye bakan, şekil hukukuna takılmış bir bilim insanına öfke ile karşı çıkarken.. Sevgili genç arkadaşım, yaşama, insana dönük sonuçlarına bak.. Hakkını arayacak bir işçi için zamanaşımı kavramını nasıl olur da olay tarihinden işletirsin? İşçi çalıştığı patronuna karşı davayı, işten ayrılmadan açabilir mi ki..sözleri 70li yıllardan beynimde taptaze kazılı..

\n

Yani BDPnin caydırıcı güçle karşımıza çıkması kaçınılmazdı. Yine de büyük bir tuzağa düştüler, büyük bir yanlışın sorumluluğunu üstlendiler.. Kürtlerin haklarını, Kürt sorununu yasal yollardan, siyasetle, Meclise taşıma iddiasındaki bir parti olarak bir kez daha, PKK terör örgütü ile aralarında çekmeleri zorunlu çizgiyi çizemediklerini, büyük zaaflarını ortaya koydular.. On binler, yüz binlerle sokağa çıkarak hak aramaları ne kadar kaçınılmazsa, maskeli eylemcilerle terör ilişkisini kurdurmak, bir o kadar provokasyonlar tuzağının kucağına düşmekti.. Yargı kararı ile mağdur BDPyi, PKK ile bir kez daha özdeşleştirdiği gibi, barış, demokrasi, birlikte yaşam arayışlarını isteyen kitlelerle.. yol ayrımına sürüklüyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları