Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Gelene ağam gidene paşam’

23 Temmuz 2024 Salı

Özdeyişin üreticileri bizimkiler, nedense bana bir kez daha küçük Amerika olabilme özentimizi anımsattı. Amerika’daki seçimler üzerinden gelişmeler, çalkantılar, gelgitler... Uzaktan geçmiş yıllara ilişkin yaşanmışlıklar anımsandığında Trump’ın yaşanmış onca skandal, karanlık işler üzerinden yeniden yeniden nasıl olup da şansının yükselişe geçtiğini kavrayabimek zor görünüyorsa da siyasilerimizin özenmelerinin çok da boşuna olmadığına ayna tutuyor. 

Baksanıza bizim tek adam rejimi kadroları, şimdiden Amerika’nın seçim sonuçlarına, olası sonuçlarına odaklanıvermişler. Amerikan seçimleri sonrasında, Amerika ile olan bozulmuş ilişkilerimizde, bahar havasının gelebileceğine ilişkin beklentilerini saklayamıyorlar. Sayısız siyasi sabıkaları üzerine, gerçeğinde hiç de demokrasi örneği olamayan Amerikan başkanlık sistemindeki ölçülerle bile, liberal manifestoya ihanet etmiş Trump’ın yeniden başkan olacağının beklentileri gündemde. 

Türkçesi ile olmazsa olmaz, demokrasinin sınırlarını suçlar boyutu ile ayaklar altına almış Trump’ın siyasal kimliği, çok açıktır ki bizim tek adam rejimi, Saray iktidarlarımızınkiyle çok çakışıyor. Amerika’nın bugünkü iktidarları döneminde, en çok ittifak ortakları Fethullah Gülen kimliğinin FETÖ’ye dönüşmesi, 15 Temmuz sonrası bozulmuş ilişkiler, açılmış yaraların, uyuşmazlıkların kolayca giderilebileceğine ilişkin umutlu bekleyişler yükseliyor. 

***

Sadece bir rastlantı olarak dün öne çıkmış, Amerikan kaynaklı bir haberi de paylaşmak isterim. “43 yıl sonra gelen adalet” başlığı ile verilmişti. Uzun hukuksal çabaların sonucu, 43 yıl suçlu olarak hapis yatmış Amerikalı bir kadın vatandaşın, sonunda suçsuz olduğu kanıtlanabilmiş, serbest bırakılmıştı. Bizim işleyen, daha doğrusu adil olarak işletilmeyen adalet sistemimizde, her gün benzerleri çıkabilecek haberlerin örneklerinden bir kopya alınmış gibi değil mi? 

Siyasal tarihimizdeki adaletin işleyişi üzerinden yaşadığımız örneklerdeki, adaletin yok oluşunun kanıtlarıyla tıpkısının aynısı gibi çakışmıyor mu? Adaletin yok edilip buharlaşabiliyor olmasının örneklerinde büyük Amerika ile küçük Amerika olarak yarışabiliriz. Üstüne üstük kazananı belli olamayacak bir haksızlık hukuksuzlukların rekortmenini de seçmek çok güç olabilir. 

Aramızda elbette çok değişemez, şaşmaz farklılık, onların büyük Amerika, bizimkilerin küçük Amerika düşleri içinde sınırlı kalmalarından geliyordur. Amerikan emperyalizminin tek kutuplu dünyayı oluşturduğu yıllardan günümüze, evrensel ölçeklerdi köprülerin altından oldukça çok su akmışa benziyor. Şimdiki dünya düzeni üzerinde, çok kutuplu dengelerin ağırlığının olduğunun altı çizilip duruluyor. 

Değişmeyen tek gerçeklik galiba, içlerinde hanedanlı zengin krallıklar da olsa çok kutuplu dünya düzeninde, sömürü çarklarının kolayca işletilmesinde, yoksul ülkelerin halkları için seçilmiş oyunlarda, başrolün kitleleri binlerce yıllar gerilere çekebilecek, en köründen dini inançların kullanılması yöntemlerinin geçerli olabilmesi. Aşiretler, tarikatlar eliyle yüz binlerin, milyonların köleleştirmeleri hâlâ en geçerli tek yöntem. Sınırsız kan akıtarak sömürünün, sınırsız etkin kılınmasının tek geçerli aracı. Kimin eli kimin cebinde, anlayabilene aşk olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları