Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ailenin içinden tanıklıklar suçlayanları yalanlıyor

20 Haziran 2023 Salı

Cumhuriyet ailesine, okurlara saygısızlık etmemiş olmak için, eleştireni, destekleyeni, sorgulayanların her bireyine sordukları, merak ettikleri konulara bağlı olarak bilebildiklerim kadarıyla paylaştıklarımı okurlarımızdan saklamak olamazdı. Kişisel öfkelerini yenebilecek, ailede kalabilecekler için birazcık oyalanmayı seçtim. Polemiğe kaçmama çabası içinde, neden-sonuç bağlantılarına bakarak özetleme çabası içinde kalmak isterim.

Cumhuriyet gazetesinin geleceğine dönük en ağır ortak kaygının gelişmesinden, Nadir Nadi’nin tabutu başında Berin Nadi’nin onurlu sorumlulukla beklentilerinden özetle ortaya çıkan gerçeklerden söze girerek başlamak gerek. İflas masasına düşmüş gazetemizin yeniden yaşatılması için elindeki mal varlığı üzerinden kuruculuğunu üstleneceği vakıf çatısı altında, kimselerin sorumluluk almama lüksünün olamayacağını, ortak akıl paylaşımı içinde dostlarıyla birlikte geliştirmeye koyulmuştu. En ağır yükü sorulmadan İlhan Selçuk’a yüklemiş, İlhan ağabeyin kritik her dönemeçte altını çizdiği üzere elinin üzerine çok ağır bir taş yerleştirivermişti.

Elbette birkaç cümle içinde özetlemek gerek. Cumhuriyet’i kurtarmak üzere gelen gönüllüler, kelimenin tam karşılığıyla sıraya dizilivermişlerdi. Kimisi kişisel birikimleri ile destek veriyor, kimileri var olan kurumları ile birlikte yararlı ortak projelerle Cumhuriyet Vakfı’nın karşısına çıkıyorlardı. Elbette Nadir Nadi üzerinden gelen mal varlığı vakfın kurucu güvencesi, çalışanların hakları üzerinden yaşanan günlük sorunlara ilaç gibi gelen projelerin sayısız halkasına tanıklık ettik. Gerçek niyetlerin kokusu hep sonradan, arkadan çıktı. Kimi ailesinin bireylerine dönük karşılıklar, kimileri kendi vakıflarına dönük paylar, en çoğu da siyasal amaç, hırslar iktidarlarına yönelik yarış içinde, sonuç olarak vakfa ağır bedeller ödetmekten hiç ama hiç çekinmediler.

Bütünü üzerinden o tarihlerde yapılabilmiş kirli çıkar hesaplarının çok daha ağır, acımasız olduklarını ancak paylaşabilirim. Ailemizden bir parça olan okura yansımamaları doğrudan o günlerin medya olanaklarındaki teknolojilerle bağlantılı olabilir. Bugünün çoklu dedikodu, suçlamalarının ağırlıklı payının, çok kolay, çok ucuza, çok yanıltıcı medyatik uçurmalar üzerinden yapılabilirliğini unutmamak gerek.

Sözün özü gönüllü, özverili kurtarıcılık hamlelerinin, çıkarlar adına el koymaya dönüşmesinin çok daha ağırlarıyla yüzleşmiş olmanın gerçekçi boyutlarına bakıldığında geçmişten alınmış derslerin de katkılarını hiç hafife almamalıyız. Bugünkülerin çok daha polemikçi, gerçekçilikten uzak ataklar olduğunu içinden gözlemlemek, inanın duyarsızlık hiç değil. Elbette sonuçta tuzakların başlarına çöreklenenlerin işin içinden bedelsiz sıyırtabildiklerini izlemek zorunda kalmak üzücü.

Cumhuriyet gazetesinin, bugünün ürkütücü medyatik baskıları, yasakları, en ürkütücüsü bilinçli ekonomik politikaların, tek adam rejiminin ürünü sayısız oyunlar yetmezmiş gibi, dedikodular, çamur atmalar üzerinden yıpratılma çabalarında sınır tanımaz densizliklerin yaşatılması daha da üzücü. Biz geçmişten ne kadar bağışıklık kazanmış olursak olalım, geçmişi bilmeyen ya da uzak kalmış, Cumhuriyet’in ayakta kalmasını çok değerli bulanlar için en azından moral bozucu. Kimi arayan dostların bizlerden daha çok etkilendiklerini görmek incitici. Galiba en çok bu nedenle, Cumhuriyet’i kapattırmak için geçmişten günümüze hiç vazgeçilmemiş birbirinden kirli oyun, tuzağın, sonunda bir biçimde ayaklara dolandığını gözlemlemek güç verici.

Düzeltme, özürlerimizle:

17 Haziran Cumartesi günü Türk-Japon ilişkileri yazımın içindeki yanlış anlatım üzerinden, elbette, Japon Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Selçuk Esenbel’den telefon bağlantılı eksikli iletişimimizin kazası. Japon Yamada Torajiro’nun anıları, dönem analizleri katkılarıyla Esenbel Hoca’mızın çalışması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nda toplanmış. Alanın uzmanı Selim Karahasanoğlu ise kitabın tanıtımına katkıda bulunmuş. Düzeltir, özür dilerim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları