Uçaklar hakkında bir gözlem, alaysılamalı ifade olarak düşünülse bile, bir gerçek vardır. “Hiçbir uçak havada kalmaz.” Hiçbir uçağın havada kalamayacağı gibi hiçbir kişi, grup, parti de sürekli olarak iktidarda kalamaz. Nasıl uçakların kazasız, salimen piste inmesi isteniyorsa; iktidarların da sorunsuz, gerilimlere yol açmadan, olağan koşullarda halkın oyu ile değişmesi amaçlanır.

Günümüzde AKP örneğinde de görüldüğü gibi bazı siyasal partiler ve onların liderleri veya lider kadroları, yakın yandaşları için, iktidarda kalıp kalamamak bir hayat memat, ölüm-kalım meselesi olmaktadır. İktidarda olmanın maddi ve manevi nimetlerinden yararlanmışlar; egolarını tatmin etmişler, varsa ezikliklerini atmışlar, geçmişte rüyalarında görseler hayra yoramayacakları mevkilere, orunlara gelmişlerdir. Etraflarında bir yığın yalaka ordusu, isteklerinin yasalaştığı bir ortam olmuş; denetimsiz bir yetkiye, istediğini abat etme, varsıl etme, kızdığını yok etme gücüne sahip olmuşlardır. Kim bu olanakları bırakıp iktidardan gitmeyi içine sindirebilir? İktidardan gittikten, düştükten sonra kendilerini desteklemiş iç ve dış çevrelerin giderek uzaklaşması, övgülerin sona ermesi, gücü, şaşaayı, görkemi (debdebeyi) yitirip sade vatandaş haline dönüş, yalnızlık, çevrenin gelir, servet edinme yollarının tıkanması, belki bu iktidar dönemleri ile ilgili soruşturmaların başlatılması, soruşturma beklentileri, tüm bunların yarattığı en azından ruhsal bunalımlar, travma geleceğin belirsizliği, partinin yaşama gücünü yitirmesi, tabanın kayması, iktidardan düşmenin maliyeti ağır. İktidarda bulunmanın gücünü, nimetlerini bir de iktidardan gitmenin bazı kişiler için doğurduğu kayıpları, külfetleri düşünün. Niçin bazı partilerin, kişilerin iktidardan gitmemek için çırpındıklarını, iktidarda kalmak için her aracı mübah gördüklerini anlayın.

Ekonomik sıkıntılar, iktidardan düşüş sürecini hızlandırır. Sınai üretimde azalış, kapasite kullanım oranında düşüş, ihracatta gerileme, işsiz sayısında artış, işten çıkarmalar yaşanan reel ekonomik olaylardır. Resmi açıklamalar, istatistikler olayları ne ölçüde saklamaya, örtmeye çalışsa da mızrak çuvala sığmamaktadır. Yalnız istatistikler, bilançolar değil, gözlemler de ekonomik faaliyetin yavaşladığı savını destekliyor, kanıtlıyor. Kiralık işyeri sayısında artış, boş dükkânlar, AVM’lerde büyük mağazalarda tenhalık, restoranlarda boş masalar, hatta günün hareketli saatlerinde dahi taksi bulma olanakları durgunluğu somutlaştırıyor.

Var olan koşullar altında yakın bir gelecekte üretim sektöründe alışılagelmiş sözcükle reel sektörde belirgin bir canlanma beklememek gerekir. Finans sektöründe sorunların hafiflemesi, borsalarda kıpırdanış, hafifçe yükselişler, ekonomilerin durgunluktan, resesyondan çıktığını, hatta çıkmakta olduğunu göstermez. Aylak atıl kapasitesi olan işletmeler, yeni yatırımlara girişmezler, önlerini net olarak görmeden işgücünü, büyük ölçüde arttırmazlar. İnşaat sektörü, ancak belli bir zaman aralığından sonra canlanır. Bu nedenlerle yakın bir gelecekte ekonomide durgunluktan çıkış olasılığı zayıftır.

Ekonomik sıkıntıların, iktidardan düşüş ivmesini arttırdığı bir gerçektir. Yakın bir gelecekte ekonomik sıkıntılardan kurtulma olasılığı zayıf olduğuna göre, iktidarda kalmayı sağlama almak, tahkim etmek gerekir. Geçmişte de görüldüğü gibi, seçmen listelerinde karmaşa, mükerrer yazılımlar, eksiklikler iktidarda kalmak için alınan bir önlem gibi görülmektedir. Gelecek yerel seçim sonuçlarının tartışmalara yol açması olasılığı büyüktür. Diğer bir önlem siyasal baskıların artması, dikkatlerin başka noktalarda toplanması, yoğunlaştırılmasıdır. Ergenekon dalgalarına bu açıdan da bakılabilir. Muhbir bulma, gizli, saklı tanık ayarlama, teknik takibe takılma gibi yollarla korku salarak, kişilerin susturulması, iktidarda kalma süresini uzatmanın bir yöntemi olarak kullanılabilir ama, kullanılması uzun sürede kimseye yarar sağlamaz.