Sağlık... Hekimlerin seçim günü...

28 Haziran 2024 Cuma

Yaklaşık bir saattir gözü numaraların olduğu panodaydı. Sonunda sırası geldi, doktorun odasından içeri girdi. Doktor notlar aldığı ekrandan gözünü kaldırıp baktı, “Şikâyetin ne” diye sordu. “Sol bacağım uyuşuyor ve ağrıyor. Yürümekte zorlanmaya başladım” dedi. “Ne kadar zamandır?” “Bir aya yaklaşıyor”. “Hmmm, bir MR çektir de bakalım”. Önündeki kâğıda MR bilgisini yazdı, hastaya verdi. Hasta dışarı çıktı. Tıbbi görüntüleme bankosuna doğru yürümeye başladı. Oysa doktor elle muayene bile yapmamıştı. Sıradaki hasta içeri girmişti bile. Tıkır tıkır işleyen bir sağlık sistemi... Değil mi?

Kasım 2002’de iktidara gelen AKP’nin sosyal politika alanında öne çıkan alanlardan biri sağlık olmuştu. Uzun süre iktidarın övünç kaynağı olmayı sürdürdü, bu yapının sürdürülebilirliği yok eleştirilerine kulak tıkandı.

Bugün gelinen nokta: Günlerce, haftalarca alınamayan hastane randevuları, günde 100 hastaya bakan doktorlar, beş dakikaya sıkıştırılmış muayene süreleri, sağlık kurumlarını savaş alanlarına çeviren şiddet görüntüleri. Bu kadar mı? Değil. Hekimlerin yurtdışı göçü. 10 yılda sayısı 15 bine ulaşan bir hekim ordusunun kariyer planı için başka ülkeleri tercih etmesi.

Dost meclislerinde hekim arkadaşlar anlatıyor: Sağlık sistemi bozuk. İnsanlar sağlık hizmeti almaya kışkırtılıyorlar. Acil servisler çok kalabalık; bu rakamlar Batı’da çok daha düşük.

Türkiye bir kişi ortalama dört kez hekime başvuruyor. Bu yüksek bir rakam. Hızlı hasta bakmaya dayalı sağlığa ulaşım kaliteyi düşürdü; üstelik sağlık adım adım özelleşti.

Cepten çıkan para miktarı çok arttı. Özellikle İstanbul’da kamu sağlık hizmetlerinin neredeyse yüzde 60’ı özel sektöre teslim oldu.

Ne diyelim? Sağlık olsun mu?

Yok. Demeyelim.

Bu pazar seçim var. Hekimlerin meslek odası Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) merkez konsey seçimleri. Önemli bir seçim. Bu seçimlere, iktidar müdahil olacağı mesajını sağlık bakanı aracılığıyla verdi. TTB’yi ve tabip odalarını, iktidarın arka bahçesi olmasına karşı başta hekimler olmak üzere tüm sağlık emekçilerinin sahiplenmesi çok önemli.

Sol cephe ilk kez iki ayrı liste ile seçime giriyor. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın halen başkanlığını yürüttüğü ancak aday olmayacağı Etkin Demokratik TTB ekibi ile Prof. Dr. Alpay Azap liderliğindeki Tabip Odaları İnisiyatifi. Oyların bölünmesi ve seçimleri iktidara yakın hekimlerin listesinin kazanma ihtimaline karşı bu ikisinin mevcut ortak bir liste oluşturması en iyisi. Olur mu göreceğiz...

Bir dönem TTB ülkenin sağlık sorunlarının ve hekim haklarının dile getirilmesinde, mücadelede son derece aktifti. Hem aykırı ses istemeyen iktidarın yıllar içindeki baskısı hem 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok sayıda STK’nin ciddi yara alması sonucu TTB de eski işlevselliğini kaybetti farklı yönlere kaydı. Oysa bir döneme damgasını vuran Nusret Fişek ekolüne ne çok ihtiyaç var şimdi. Koç Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül ile sohbet ediyoruz. O da Nusret Fişek ekolünden. Tabip Odaları İnisiyatifi’ni gönülden desteklediğini söylüyor. “Nedir ikisinin arasındaki temel fark” diye soruyorum.

Ergönül şöyle diyor: “Mesleğimizin uygulaması ve gelişimi siyasetle ilişkili. Çünkü halk sağlığının temel konuları aslında aynı zamanda ülkenin temel sorunları: Liyakat, yoksulluk, adalet, eğitim sistemi, gelir eşitsizliği, bölgeler arası eşitsizlikler. Bunların hepsinin sağlığa yansıyan yönü var. Bu sorunlar ele alınıp çözüm önerileri geliştirildiğinde hekimler ve özellikle genç aktif hekimlerle de de bağ kurulmuş olur. Üretim süreci içinde yer alan hekimlere dokunan sorunlardan yola çıkarak ilerlemek yani tümevarımcı bir yaklaşım hem daha bilimsel hem daha kapsayıcı ve dolayısıyla çözüm odaklı bir yaklaşımdır. Oysa tümden gelerek yaklaşmak, örneğin belli güncel siyasal kalıplarla yaklaşmak bir etki yaratmadığı gibi hekimleri de sürecin dışında bırakıyor. Böyle yol alınamadığı çok açık. Özellikle son yıllarda hekimlerden daha da kopuldu. Var olan yönetimin bu çok açık görmesi gerekmiyor mu? Hekimler özellikle de genç hekimler meslek odalarından kopuk, onlara meslek odalarının işlevini anlatmak sevdirmek zorundayız. Genç, enerjik, bilimsel açıdan güçlü akademik kadroların desteğiyle çözüm önerileri getireceğiz, başka çıkış yolumuz yok, rehberimiz bilim olmalı.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları