ODTÜ’lü gençlerden tokat gibi ‘Bilim nedir?’ dersi

06 Eylül 2024 Cuma

Aferin ODTÜ’lü gençlere. Mezuniyet törenlerinde hem rektörlerine hem de bu ülkeyi yönetenlere tokat gibi yanıt verdiler: “Bilim, Kavaklık’ta yüzlerce ağacı alelacele kesmek değildir. Bilim, fikrinin uyuşmadığı öğretim görevlilerini görevlerinden etmek değildir. Bilim, ODTÜ onur yürüyüşünde anayasamızın bize verdiği barışçıl gösteri yürüyüş haklarını kullanan öğrencilerin üzerine polis göndermek değildir. Bilim, öğrencilerin derslerden nefes almaya fırsat bulduğu tek etkinlik olan bahar şenliklerini, sorunları çözmek yerine sorunları bahane ederek iptal etmek değildir. Bilim karşılaştığı ilk kriz anında öğrencilerle olan bütün diyaloğu bitirmek, sonra da hakkını arayan öğrencileri soruşturmalarla korkutmaya çalışmak değildir.” 

Açtıkları pankart da attıkları slogan da önemliydi: “Cumhuriyeti her şeye rağmen bilimle yücelteceğiz.”

ATATÜRK MAYASI TUTTU AMA...

Şunu artık iyice biliyoruz bu ülkede Atatürk ve devrimlerinin mayası tuttu. Bunu hiçbir güç bozamaz. Ulusal bayramlarda her kesimden her inanıştan milyonların coşkusu, Anıtkabir’e akınları bunun en temel göstergesi.

Ama bu gerçek bugün yaşadığımız sorunların çözülmesine yetmiyor ne yazık ki. ODTÜ’lü gençler hayvan katliamı yasasından ekonomik krize, atanmış kayyum rektörlere kadar ülke sorunlarını da gündeme getirdiler. Çok doğru. Çünkü gelecek onların. Söz hakları var. Ve baskılanamaz. Dile getirdikleri gerçekler hem bilim dünyasının hem de tüm gençliğin sorunları. Ve örgütlü, kitlesel, akıllı ve barışçıl bir karşı güce dönüşmedikçe ne yazık ki havada kalıyor. 

13 milyona yakın genç yaşıyor Türkiye’de. Ülke nüfusunun yüzde 15.3’ü. Sayı hayli büyük; Finlandiya, Norveç ve Slovakya üçünün nüfusunu toplayın, Türkiye’nin gençleri kadar. 

Enerji dolu, atılgan, yaratıcıdır gençlik. Direnişin adıdır; dinamizmin, umudun, coşkunun adı. Öte yandan umutsuz, gelecek göremiyor önünde. Çünkü gelecek gençliğin sırtına giderek büyüyen bir yük olarak biniyor. Çözüm siyasilerde ama onlar da gençliği görmüyor.Tam bir açmaz anlayacağınız. Günü kurtarma politikaları daima geleceğin önüne geçiyor. Böyle sürdükçe de çözümsüzlük azalacağına artıyor. Küfe doluyor hızla.

GELECEĞE KAMU YARARI GİBİ BAKABİLMEK

Peki şu geleceğe bir de kamu yararı olarak bakmaya ne dersiniz? Tıpkı su ya da hava gibi gelecek de daha iyi ya da kötü kalitede olabiliyor. Bu bir yandan, doğal sermayenin bolluğu ve sürdürülebilirliğine bağlı bir yandan da adil fırsatlara. Adil fırsatlar diye tanımladığımız olgu ise toplumsal sermayenin sağlamlığı, fırsat eşitliği, beşeri sermayenin gücü, herkes için eğitim ve sağlık, kurumsal sermayenin niteliği ve kapsayıcılığından oluşuyor. 

Şiddet içeren veya bölünmüş toplumlarda, gelecek de o kişinin nerede durduğuna bağlı olarak şekilleniyor.

Dolayısıyla tıpkı ormanlar ya da balıkçılık gibi geleceğin korunması gerekiyor.

Gençlerin içine doğdukları dünya bambaşka, haliyle kendilerini bekleyen gelecek de. Rekabet ortamları da. Seçecekleri mesleklerin, orada nasıl ve ne kadar varlık gösterebileceklerinin artık farklı parametreleri var. Rakipleri sadece başkaları, yani diğer insanlar değil: Yapay zekâ. 

Bu yüzden daha okul öncesinden itibaren çağın gereklerine uyan şekilde eğitim almaları, farklı beceriler kazanmaları gerekiyor. Burada yol gösterici ise bilimin yolu. 

TÜSİAD DA UYARDI

Dün TÜSİAD’ın “Geleceğimiz için Eğitimi Birlikte Konuşmak” konferansı yapıldı. Orada da “Eğitim, ülkemizin refahının itici gücü ve geleceğimizi belirleyecek en temel unsur. Tüm dünyada paradigmalar değişirken, eğitimi de bu değişimlerden bağımsız düşünemeyiz” vurgusu yapıldı.

Umarız tüm bunlara kulak veren birileri çıkar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hücum! 30 Ağustos 2024
Yaklaşan dalga 23 Ağustos 2024

Günün Köşe Yazıları