Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Türkiye'nin 'Arı Diplomasisi'!
İran Devlet Başkanı Mahmut Ahmedinejad’ın ziyaretinden sonra diplomasinin başkenti Ankara’dan İstanbul’a taşındı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan, sorunlu ülkenin Dışişleri Bakanı Bayan Ekaterine Tkeşelaşvili ile pazar günü İstanbul’da görüştü. Konuğun karşıtı Rus Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ile de bugün yine İstanbul’da görüşecek.
Basının “diplomasi trafiği” için taktığı bazı deyimler vardır. Örneğin bir dışişleri bakanı sorunlu iki başkent arasında gidip geliyorsa buna “mekik diplomasisi” ya da “kırmızı hat”tan yararlanıyorsa “telefon diplomasisi” denilir. Son günlerde Türkiye’nin, Kafkaslar için izlediği İstanbul odaklı trafiğe “arı diplomasisi” diyebiliriz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu” hedefini gerçekleştirmek amacı ile Moskova, Tiflis, Bakû’ya gitti. Erivan’a da bir ileti gönderdi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, tıpkı ABD-Çin arasındaki ilişkiyi kuran “masa tenisi diplomasisi” gibi, Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan’ın daveti üzerine cumartesi günü “futbol diplomasisi” için Erivan’a gidecek. SSCB dağıldığında ortaya çıkan Ermenistan Cumhuriyeti’ni ilk tanıyan ülkenin, komşusu Türkiye olduğu, ayrıca Erivan’ın İstanbul’daki “Karadeniz Ekonomik İşbirliği’nde” temsilcisinin bulunduğu da unutulmamalıdır.
Dünkü gazetelerden, yalnızca Cumhuriyet’in “1 Eylül Dünya Barış Gününe” yer vermesinden esinlenen Erdoğan da Türk ve dünya kamuoyuna barış günü için bir açıklama yapma gereğini duydu. Erdoğan’ın başlattığı Kafkaslar’da “platform” girişimi iyi bir gelişme gösterebilirdi. Gül’ün Erivan’a gidişi bu hedefin bir olumlu göstergesi olabilir, hatta sınırları kapalı iki komşu arasında buzların daha hızlı erimesine yol açabilirdi.
Ancak, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin büyük hatasından sonra Rus tanklarının boy gösterdiği Gürcistan’daki Abhazya ve Osetya’nın bağımsızlığının tartışıldığı, NATO savaş gemilerinin Karadeniz’in dalgalı sularında demirlediği, Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesi niyetlerinin açıkça vurgulandığı bir ortamda “platform” bir hayale, bir “ütopyaya” dönüşüyor.
Belirttiğimiz bu ziyaretlere ek olarak, Türkiye’nin uyguladığı yönteme “arı diplomasisi” denilmesinin nedeni, Babacan’ın ayrıca ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç, Finlandiya dışişleri bakanlarının yanı sıra dün Brüksel’de toplanan AB ileri gelenleri ve NATO Genel Sekreteri ile telefonla yaptığı çok yönlü yoğun görüşmelerdir.
Balkanlar’da sorun olur, Türkiye işin içindedir. Ortadoğu’da sorun olur ,Türkiye istemese de içindedir. Son aylarda Suriye-İsrail arasında “kolaylaştırıcı” rolünü oynaması bundandır. Yarın İran ile ABD ya da İsrail arasında bir sorun olsa yine Türkiye ister istemez işin içinde olacaktır. Şimdi Türkiye ne güvenilir bir komşu olduğunu yaygın “arı diplomasisi” ile kanıtlamaya çalışıyor. Belki yapılması gereken de bu…
Ancak, Türkiye’nin dış ticaretinde ve turizminde bir numaralı ülke olan Rusya ile ekonomik ilişkilerde tam bugünlerde sözü edilen “misilleme”nin faturası, doğalgazı kesildiği için kışı soğukta geçirmek zorunda kalacak Türk halkına ödetilmemelidir.
Bu nedenle Lavrov ile Babacan’ın İstanbul’da bugün yapacakları görüşme kısa vadede bu açıdan, hatta Dolmabahçe’den pencereye baktıklarında tesadüfen de olsa yeni NATO gemilerinin Karadeniz’e geçişlerini görmelerinden de önemli olacaktır.
‘Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım!’
Genelkurmay Başkanlığı’nda görev devri töreninde Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın protokol sıralamasında dışlanması öne çıktı. Önceleri, yeni Genelkurmay Başkanı’nın yanında oturtulan Anayasa Mahkemesi Başkanı’na bu kez emekli Genelkurmay Başkanı, eski KKTC Cumhurbaşkanı ve eski TBMM Başkanı’ndan sonra yer gösterilmişti. Kılıç, görevlilere “bir hata olup olmadığını” sormuş, “koltukta adının yazılı olduğu” söylenmekle yetinilmişti. Kılıç, 30 Ağustos törenine bu olayı kınama amacıyla katılmadı.
Askerler oldum olası kurallara çok dikkat ederler. Örneğin, törenin yapıldığı salona girişlerin hangi saatte yapılacağı davetlilere önceden bildirilmiş, öngörülen an kapı kapatılmış, bir dakika geç gelen CHP Genel Başkanı Deniz Baykal bile içeriye alınmamıştı. Ertesi günü Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, telefonla Baykal’dan özür dilemiş, Kılıç’a özür için telefon etmemişti. Bir başka örnek… Devlet protokolünün uygulandığı törenlere türbanlı eşler çağrılmadılar. Askerler, protokolde titizdirler! İsterse Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı’nın eşi dahi olsalar…
Askerler AKP’nin kapatılma davasında tek “hayır” oyunu kullanan Kılıç’a “protokol” düzeyinde dolaylı bir tepki göstermişlerdi. Yeni Başkan Orgeneral İlker Başbuğ’un konuşmasının ağırlığını “Atatürk ilkeleri” oluşturmuş, “laiklik ilkesine” tam bir sayfa olarak en geniş biçimde yer vermişti. Kılıç olayının öne geçmesinden dolayı dikkatlerden kaçan konuşmanın bu bölümüne aynen yer veriyoruz: Konuşmasında sıkça “Sayın Cumhurbaşkanım” diyen Başbuğ’un “laiklik” bağlantılı sözlerine de aynı hitapla şöyle başlamıştı: (Tabii, buraya okurlarımız isterlerse “Sayın Başbakanım, Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanım!” hitaplarını da rahatlıkla ekleyebilirler… Böylece, protokol hatası denilen olay ile konuşmanın bütünleştiği daha rahat algılanabilir…)
“Sayın Cumhurbaşkanım;Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu nitelikler, Cumhuriyetin değiştirilemez temel niteliklerini oluşturmaktadır. Laiklik ilkesi Türkiye Cumhuriyeti kuruluş felsefesinin temel direklerinden biri olup, Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm değerlerin de temel taşıdır. Laikliğin işlevsel tanımı; anayasanın başlangıç ile 24’üncü ve 174’üncü maddelerinde yer almaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin, anayasayı resmen yorumlamaya yetkili tek organ olarak, laikliğe ilişkin yapmış olduğu yorumlar, laikliğin anlamının ortaya konulmasında vazgeçilmez kaynaktır. Laikliğin ne anlama geldiğini ifade ederken çokça yapılan hata, laikliğin ne anlama geldiğine ilişkin düşüncelere bir bütün olarak bakılmamasıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin laikliğe ilişkin vazgeçilmez duruşu; anayasanın 24’üncü maddesinde açıkça ifade edilen ‘Kimse, devletin sosyal, ekonomik, siyasi ve hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne surette olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez veya kötüye kullanamaz’ ilkesine herkesin sıkı sıkıya bağlı kalması, dinin veya dini duyguların, dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmemesidir. Şu konuyu da açıkça ifade etmek isterim ki askerlik mesleği, moral değerlere önem veren mesleklerin başında gelmektedir. Elbette bireysel moral değerler açısından din de bir unsurdur. ATATÜRK; 10’uncu Yıl Nutku’nda bizlere şu hedefi vermiştir: ‘Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracağız.’ Ona göre ulusal kültürün çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkartılması, Türk halkının bütün anlam ve görüşleriyle medeni bir toplum haline dönüştürülmesi demektir. Buna karşılık bugün, toplumun bir kesimi, yeni bir kültürel kimliğin, yaşam tarzının oluşumunda dini düşüncelere büyük bir ağırlık verildiğini düşünmekte ve gelişmelerden büyük bir endişe duymaktadır. Bu endişe ciddiye alınmalıdır. Çoğulcu demokrasi anlayışı çerçevesinde, toplumsal huzur için bu zorunludur. Cumhuriyetin diğer temel niteliği ise demokrasidir. Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye ve demokratik kurallara karşı saygılıdır. Demokrasi temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvencede olduğu bir rejimdir. Bu nedenle, demokratik yaşamda çoğulculuk esas olmalıdır. Laiklik ilkesinin demokrasi ile çatıştığını iddia etmek de sağlam bir temele dayanmamaktadır. Aksine, laik düzen Türk demokrasisinin gelişmesinde ana itici gücü oluşturmuştur. Etrafımızdaki bazı ülkelere bakılırsa bu gerçek görülebilir. Prof. John Esposito’nun ifade ettiği gibi, ‘demokrasinin aşırı şekilde popüler amaçlara yönlendirilmesi de, laik düzenin aleyhine sonuçlar doğurabilir’.”
Elmek: oacar@superonline.com\t
Faks: 0312. 442 79 90
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!