İngiltere, AB’den Boşanacak mı?

21 Haziran 2016 Salı

İngilizler, İskoçlar, Galler, İrlandalılar, perşembe günü sandık başına giderek; Avrupa’nın ve Türkiye’nin ekonomik, siyasal, askeri yazgısını belirleyecekler! Oylarıyla “İngiltere’nin AB’de kalıp kalmayacağına” karar verecekler.
Eskiden Avrupa’da İtalyanca çıkışlı “Mamma li Turchi! (Anneciğim, Türkler geliyor!)” diye “korkuyu” yansıtan bir deyiş vardı. Günümüzde bu “deyiş” İngiltere’deki oylamayı önemli ölçüde etkileyeceğe benziyor!
İngiltere’nin AB’ye girmesinden sonra “serbest dolaşımdan” yararlanan 800 bini aşkın Polonyalının bu ülkeye yerleşmesi, İngilizlerin işsizliğine yol açmıştı. Şimdi 80 milyon Türk’ün AB’ye girmesi “olasılığı bile!” İngilizleri ürkütüyor.

***

AB içinde Türkiye’nin üyeliğine en çok İngiltere “olumlu” bakıyordu. 2005’te, “Türkiye dostu” olarak bilinen ve Türkİngiliz “Tatlıdil Forumu’nun eşbaşkanı” olan, İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Strav’ın büyük desteği olmasaydı, AB’nin tam üyelik kapısı Türkiye’ye aralanmayacaktı.
Osmanlı’nın son döneminde Dâhiliye Nazırı Ali Kemal’in torunu, geçen pazar 52 yaşına giren, Muhafazakâr Partili, eski Londra Belediye Başkanı Boris Johnson da Türkiye’nin üyeliğini desteklemiş, hatta babası Stanley Johnson, dedesinin doğduğu Çankırı’nın eski adı “Karı Pazarı” olan Orta ilçesini ziyarete gelmişti.
Ne var ki Boris Johnson bugün “Breksit (Ayrılığa Oy Ver)” yanlıların başını çekiyor! Johnson, “Türk kökeniyle her zaman gurur duyduğunu, 1990’lı yıllardan itibaren Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini, ancak bugün koşulların değiştiğini” söylüyor.
Tıpkı Almanya’da Yeşiller Partisi’nin, Türk kökenli eşbaşkanı Cem Özdemir gibi! Onlar mı kökenlerine ihanet ediyorlar, yoksa son 10 yılda Türkiye’deki yönetim mi TC ve AB ilkelerine ihanet ediyor?
Yanlış anlamayın! Sorun, Türklerin Müslüman olmasından kaynaklanmıyor! Öyle olsaydı, Boris Johnson’un yerine, geçen mayısta rakip İşçi Partisi’nden, Pakistanlı Müslüman Sadık Han’ı seçerler miydi?

***

İngiltere’nin AB’den ayrılması gerektiğini savunanların temel gerekçesi “demokrasi, özgürlükler” açısından “olumsuzluklar” yaşayan Türkiye’nin AB’nin temel ilkeleri ile çelişmesi.
Muhafazakâr Parti’den Başbakan David Cameron, ülkesinin AB’de kalması gerektiği görüşünün baş savunucusu! Cameron, AB’den çıkma yanlılarının Türkiye’nin AB üyeliğini vurgulayıp oy istemelerine tepki olarak, BBC’de bir söyleşide şöyle konuştu:
“Türkiye’nin AB üyeliği gelecek birkaç yıl içerisinde gerçekleşecek olsa bunu desteklemezdim ama zaten bu olmayacak. Bu, gelecek 30-40 yıl içerisinde olabilir ve ben o zaman Başbakan olmayacağım. Türkiye’nin üyeliğini çok destekledik, çünkü Batı eğilimli bir ülke olmasını istiyoruz.
Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü olmasını istiyoruz. Gazetecilerin tutuklanmasını istemiyoruz, açıkçası şu anda pek de iyi gitmiyor. Bu referandumda ‘Türkiye AB üyesi olacak’ diye kimsenin birlikten ayrılma yönünde oy kullanmasını istemiyorum, çünkü bu olmayacak. Kaldı ki 30 yılda katılabileceğini söyleyen bir uzman bulamazsınız. Ancak 3000 yılında girer!”
AB karşıtları, İngiltere’nin Türkiye’nin AB üyeliğine hazırlık sürecindeki masraflarını da karşılamak zorunda kalacağını, büyük Türk göçünün başlayacağını, bunun da İngilizlerde işsizliğe yol açacağını da öne sürüyorlar.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, hafta sonunda memleketi Ünye’de “Türkiye 14 yıldır istikrar aldı!” dedi. Ne dersiniz, Kurtulmuş mu, İngilizler mi, doğruyu konuşuyorlar?

***

Kuşkusuz, İşçi Partisi’nin kadın milletvekili Jo Coks’un öldürülmesi oylamayı etkiliyor. Kamuoyu yoklamalarında yüzde 44 oranıyla “başa baş” diyenler var, yüzde 46 “kalalım”, yüzde 41 “ayrılalım” diyenler de…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kadın cinayetleri... 18 Ekim 2024
İran-İsrail... 11 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları