Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Doğru mu Samet?'Karkamış Höyüğü
İÖ 2. bin yılın çoktanrılı dönemlerinde yaşayıp tektanrılı inancın öncüsü olan Urfalı hemşerimiz Hazreti İbrahim’in o tarihlerdeki adı Abraham idi. Dilimize İbrahim olarak geçti. Yahudiler ona Avram dediler. \n
\nABD başkanlarından Abraham Lincoln de en azından 4 bin yıldır süregelen bu adı taşır. Günümüzde Urfalıların çok kullandıkları bir addır. Türkücü İbrahim Tatlıses de onlardan biridir. İbrahim ABD’de doğsaydı belki adı Abraham Sveetvoice olacaktı!\n
\nYabancıların “Spain” dediği ülkeye bizim dil kurallarının gereği başına “İ” ekleyerek “İspanya” yapmışız. Abraham’ın oğlu Samuel de dilimize İsmail diye geçmiş.\n
\nÖteki peygamberlere göz atalım: Moses günümüzde Türk erkeklerinde Musa; Josef, Yahudilerde Yasef, Türklerde Yusuf diye sürerken Ionas da Yunus; Jacop da Yakup olarak tescillenmedi mi? Yakup’un küçük oğlu Benjamin bizde Bünyamin, baş melek Mikael, Batı’da Michael, biz de Mikail-Mihael değil mi?\n
\nAdını “Hıristiyan” sözcüğü ile bir dine veren Hristos günümüzde yabancılarda Kris-Christ olurken bizde İsa denilmiş. Şimdi kalkıp da Samsun Müftüsü Yrd. Doç. Dr. Hayrettin Öztürk’ün mantığı ile İsa, İbrahim, İsmail adlarını taşıyan Müslüman Türk erkeklerine “gâvur” mu diyeceğiz?\n
\n“Müftü” gibi dinsel unvanından ayrıca “Yrd. Doç. Dr.” gibi bilimsel bir unvanı da bulunan Öztürk ne diyor? “Aileler ismin Kuran’da geçmesine önem gösteriyor. Ancak Kuran’da geçen her ismin çocuğa verilmesi uygun değildir.”\n
\nAbraham’ın bir eşinin adı Sara idi. Bu ad yabancılarda Sarah olarak sürerken dilimize Sera ya da Esra olarak yerleşmiştir. İsmail’in annesinin adı da Hacer idi… Bu ad hâlâ günümüzde kadınlarımızda kullanılmıyor mu? İsa’nın annesinin adı Miram-Mary iken bizde Meryem olmadı mı?\n
\nİÖ 8. yy’da yaşamış İzmirli hemşerimiz Homeros, Homer, Omar ve Ömer’e doğru bir evrim geçirirken Aleksander denilen ünlü Makedon komutan dilimizde İskender olarak yaşıyor. Aleksander’ın kısa adı Aleks olarak ünlü Fenerbahçeli futbolcu Aleks De Souza, da yaşıyor. Bereket, İskender’in başındaki “İ” harfini atıp Türk erkeklerine kısaca Sken denilmemiş! Yoksa müftü topa tutardı!\n
\nAdlar konusunda en ilginç yakıştırmayı Yunan dostlar yaparlar. “Adnan Menderes’i Yunan kökenli olduğu için idam ettiniz” derler! Antuan-Anthony adlarından hareketle, Yunanca Andonis sözcüğünde iki harfin yer değiştirmesi ile oluşan Adnan adına ulaşırlar. \n
\nYunanca “kıvrım” anlamına gelen “meander” sözcüğünden adlarını alan Ege’nin iki ünlü nehri Meandros dilimizde Menderes olmakla kalmamış, Aydın doğumlu Başbakan’a da soyadı olmuştu. Yunanlara göre o Adnan Menderes değil Andonis Meandros imiş!\n
\nFransızca “sibel” sözcüğü “güzel” anlamında olmakla birlikte, Anadolu’nun ana tanrıçası Kibele’den gelir. Romalılar, Sivrihisar’daki Pessinus kentine düşünce Kibele Tapınağı’na konulup tıpkı Mekke’de tapılan göktaşlarının dinselliğinden etkilenmişler. Roma’ya götürdükleri bu taşlar için bir tepede Kibele Tapınağı yapmakla kalmamışlar, Anadolu’nun Kibele inancını da Avrupa’ya yaymışlar. \n
\nEski Yunan harfleri ile başta “c” yazılıp “k” olarak okunan Kibele, Fransızcada “s” diye okunduğu için Sibel’e dönüşmüş. Fransa’da olduğu gibi Türkiye’de de pek çok kadının adı Sibel’dir.\n
\nMüftü, Sanem adının “put” olduğunu söylerken “güzel kimse” sözcüğünü dışlıyor. Arapça bilen müftüye bir örnek de biz verelim: “Sanem-i mahlika (ay yüzlü güzel)”…\n
\nAsiye sözcüğüne “asi-ye”den hareketle “Allah’a isyan eden kadın” derken, bu adın Musa’yı Nil’den çıkarıp büyüten Mısır firavununun eşinin adı olduğunu da göz ardı ediyor.\n
\nDiyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de haklı olarak müftü hakkında “Doğrusu kastını aşan ciddi bir yanlış anlama ile karşı karşıyayız” değerlendirmesini yapıyor. \n
\nMüftü, Samet adı için de “hiç kimseye muhtaç olmayan” derken “pek yüksek, ulu, ezeli ve ebedi” anlamlarına değinmiyor. Biz de Fenerbahçe’den istifa eden Aleks’in (Sken’in) çevirmeni Samet Güzel’e soralım: “Doğru mu Samet, söyle…”\n
\n\n\n\n\n\n
9 Ekim Salı günkü yazım şöyle bitiyordu: “Geçen gün Hıncal Uluç’un yazdığı gibi Türkiye çıkışlı bu tür kültür olaylarını yabancı basından öğrenmek yerine, yabancı basına bizim kaynak olmamız daha doğru olmaz mı?”\n
\nYazımın yayımlandığı gün barut kokan, ölümlere, yüz bin kişinin zorla göçüne sahne olan Türkiye-Suriye sınırında uluslararası kültürel alanda önemli bir “tanıtım” toplantısı vardı.\n
\nYıllardır mayınlarla örtülü bu sınırın 55 hektarı Gaziantep ilimizde, 35 hektarı da Suriye’de kalan bir höyükte yapılan arkeolojik kazılar basına tanıtıldı. Karkamış Höyüğü’nün Türkiye tarafı yıllardır mayınlı olduğu için “yasak bölge” idi. Arkeologlar höyüğü görebilmek için Suriye’den tırmanıyorlardı.\n
\nTayyip ile Beşşar’ın “kankalık” günlerinde mayınların temizlenmesine karar verildi. Uygulamada bazı mayınlar istemeyerek patlatılırken 5 bin yıllık tarihe zarar verildiği de oldu. Temizlik bitince İtalyan arkeoloji profesörü Nicola Marchetti’nin başkanlığında, İstanbul Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Hasan Peker’in yardımcılığında kazılara başlandı. Yörede, Suriye’deki iç savaşın olumsuz etkilerine karşın, arkeologlar bilimsel kazıları sürdürdüler.\n
\nYöre savaşlara pek yabancı değildir. İÖ 1274’te Hitit Kralı Hattuşili’nin 3 bin savaş aracı, 17 bin zırhlı askerinin karşısında Mısır Kralı 2. Ramses’in 2 bin savaş aracı, 20 bin askeri savaşmıştı. Günümüz deyimiyle karşılaşma 1-1 bitti. Tarihin ilk yazılı barış anlaşması Kadeş bu yörede imzalandı. Anlaşmanın çivi yazılı tableti İstanbul Arkeoloji Müzelerindedir. Türkiye’nin hediye ettiği anlaşmanın bakırdan büyük kopyası, BM Güvenlik Kurulu’nun önünde asılıdır.\n
\n19. yy sonunda İngiliz Konsolosu Patrick Henderson’un British Müzesi adına başlattığı kazıları yüzbaşı rütbesine sahip, ünlü casus Arabistanlı Lavrence 20. yy başında bazı İngiliz arkeologlarla birlikte yürütmüştü. Ünlü casusun gazla çalışan motosikleti Gaziantep müzesinden İstanbul’daki Koç Müzesi’ne taşındı.\n
\nO günlerde gün ışığına çıkarılan Geç Hitit Dönemi’nin anıtsal taş kabartmaları ise Ankara’da Anadolu Medeniyetler Müzesi’nin orta salonunda sergileniyor.\n
\nBöylesine önemli olaylara tanık olan Karkamış’taki toplantıya her zamanki gibi basınımız gereken ilgiyi göstermedi. Merak etmeyin, yakında yabancı basında çıkan haberler Türk okurlarına sunulur!\n
\n\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!