AKP'den PKK'ye Destek!Bir Örnek Diplomat!

25 Eylül 2012 Salı
\n

\n\n\n

Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah kıyamet kopartıyor: PKKye yardım etmek istiyorsanız, Türk polisini, askerini, vatandaşını öldürsün istiyorsanız; kaçak çay ve sigara, içki için, kaçak benzin kullanınPKK kahrolsundiyorsunuz, ama kaçak mal kullanarak PKKye destek veriyorsunuz Böyle bir şey olamaz…”

\n

Peki, Sayın Vali Cerrah! Kaçak ürün kullanımının nedeni ne? Halk kaçak ürünü keyfinden mi tüketiyor? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Dar gelirlileri rahatsız etmeyen, orta ve üst gelir gruplarına yönelik sınırlı önlemler diye kelam etmiş.

\n

Önlemler dediği 11 milyarlık zam paketinde, akaryakıtın payı 9 milyar lira... Vatandaş 60 litrelik deposunu benzinle 259 lira yerine 280 liraya, dizelde ise 230 lira yerine 241 liraya dolduracak. AKP hükümeti benzini on yılda 1.6 liradan 4.76 liraya çıkararak, yüzde 170lik artışla dünya rekoru kırarsa, vatandaş ne yapsın? Bu zam, otobüslerde, taksilerde de artışa yol açmayacak mı?

\n

1 litre rakıya 13 lira zam yapıldı. Son on yıldaki zam yüzde 655. Aynı zamlar öteki alkollü içkilere de yansıdığı için insanlar ya kaçak içkiye yönelecek ya da sahte içkiyle zehirlenip tıpkı Rus turistler gibi ölecek.

\n

Sigara, doğalgaz ve elektrik zamları da sırada Kaçak elektrik kullanımı neden önlenmiyor? Çünkü yoksul halkın boyunu değil, bütçesini aşıyor.

\n

Zamlar sanayide fiyat artışına da yansımayacak mı? Sabah gazetesi bile ekonomi sayfasında Yanlış yönet halka ödet başlığı altında ekonomi ve maliyeden sorumlu bakanlar Ali Babacan ve Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçıyı suçlarken ekliyor: Vergi artışı faize gidecek, enflasyonu artırıp faiz indirimini de engelleyecek.

\n

Bu değerlendirme, kaçak ürün kullandığı için suçladığınız sokaktaki vatandaş yerine, PKKyi güçlendiren, Uluderede ölen 35 kişinin asıl sorumlularını da açıklamıyor mu? Sayın Vali, halka hesap soracağınıza, halka iktidardan hesap sormasını öğretseniz daha iyi olmaz mı?

\n

Başbakan önlemlerin sınırlı olduğunu söylüyor. Doğru, 1600 cm3ten küçük otomobillere zam var, lüks araçlara yok! İçkiye, sigaraya, akaryakıta zam varken, pırlantadan vergi alınmıyor!

\n

Zamların ÖTVye uygulandığı açıklandı. Ancak KDV, ÖTVli değer üzerinden uygulandığı için bir de oradan zam ekleniyor. Türk devleti yabancı ülkelerle çifte vergilendirmeyi önleyen anlaşmalar imzalarken, vatandaşını çifte vergilendirme ile cezalandırıyor.

\n

Devletin bütçesi yoksul halkın kesesinden kapatılmaya çalışılırken, vatandaşın bütçesindeki açıklar yama tutmuyor. O vatandaş ne yapıyor Sayın Cerrah? Elbette kaçağa yöneliyor. Kaçak ürün, dediğiniz gibi PKKye silah, güç sağlıyor! Peki bu durumda sorumsuz olan, o kaçak ürünü kullanan vatandaş mı, AKP hükümeti mi?

\n\n\n

\n\n\n

Otuz yıl önce bu aylarda tanıdım o genç Türk diplomatı. İsrailin Lübnanı işgalini izlemeye Atinadan gitmiştim. O tarihte de Türkiye-İsrail arasında karşılıklı diplomatik temsilcilik kâtiplik düzeyine indirilmişti.

\n

Tel Avivdeki temsilcimiz o genç diplomat sabahları konsolosluk, öğleden sonra büyükelçilik görevini yürütüyor, bir yandan da Lübnan işgalini izliyor, akşamları da işgüderlik görevini yerine getirirken, resmi kabullerde ABD Büyükelçisinden sonra en ilgi çeken diplomat oluyordu.

\n

Bir hafta ara ile tekrar Tel Avive gittiğimin ilk gecesi bir kalp spazmı geçirdiğimde, otel yönetimi bir ambulans ile hastaneye yetiştirdi. O genç diplomata haber verilmesini istemiştim. Yarım saat sonra hastaneye İstanbullu bir Yahudi kalp profesörü ile geldi. Profesörü gören hastane görevlileri, sanki İsrail Cumhurbaşkanını görmüşçesine telaşlanıp ilgileri birden değişti. Ertesi gün taburcu edilip sonrasında İsrail tanklarının eşliğinde Beyrutun işgaline tanık olmuştum.

\n

O genç diplomat, kısa bir süre sonra Atinaya atandı. Bakanlıkta ilk görevi yanılmıyorsam Yunanistan-Kıbrıs Dairesinde, ilk dış ataması da İsrailden önce Lefkoşa idi. Kıbrıslı bir Türkün oğluydu. Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreunun Türkiyeye karşı izlediği soğuk savaş günlerinde ben gazeteci, o da diplomat olarak görev yaptık.

\n

Ankaraya dönüşünde bakanlıkta çeşitli görevlerde bulundu. Cumhurbaşkanları Süleyman Demirele, Ahmet Necdet Sezere Başbakan Recep Tayyip Erdoğana dış siyasa danışmanlığı yaptı. Vaşingtonda Türk Büyükelçiliğinde 2. adam ve Pekinde büyükelçilik görevlerini yüklendi.

\n

Bakanlığın BM, KAAÖ gibi uluslararası örgütlerin yanı sıra, siyasal planlama ve istihbarat birimlerinin bağlı olduğu Müsteşar Yardımcılığına getirildi. İranla nükleer silahlanmadan, terörle mücadelede ABD ile görüşmelerden de sorumluydu.

\n

Sonrasında Kanadaya büyükelçi atandı. Ergenekon olayının en ilginç yanardöner tanığı olan ve Kanadada yaşayan Tuncay Güneyi görevi gereği incelemeye aldı. Sağcı basında Elçi neyin peşinde? Güney merakı şaşkınlık yarattı! Güneyin kimlerle ilişki içerisinde olduğunu, cemaat gruplarıyla görüşüp görüşmediğini, kimlerden destek aldığını neden sorguluyor? gibi yayınlar yapıldı.

\n

O genç diplomatı İsrailde tanıdığım o günlerde, 27 Ağustos 1982de Ermeni terör örgütü ASALA mensupları, Kanadada Askeri Ataşe Hava Kurmay Albay Atilla Altıkatı şehit etmişlerdi. 100 bin dolarlık ödüle karşın katilleri 30 yıldır bulunamamıştı!

\n

O diplomat, yoğun Ermeni nüfuzunun bulunduğu Kanadada hükümet yetkililerini Ottovanın ana alanlarından birinde Altıkat adına bir anıt dikilmesi için ikna etti. Anıtın, Ermenilerin tepkisiyle yarım kalmaması için çalışmaları gizlice yürüttü. Anıt, perşembe günü iki dışişleri bakanının katıldığı törenle açıldı.

\n

Bu törenden birkaç ay önce, görev süresi tamamlandığı için Ankaraya dönmüştü. 58 yaşında emekliliğini istedi. Yanlış anımsamıyorsam şu ana kadar en genç emekli Türk büyükelçisi oldu.

\n

ODTÜ mezunu olan bu genç diplomat, ABDde lisans üstü eğitimden sonra ODTÜde doktora yapmıştı. Dışişlerinin doktora yapmış sayılı diplomatlarından biriydi. Şimdi Kıbrısta ODTÜde gençlere dış siyasa bağlantılı dersler veriyor.

\n

30 yıldır tanıdığım diplomat-gazeteci ilişkisinden daha çok, ağabey-kardeş dostluğu yaşadığım, bu yüreği ak mı ak diplomatın adını cuma günkü yazımda Rafet Akyürek olarak yazmışım.

\n

Seveninin çok olduğunu, gelen düzeltme isteyen telefon ve iletilerden anladım. Çünkü soyadı Akyürek değil, Akgünay idi. Bir anlık dikkatsizlik 30 yıllık dostumun soyadında yanlışlığa yol açmıştı. Rafetten ve okurlarımdan özür dilerim. Yeni yaşamında da başarılarının süreceğine inanıyorum. Böylece sizler de alçakgönüllü bu başarılı diplomatımızı tanımış oldunuz!

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları