Özdemir İnce

TRT İsmail Cem ve gurkaları (2)

13 Ağustos 2024 Salı

11 Ağustos 2024 Pazar günü okuğunuz yazıyı sözünü ettiğimiz dönemin kurban ve tanıklarından Ertan Somunkıran’a (o dönem arkadaşlarımdan halen hayatta ve ilişkim olan iki kişiden biri) denetlemesi için gönderdim. Ertan, kurucu kadro içinde yer alan bir yapımcı ve yönetmendir. Sözü edilen dönemde, eğitim yayınları şube müdürü idi. Verdiği yanıttan aşağıdaki bölümü aktarıyorum:

“Şimdilik şunu söyleyebilirim: İsmail Cem dönemi, DP döneminden ders alınarak yönetsel yapısı, mevzuatı, seçkin yönetim kurulu ile ilkeli bir yayıncılığı başlatmış ve geliştirmeye çalışan TRT’nin ilkesiz, kuralsız bir yayın kuruluşuna dönüştürülme dönemidir.

Bu ilkesizlik ve liyakatsizlik uygulaması Ecevit’in yönetici kadrosunu atamasıyla başlar. Kuruluşta özenle hazırlanmış ve birçok devlet kuruluşuna kendi konularında örneklik etmiş ayrıntılı mevzuat yok sayılmıştır. Keyfiliğe sayısız örnek verebilirim. Ben de birçok emre gerekçelerle karşı çıktığım için adım (o zamanki başkan Dağdeviren’in deyimiyle ‘her tekere çomak sokan’a çıktı.”

Daha önceki yazımda, Haluk Şahin’in sözünü ettiği dönemde görevli elemanların mesleki açıdan genel tanıtımını yapmıştım. Yapımcı ve yönetmenlerin tamamı üniversite mezunuydu, bir bölümü de güzel sanatlar öğrenimi görmüştü. 12 Mart 1971 darbesi yapıldığı zaman TRT televizyonu daha emekleme dönemindeydi. Darbeden sonra General Musa Öğün TRT genel müdürü oldu. Atadığı MİT albayı televizyon sorumlusu idi.

1 Ocak 1970 tarihinden itibaren yapım önerileri (metin ya da senaryo) olarak benim yönettiğim öndenetim ve redaksiyon şube müdürlüğünün (gazetelerde yazıişleri müdürlüğü) denetimine onaylanmak üzere gönderiliyordu. Onay alındıktan sonra programın yapımına geçiyordu. Yapımdan sonraki görüntü denetimine isterlerse TV programı daire başkanı, TV müdürü ve program müdürü katılıyordu. Yönetmelik böyleydi. Günlerden bir gün MİT albayı bana telefon etti ve “Özdemir Bey, biz sizden çok memnunuz” dedi. “Görevimi yapıyorum” dedim. “Yayımlamadığınız metin ve programları da görmek istiyoruz” dedi. “Orası bizim mutfağımız, sizi ilgilendirmez” dedim. “Israr edersek” dedi. “O zaman istifa ederim” dedim. “Sizi anlıyorum, talebimden vazgeçtim” dedi. Haluk Şahin elbette bunları bilmiyor. Bizim sıkıyönetim döneminde laylaylom yaptığımızı sanıyor. Merak edip bize o dönemi sormadığı halde Cem ve gurkalarına muhalefet etmemize şaşıyor. Muhalefetimizin nedenini Ertan Somunkıran’ın iletisini okuduktan sonra anlar artık.

İsmail Cem dönemi TRT için Erdoğan’ın “tek adamlık”ına benzer bir dönemdi. Ne tüzük vardı ne yönetmelik. Haluk Şahin, resmi yapım ve yayın kadrosu yerinde dururken kendisiyle birlikte Cem’in gözdelerinin program planlaması yaptıklarını böbürlenerek anlatıyor. Yönetmeliğin yetkili şubesinden yapım ve bütçe onayını almamış programlar. Tam anlamıyla bir AKP yöntemi. Ayıptır, insan nasıl yazar bunları? İsmail Cem dönemi daha sonra TRT müfettişleri tarafından denetlenseydi sonuç aleyhine olurdu.

Haluk Şahin’in de yazdığı gibi İsmail Cem, Kemal Tahir’in tornasından geçmiş bir Tahiri idi, Kemal Tahir’in tilmizi idi. Haluk Şahin, Bülent Ecevit’in de Kemal Tahir’i çok sevdiğini yazarak onu temize çıkartmak istiyor. Doğrudur: Kemal Tahir’in Devlet Ana’sı Dost dergisinin 1968 yılında açtığı soruşturmada göklere çıkarılmıştı. Soruşturmaya (bana da sorulduğu için) ben de cevap verdim. Cevabım Dost’un 42. sayısında (Nisan 1968) yayımlandı. Bu metin, Kemal Tahir ve romancılığı üzerine tek olumsuz yazıdır. Kemal Tahir’in Pardayanlar’ın yazarı Michel Zevaco tarzında bir yazar olduğunu; anlatılan olayların anakronik olduğunu, kimi kahramanları “20. yüzyıl deneyimi” ile konuşturduğunu yazıyordum. Bu yazıma ne Kemal Tahir ne de müritleri cevap verebildi. Yazıyı merak ediyorsa Ne Altın Ne Gümüş (Doğan Kitap ve Eksik Parça Yayınları) adlı kitabımda okuyabilir.

Kemal Tahir’i Cumhuriyet dönemini tersine yazıp tersine okuduğu için sevmiyorduk. Dolayısıyla da Tahiri İsmail Cem’i de sevemezdik. Yazının sonuna geldik: İsmail Cem’le gelen gurkalar ve birkaç müridi onunla birlikte gittiler. 1971 darbesinin faşizmini yaşayan bizler, Milliyetçi Cephe hükümetleriyle baş başa kalıp 12 Eylül darbesini yaşarken telef olduk. Sonuç olarak İsmail Cem kötü bir genel müdür idi. Daha sonraki siyaset denemesi de fiyasko ile bitti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir rica 17 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları