Özdemir İnce

İzmit Basın Toplantısı’nın önemi (5)

09 Aralık 2022 Cuma

Atatürk’ün İzmit Basın Toplantısı, 100.Yıl¹ adlı kitaptan alıntı yapmayı sürdürüyorum:

Devletin dini olacak mı? (s. 89)

İzmit Basın Toplantısı’nda sorulan en önemli sorulardan birisi, “Devletin dini olacak mı” sorusuydu.

DEVLETİN DİNİ KONUSU

İzmit Basın Toplantısı’nda İleri gazetesi yazarı Kılıçzade Hakkı Bey, Atatürk’e, “Yeni hükümet bir din ile bağlı olacak mı” diye bir soru yöneltmiş, Atatürk de buna karşılık “Edecek mi etmeyecek mi bilmem. Bugün mevcut olan kanunlarda aksine bir şey yoktur. Millet dinsiz değildir, dine bağlıdır. Dini de din-i İslamdır. Dini reddedecek ortada bir sebep yoktur” karşılığını vermişti.

İzmit Basın Toplantısı’nda Atatürk’ün karargâh subaylarından “refakat subayı” olarak hazır bulunmuş olan Mahmut Soydan, bu konuşma ile ilgili olarak altı yıl sonra, 17 Aralık 1929 tarihli Milliyet gazetesinde bir değerlendirme yaptı.

Milliyet gazetesi başyazarı Mahmut Soydan, İzmit Basın Toplantısı ile ilgili olarak 17 Aralık 1929 tarihli Milliyet gazetesinde duygularını şöyle anlatmaktadır:

“Bu konuşmaları, salonun bir köşesine çekilmiş sessizce takip ediyordum. Gazi Hazretlerinin Kılıçzade Hakkı Bey’e verdikleri cevaplarla yakından bildiğim asıl düşünceler arasında tam bir uygunluk yoktu. Görüşmeler bittikten, misafirler gittikten sonra bunu bizzat kendileri de belirttiler. Bu tarihten dört sene sonra Gazi Hazretleri, Parti’de yaptıkları uzun ve tarihi nutuklarında İzmit’teki görüşmeyi hatırladılar ve olayı şu biçimde parti azasına anlattılar.”

Atatürk ne diyor? (s. 91)

Bu konuda Atatürk ne diyor:

Halifelik ve din sorunlarıyla uğraşıldığı sıralarda Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda bir noktanın, halkın ve özellikle aydınların kafasında düğümlenip kaldığını öğrendik. Cumhuriyet kurulduktan sonra da Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda da bu düğüm kaldıktan sonra, düğüm olacak ikinci bir noktanın daha konulduğunu görenler şaşkınlıklarını gizlememişlerdi, bugün de gizlememektedirler.

İlk Teşkilatı Esasiye Kanunu’nu hazırlayanlara ben başkanlık ediyordum. Yapmakta olduğumuz yasa ile ahkâmı şeriye (din kuralları) teriminin bir ilişkisi olmadığını anlatmaya çok çalıştık; ama bu terimden kendi düşüncelerine göre bambaşka bir anlam çıkaranları inandıramadık.

İkinci nokta, yeni Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun ikinci maddesinin başındaki “Türkiye Devleti’nin dini, dini İslamdır” cümlesidir.

DEVLETİN DİNİ OLACAK MI?

Bu cümle daha Teşkilatı Esasiye Kanunu’na geçmeden çok önce İzmit’te, İstanbul ve İzmit gazetecileriyle yaptığımız uzun bir görüşme ve konuşma sırasında bir gazetecinin şu sorusu ile karşılaştım: “Yeni hükümetin dini olacak mı?”

Bu soruyla karşılaşmayı istemiyordum.

“Açıkça söyleyeyim ki bu soruyla karşılaşmayı hiç istemiyordum. Çünkü pek kısa olması gereken karşılığın o günkü koşullar içinde ağzımdan çıkmasını henüz istemiyordum. Vatandaşlar arasında çeşitli dinlerden topluluklar bulunan ve her dinden olanlar için adaletli ve eşit işlemler yapmak ve mahkemelerinde adaleti kendi uyruğuna ve yabancılara eşit olarak uygulamakla yükümlü olan bir hükümet, din ve düşünce özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır. Hükümetin bu doğal niteliğini, şüpheli anlam çıkmasına yol açacak niteliklerle sınırlamak elbette doğru değildir.”

“Türkiye Devleti’nin resmi dili Türkçedir” dediğimiz zaman bunu herkes anlar. Hükümetle yapılacak resmi işlerde Türk dilinin kullanılması gereğini herkes doğal bulur. Ama “Türkiye Devleti’nin dini, İslamdır” cümlesinin elbette açıklanması ve yorumlanması gerekir.

HÜKÜMET DİNİ OLMAZ

Gazetecinin sorusuna karşı “Hükümet dini olamaz” diyemedim; tersini söyledim: “Vardır efendim, İslam dinidir” dedim. Ama hemen “İslam dininde düşünce özgürlüğü vardır” diye sözlerimi açıklamak ve yorumlamak gereğini duydum. Demek istedim ki hükümet, düşünce ve inançlara saygı göstermekle bağlı ve yükümlüdür.

Gazeteci, verdiğim karşılığı elbette akla yatkın bulmadı ki yeniden şöyle bir soru sordu: “Yani hükümet bir dine bağlı olacak mı?”

1 Cumhuriyet Kitapları, 2022.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları