Özdemir İnce

Hacıfışfışlar ve monşerler (30.10.2020)

30 Ekim 2020 Cuma

Okuyacağınız yazıyı 11 Haziran 2006 günü “Monşerler ve  Hacıfışfışlar” adıyla Hürriyet gazetesinde yayımlamıştım. Şu günler gerekli gördüğüm için başlığı tersine çevirerek yayımlıyorum:

***

Monşerler ve hacıfışfışlar

 “Hacıfışfışlar” Dışişleri Bakanlığı mensuplarına yani “Hariciyeciler”e “Monşer” (Mon Cher) derler hakaret olsun diye, ama Hariciyeciler kimseye “Hacıfışfış” demezler. 

*

Bu benim tarzım: Gündemden düştüğü ve unutulur gibi olduğu zaman bir konu hakkında yazmak hoşuma gidiyor. Hacıfışfışlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Dışişleri Bakanlığı’nı ele geçirmek isterler. TSK, Hacıfışfışların fesadengiz amaçlarını çok iyi bildiği için, yönetmelik ve özel yöntemlerle kendini korumayı başarmaktadır. Dışişleri Bakanlığı, TSK kadar koruyucu donanımlı olmasa da Bakanlığın cumhuriyetçi meslek gelenekleri ciddi sızmalara engel olmaktadır. Monşerlik fitnesinin gerçek nedeni budur. Yoksa, hariciyecilik ya aile geleneğidir ya da mensuplarının çoğunun ailesi öğretmen, memur ve orta sınıf gruplarındandır. Çoğunun soylulukla, yüksek burjuvalıkla hiçbir ilişkisi yoktur.

Tanıdıklarım arasında Başkonsolosluktan yukarıya çıkartılmamış çok değerli, çok donanımlı hariciyeciler de vardır, ama onlar da monşerliği kabul etmezler. Monşerlik halktan kopukluğu, snopluk, züppelik ve alafrangalığı temsil eder hacıfışfışların gözünde. Ama hariciyecilik evrensel bir meslektir. Kasaba erkânıharpliği ile bu mesleğe giril(e)mez.

Ama ah, Nakşibendileri ve Fethullahçıları hariciye masalarına, konsolosluklara, sefaretlere bir doldurabilseler; türbanlı eşleri, meslek memurlarını dünya başkentlerine bir salabilseler

*

Başbakan Erdoğan bereket versin Mehmet Ali İrtemçelik gibi soğukkanlı ve politikacı mizacını yakından tanıyan bir büyükelçi buldu karşısında.

Ya soğukkanlı olmayan ve politikacıyı yeterince tanımayan birine çatsaydı. Ya o Büyükelçi, “Sizin gibi Cumhuriyet ilkeleriyle sorunu olan bir Başbakan’la aynı yerde bulunamam, Cumhuriyet’in bir büyükelçisine hakaret edilmesine izin veremem!” deseydi.

Daha önce, “AKP, Çankaya’da Cumhuriyet’i savunan bir Cumhurbaşkanı’nın bulunmasına beş vakit şükretmelidir” diye yazmıştım. Berlin Büyükelçiliği’nde Mehmet Ali İrtemçelik bulunduğu için Başbakan’ın kurban kesmesi gerekir.

*

Başbakan’ın eşi Bayan Erdoğan, ABD’ye resmi heyetle birlikte gittiği için ülkeye girebilmiştir. Vize fotoğrafında başı açık olmayan, kulakları tam olarak görünmeyen kimseye pasaport vermezler. Eşim Ülker, kulakları tam olarak görünmediği için konsolosluk görevlilerinin istediği gibi fotoğraf çektirmek zorunda kalmıştı.

[………..]  

***

Okudunuz! Peki ne düşünüyorsunuz? Yazımın başında “Hacıfışfışlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Dışişleri Bakanlığı’nı ele geçirmek isterler. TSK, Hacıfışfışların fesadengiz amaçlarını çok iyi bildiği için yönetmelik ve özel yöntemlerle kendini korumayı başarmaktadır. Dışişleri Bakanlığı, TSK kadar koruyucu donanımlı olmasa da Bakanlığın cumhuriyetçi meslek gelenekleri ciddi sızmalara engel olmaktadır. Monşerlik fitnesinin gerçek nedeni budur” diye yazmışım 14 yıl önce. Ama o yıllarda FETÖ’cüler TSK’yi neredeyse ele geçirmişler bile. O çok güvenilen kaleyi sınav hırsızlıklarıyla, komplolarla büyük ölçüde ele geçirmişler.

Bereket versin dışişleri mesleğinin meslek liseleri, yüksekokul ve fakülteleri yokmuş, yoksa onu da ele geçirirlermiş. Sanırım sınavlara da fesat karıştıramadılar. Bu nedenle hariciye mesleği kalabileceği kadar temiz kaldı.

***

AKP iktidara geldiği zaman neredeyse bütün bakanlıklarda ve mesleklerde İslamcı yandaşlar buldular ama hariciyede hayal kırıklığına uğradılar. Her alan ve meslekte olduğu gibi dışilişkilere de tam anlamıyla egemen olmak istediler. Bu meslekte de son söz kuşkusuz siyasetindi ama bununla yetinmediler mesleğin mutfağına, tarlasına da girmek istiyorlardı.

Başbakan Erdoğan’ın, Büyükelçi İrtemçelik’i, pasaportlar için türbanlı fotoğraf vermek isteyen kadınlarla ilgili olarak paylamaya kalkışması bu hayal kırıklığı yüzündendir.

***

Başyücelik rejimi eğer dünyada itibarsızlaştıysa; Irak, Suriye, Mısır, Libya’da bozguna uğradıysa; kalp yalnızlığa mahkûm olduysa hariciyecilik mesleğini imamlaştırmak saplantıları yüzündendir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları