Özdemir İnce

Anayasa Mahkemesi başkanının konuşması (3)

18 Şubat 2024 Pazar

İkinci olarak, norm denetiminde olduğu gibi bireysel başvuruda da Anayasa Mahkemesi önündeki anayasal uyuşmazlığı anayasa hükümlerini yorumlayarak karara bağlamaktadır. Kuşkusuz bireysel başvuruya konu yargısal karar sürecinde temyiz mercileri dahil tüm mahkemeler de anayasayı yorumlamaktadır. Ancak anayasanın 148. maddesi uyarınca olağan kanun yolları tüketildikten sonra söz konusu yorumlara dayanan yargısal kararlara karşı bireysel başvuru yapılabilmektedir. Bu durumda anayasayı kesin ve bağlayıcı olarak yorumlayarak yargısal nitelikteki kamu gücü işlemini denetleme yetkisi hukuk düzenimizde sadece Anayasa Mahkemesi’ne verilmiştir.

Son olarak, bireysel başvurunun etkili olabilmesi ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına bağlıdır. Bu sebeple Anayasa Mahkemesi’nin ihlalin tespiti yanında onun giderilmesi için yapılması gerekenlere hükmetmesi de anayasal ve yasal zorunluluktur. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması, kural olarak ihlal öncesi hale getirmeyi gerektirmektedir. Bunun yolu da -ihlal eğer yargı kararından kaynaklanıyorsa- ihlale neden olan kararın ortadan kaldırılmasından geçmektedir.

Belirtmek gerekir ki hiç kimsenin Anayasa Mahkemesi’nin anayasa hükümlerine ilişkin yorumunu ve kararlarını beğenme yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak beğenmesek de bir hukuk devletinde bu kararlara uyulması anayasal zorunluluktur. Nitekim anayasanın 153. maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları kesin olup “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar”.

Öte yandan, anayasanın üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlamayı amaçlayan anayasa yargısının işlevsel olması verilen kararların yerine getirilmesine bağlıdır. Karara uyulmaması durumunda hukukun üstünlüğü ilkesi zedeleneceği gibi yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır.

Esasen ihlal kararlarının icrası, sadece anayasanın 153. maddesinin değil, aynı zamanda ve her şeyden evvel anayasanın hepimizi bağlayan ve kullandığımız yetkilerin meşruiyetini sağlayan bir toplum sözleşmesi olmasının, bu sözleşmeye sadakat yükümlülüğünün ve ahde vefa ilkesinin zorunlu sonucudur.

Sayın Cumhurbaşkanım,

Değerli Konuklar,

On iki yıllık görev süresinin sonuna yaklaşan bir Anayasa Mahkemesi üyesi olarak, burada çalışma arkadaşlarıma karşı birikmiş vefa borcumu ödemek istiyorum.

Tüm zorluklara ve olumsuzluklara rağmen görevlerine başlarken yaptıkları yemine vefa gereğince hak eksenli bir yaklaşımla anayasayı ve insanımızın temel haklarını koruma görevini en iyi şekilde yerine getirmenin gayreti içinde olan fedakâr başkanvekillerimize, üyelerimize, raportörlerimize ve tüm çalışma arkadaşlarıma derin saygılarımı ve gönülden şükranlarımı sunuyorum.

Bu vesileyle, Anayasa Mahkemesi’nden emekli olan mensuplarımızdan vefat edenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara da sağlıklı ve huzurlu bir ömür temenni ediyorum.

Ayrıca iki gün önce birinci yılını geride bıraktığımız Kahramanmaraş depremlerinde hayatını kaybeden kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.

Yine iki gün önce İstanbul’da Çağlayan Adliyesi girişinde yaşanan terör saldırısını lanetliyor, adalet ve emniyet camiamıza geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımıza rahmet, yaralı polislerimize ve vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Sözlerimi tamamlarken, bir süre önce görevi sona eren Anayasa Mahkemesi üyesi Muammer Topal’a ve yerine atanan Yılmaz Akçil’e yeni görevlerinde başarılar diliyorum.

Törenimizi teşriflerinizden dolayı hepinize şükranlarımı sunuyor, sağlıklı ve huzurlu günler temenni ediyorum.


Zühtü Arslan

Anayasa Mahkemesi Başkanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları