Belki Semih konusunda (gribal enfeksiyonu vardı) Mancini doğru bir saptama yapmış olabilir ama Drogba’nın yokluğunda, 6 yabancı Hajrovic’i oynatması yine kafaları karıştırdı. Oysa geçen hafta Bursa maçının, kendi adıma farklı skorla kazanılmasında başrol altı oyuncularından biri Emanuel Eboue’ydi. Neyse Ertuğrul Sağlam da maç 11’inde şaşırtıcıydı. Eskişehir’in orta sahasına önemli katkı yapan Aytaç ve Erman Kılıç kulübedeydi. Maç başlamadan satranca başlamışlardı hocalar… İki takımda geçen haftadan (Galatasaray’ın Bursa’yı 6 golle hezimete uğratması, Eskişehir’in, Fenerbahçe’ye yenilgiyi hatırlatması) moralliydi. Bunun getirisiyle özellikle ilk yarı yüksek tempolu bir maç izledik. Galatasaray’ın 4’lü savunmasının önünde Ceyhun önderliğinde (Geçen hafta yazmıştım; Mancni’nin vazgeçilmezleri arasındaki yerini alıyor) orta ve uç bölgedeki şok baskılar, ligin en fazla pas yapan takımı Eskişehirspor’u şaşkına döndürdü. Sağlam’ın ekibi 2-0’dan sonra rakip kalede tehlikeli olabildi. Hemen Galatasaray’ın 2 yenisine dönelim. Solak oyuncular sevgi alanım içindedir; Telles de, Hajroviç de, kıymetli solaklar olduklarını gözler önüne serdiler. İkinci yarı Galatasaray oyuna idare etme pozisyonuna girse de, futbolcuların tam anlamıyla özgüvenlerinin yerine gelmesi ve oyunu istedikleri gibi yönlendirmeleri; taraftarları fazlasıyla memnun etti. Bu memnuniyetlerini de telefonlarından ışık saçarak perçinlediler. Evet, yiğidin hakkını yiğide verelim; Sarı - Kırmızılı futbolcular özgüvenlerini bulmuşlardır. Ben de rahatlıkla onaylayabilirim… Ertuğrul Sağlam, sanırım hafta arası Sivasspor’la oynayacakları kupa (Sivas’ı yenemezlerse yarı final yolu kapanır) maçını çok önemsemiş olacak ki, yazı girişinde belirttiğim gibi ezber 11’yle oynamadı. Ama yine de oyunun 2. yarısında Galatasaray’a (53’te Jorguera’nın, harika duvar paslaşmaları sonrası kaçırdığı gol, Necati ve Erman’ın girişiyle gol sahasında sık görülmeleri) kafa tuttular. Kaptan Servet, yenen ilk 2 golde de hatalıydı. İyice ağırlaşmış, topu oyuna sokmada da fazla gecikmeli. Diego’nun (üzüntüm sonsuz sezonu kapattı) sakatlanması defansa çok sekte vuracak gibi gözüküyor. Dün akşamki yenilgiyi de bu oyuncunun yokluğuna kesinlikle bağlayabilirim.