Örsan K. Öymen

Asrın safsatası ‘Gezi’ iddianamesi

11 Mart 2019 Pazartesi

2013 yılında gerçekleşen “Gezi eylemleri” üzerinden, aralarında Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora, Can Dündar gibi işadamlarının, sanatçıların, gazetecilerin, meslek sahiplerinin bulunduğu kişiler hakkında savcılar tarafından hazırlanan iddianame, bu ülkede hukuk skandallarının, yalan ve iftira kumpaslarının sona ermediğini göstermiştir. “Ergenekon”, “Balyoz”, “Oda TV” ve “Casusluk” olarak da bilinen sahte yargı süreçlerinin ve kumpasların bir benzeri olan “Gezi” iddianamesi, 2008- 2013 yılları arasında AKP’nin desteğini arkasına almış olan Fethullah Gülen çetesinin uyguladığı yöntemleri, AKP’nin bugün de uygulamaya devam ettiğini kanıtlamıştır.
Söz konusu iddianame tamamıyla yanlış bir paradigma üzerine kurulmuş; anayasanın 34. maddesi tarafından vatandaşlara tanınan gösteri yapma ve toplanma hakkı, bir suç unsuru olarak tanımlanmıştır. İçişleri Bakanlığı’nın kendi açıkladığı verilere göre, AKP hükümetini protesto etmek amacıyla gelişen bu eylemlere milyonlarca vatandaş katılmıştır. Emniyet birimlerinin tutanaklarına göre, bu eylemlerde cam kırmak, polise taş atmak, arabalara hasar vermek gibi eylemlere karışanların oranı binde biri bile bulmamaktadır. “Gezi”, hükümeti devirmek amacı taşıyan şiddete dayalı bir eylem değil, anayasanın 34. maddesi bağlamında gerçekleşen yasal ve barışçıl bir protesto eylemiydi. Aksine, bu eylemlerde şiddet uygulayan taraf devletin güvenlik güçleri olmuş, polis 10’u aşkın vatandaşın ölümüne, binlerce vatandaşın yaralanmasına neden olmuştur.
İddianame bu gerçekleri yok sayarak, tarihi ve olguları çarpıtmakta, yalan ve iftira yöntemiyle, hayali suçlular yaratmaya çalışmaktadır, bunu da sinsi bir biçimde gerçekleştirmektedir. “Gezi” eylemlerine farklı siyasi görüşlerden milyonlarca vatandaş katıldığı halde, kendisini “Atatürkçü”, “Kemalist”, “sol”, “sosyalist”, “komünist”, “sosyal demokrat”, “liberal”, “vatansever” olarak tanımlayan birçok kesim sokaklarda ve meydanlarda protesto eylemleri yaptığı halde, iddianame daha çok kendisini “liberal” olarak tanımlayan kişilere yönelik suçlamalar ortaya koymuştur. Bunun amacı, iddianameye yönelik medyada ve kamuoyunda, özellikle CHP tabanında ve sol tabanda oluşabilecek olan tepkileri asgari düzeye çekmek, bu vesileyle “liberal” kesim üzerinden “Gezi” eylemlerini kriminal bir eylem olarak tescil etmektir.
Oysa “Gezi” olaylarında “liberaller” azınlıkta olan kesimdi. “Gezi” eylemlerinin ilk günlerinde CHP, Kadıköy’de düzenlediği mitinge katılan kitleleri Taksim Meydanı’na yönlendirerek, “Gezi” eylemlerinin kitleselleşmesini sağlayan ana unsurdu. Genel olarak da CHP tabanı olmasaydı, 81 ilde milyonlarca vatandaşın eylemlere katılması olanaksız hale gelirdi. Bunu anlamak için, İçişleri Bakanlığı’nın eylemlere katılanların sayısına dair açıkladığı verilerle, siyasi partilerin oy oranlarını karşılaştırmak yeterlidir. Kendilerini “liberal” olarak tanımlayanların Türkiye’de kitlesel bir tabanının bulunmadığı, genel seçim sonuçlarına bakılarak açık bir biçimde görülebilir.
Türkiye’de hiçbir tabanı bulunmayan “Açık Toplum” gibi sivil toplum örgütlerinin ve Osman Kavala gibi CHP’nin ideolojisine, Atatürk devrimlerine ve sosyalizme uzak duran birisinin iddianamenin odak noktası haline getirilmesinin nedeni budur. Kendisini “Atatürkçü”, “Kemalist”, “sol”, “sosyal demokrat”, “sosyalist”, “komünist”, “vatansever” olarak tanımlayan kesimler bu tuzağa düşmemeli, iddianamede adı geçen kişilerin siyasi görüşünü dikkate almadan, onlarla aynı siyasi çizgide olup olmadıklarına bakmadan, bu iddianameye tepkilerini açık bir biçimde vermelidirler.
Türkiye Komünist Partisi, bu konuda örnek bir davranış göstermiş ve iddianame açıklandıktan sonra “Gezi” eylemlerinin arkasında olduğunu resmen duyurmuştur, “Gezi” eylemlerine sahip çıkmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi ve “Gezi” eylemlerine katılan diğer partiler de bu konuda en kısa sürede en üst seviyede ayrıntılı ve etkin bir açıklama yapmalıdır, “Gezi” eylemlerine sahip çıktığını açıklamalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Suriye bataklığı 16 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları