Orhan Bursalı
Orhan Bursalı obursali@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yoksulluğu ele geçirin! Üremesini engelleyin!

27 Nisan 2023 Perşembe

Bilinen gerçek, iktidarın sadakasına muhtaç olduğu için büyük yoksul kitlenin genellikle (iktidardaki) sağcı partilere oy verdiğidir. Bu küresel bir olay. Fakat yoksul kitlenin büyük sağ partiye oy bağımlılığının, salt bu partinin iktidarda olup olmamasıyla ilişkili olmadığını biliyoruz. Sağ kitle partisi muhalefette olsa bile yoksul kitle ve dahası belirli bir geliri olan işçilerin önemli bir kısmı dahil, oy deposudur.

Seçime giderken bu konu yeniden alevlendi.

İktidarın yoksulluğu; sadaka dağıtımları, yiyecek-kömür paketleri vb. ile beslemesi, şüphesiz ki oy verme tercihi üzerinde etkilidir. Güncel gözlemler, derin yoksulluk ağı içinde bulunanların iktidarın bu yardımlarının kesilmesinden endişe ettikleri ve sahip oldukları yardım-geçim denge durumunu değiştirmediklerini de söylüyor.

Ama yoksulluğun oy tercihini salt iktidarın bizzat sosyal-sadaka yardımlarına olan bağımlılığı ile açıklamak kolaycılıktır. Doğru da değildir.

ZAMANIN DONMASI

Ama tarif ettiğimiz bu yoksulluk konumu ile oy tercihi arasında daha derin bağların oluştuğunu görmek gerekir. Dini inanış, kadere boyun eğme, rızkını kabul etme, siyaset ve lideriyle oluşan kökten bağlar bunlardan birkaçı olarak sayılabilir.

Evlerinde ziyaret edersiniz, benzer sosyal yardımlarda bulunursunuz, çocukları için daha iyi olanaklar sağlarsınız ama bu çoğunluk içindeki davranış değişikliğini bazen hiç görmeyebilirsiniz. Zaman ve ilişkiler adeta donmuştur. Nehrin altından hiç su akmamaktadır.

Yoksulluk-sağ iktidar ilişkisi, giderek kültürel bir boyut da alır, yaşam biçimine dönüşür, statikleşir. Başka katmanlar da üzerine biner.

Şüphesiz sağ partilerin ideolojiyi dini tüccar olarak kullanmaları, en düşük/sığ milliyetçilik propagandaları, bu katmanları çimentolaştırır. Oy verme tercihleri üzerinde, maddi-gelir durumlarının (sınıfsal) etkisi tamamen kopmuştur.

DEĞİŞİMDEN UZAK

İşçi partilerinin programları onlar adınadır. Fakat bu programlar yoksullarla ilişki kurmaktan uzaktır. Yoksul ve işçi kesimin çoğunluğu teoriden de bir türlü anlamaz!!! Sınıf partileri de kitle destekleri bakımından hep yoksul kalır.

Sosyal değişimin ve ileri hareketlerin taşıyıcıları entelektüellerdir, aydınlanmış kitlelerdir, orta sınıfa evrilmiş, orta sınıf ve üstüdür. Yoksulların hiç ilişki kurmadıkları demokrasi, insan hakları, özgürlük, anayasa-yasa, güçler ayrılığı vb. gibi üstyapısal kavramların ve isteklerin taşıyıcıları bu üst sınıflardır.

Ülkemizi de ayakta tutan çok şükür bu sınıflardır. Beslendikleri tarih, kültür, bilim, sanat, uygarlığın kazanımlarıdır; bu değiştirici araçlarla yoksul kitlelerin ilişkisi ya yok ya da bazıları için en alt düzeydedir. Günlük geçim dertlerinin kısır döngüsü içinde kuyudan su çekmeye çalışmakla hayatları geçer.

YOKSULLUĞU ÇÖZMEK

Evet bu kavramı ileri sürüyorum. Yoksulluğu nasıl çözmeli? Yoksulluğu ele geçirerek.

Yaşam koşullarını değiştirmekle.

Aslında köy-kent projeleri durgun sosyolojik yapıları değiştirecek ve oralarda hayata dinamizm katacak düşüncelerdi.

Köy Enstitüleri, hele!

Ama sağ partiler sosyolojik değişim değil durağanlığı çimentolarlar.

YOKSULLUK ÜREMEMELİ

Gelir durumlarını düzeltecek ve onları zamanla siyaset ve iktidar bağımlılığından kurtaracak adımlar çok önemli. Her aileye asgari ücret gelirin girmesi ve her aileden birinin sigortalı olması, Kılıçdaroğlu’nun 10 yıldır programındadır. Bu zerre taviz verilmeden gerçekleştirilmeli.

Hayat, sonraki adımları getirecektir.

Ama en önemli olan bu kesimin çocuklarının önünü sonuna kadar açmaktır, onlara her türlü desteği vermek, kesinlikle derin pozitif ayrımcılık yapmaktır.

Yoksulluğun üremesini kesmek, kader olmaktan çıkarmak, bir numaralı konudur. Genişletirsek 50 milyona yakın bir halktan bahsediyoruz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları