Bir avukat dostum aradı, Didim’de kaçak 5 katlı binayı avukatı olduğu belediye başkanı yıkmak istemiş, ne mümkün! Kaçakçılar sürü sepet gelenlere saldırmış ve bir görevliyi de bıçaklamışlar.

Kaymakam, vali kayıtsız bu durumlara. Kaymakam bey, “Beni bu işe karıştırmayın” demiş. Artık can korkusundan mı susması gerektiğinden mi yoksa kendisini o koltuğa atayanların talimatından mı, tabii ki bilmiyoruz. Ama 3 olasılığı saydım.

Göz göre göre sahiller ve sahillere yakın bölgelerde kaçak yapılar ve anayasa ve yasaları çiğnemeler ve halkın haklarını gasp etmeler gırla... Bodrum’da da ve tüm sahillerde de işgal alabildiğine...

Sahilde ancak ayakta

Bodrum’da Turgutreis’te bir hafta kaldık bu yıl. Öyle otelde veya kiralık evlerde falan değil, eşimin ailesinin devre mülkünde.

Sahil kazılmış ve büyük bir altyapı inşaatı var. Tamam bir şey diyemeyiz. Sahil boyunca Muğla Büyükşehir Belediyesi halkın denize rahat girebilmesi için cepler oluşturmuş, denize doğru iskeleler ve sahil yapmış. Sahil arka planında yol ve daha arkasında yazlık evler olduğu için olsa gerek, tesislerin işgal edebileceği sahil yok. Sabah yürüyüş yolum Swissotel’e kadar. Kapıdan girişte tabii ki soruyorlar. Gezeceğimi söyledim, “Buyurun” dedi. Bir seferinde “Denize gireceğim” dedim tepki ölçmek için, tabii sahilin denize kadar tamamı Swiss’in şezlonglarıyla kaplı, “Burası özel yer” dediler, “Kullanmayacağım hiçbir şeyinizi” dedim, seslerini çıkartmadılar ama gözler üzerimde, tabii ki dolaşıp geri döndüm.

Akyaka’da en kullanışlı sahilde ayakta durabilirsiniz ancak.

Yine yakın koylarda bir aile işletmesi (umarım öyle kalır) kişi başı 250 TL harcama koşuluyla (güzel fırın ürünleri vb. var) tüm olanaklardan yararlanıyorsunuz. Bizden sonra 400’e çıkartacaklardı harcama limitini.

Yalıkavak’ta belediyenin halkın ücretsiz kullanacağı sahilleri var. Tabii geri kalan lokantaların otellerin tekelinde.

Dünkü yazıma okurlardan “CHP’li belediyelerin olduğu yerler de işgal altında” uyarısı geldi. Muğla’da iktidar sahillere el koymuş durumda. Hepsini bilemiyorum. Ama Büyükada sahilleri işgal altında, her taraf çok paralı plajlarla dolu (belediyeye ait olanlar dahil). Neyse ki adalıların kısa süreli nefes aldığı bir yer var.

İskeleleri kullanabilirsiniz

Gelelim ana konuya: Sahillerle ilgili anayasa ve yasa emri iktidarın göz yumması dahası bizzat eliyle, jandarması eşliğinde yağmalanıyor. Yine Bodrum’un bir cennet koyunun beşli çete elemanına (millete küfür eden edepsiz herif) tüm mahkeme kararlarına rağmen nasıl işgal edildiğini biliyoruz.

Bodrum’da yaşayan bir okurum, sahillerde yapılan iskeleler konusunda bir not gönderdi: “Sitelerin ve tesislerin inşa ettiği iskeleler hangi özel, tüzel kişi veya kuruluş tarafından inşa edilirse edilsin, özel mülkiyete konu değildir. Tüm iskeleler kamu kullanımına açıktır. Bu anayasal bir haktır. İskelelerin mülkiyeti ‘mal müdürlükleri’ne aittir. İskeleler, izin almak kaydıyla onu inşa ettiren kişi ya da kuruluşlara kiraya verilirler. Üzerlerinde bulunan şezlong ve şemsiye gibi malzemeyi kullanmamak kaydıyla Türkiye’de bulunan turistler dahil herkesin istifadesine açıktırlar.”

Ama zorbalar genellikle bu hakkın kullanılmasını engelliyorlar.

Kamu gücünün -belediyeler, kaymakamlar, valiler- birlikte hareketi ancak bu zorbalığı engeller. Ama bu güç göz yumuyor ve hatta destek oluyorsa o zaman hak savunucu derneklerle birlikte hareket etmeli, başka çare var mı? Savunmasız bırakılan ve durmadan itilen dövülen bir halk var.

Tüm sahillerin denize 50 metresi tamamen boş bırakılmalı ve gasptan kurtarılmalı...