HER FANİ POLİTİKACI MUHALEFETİ TADACAKTIR.. ENDİŞE YOK.

Şöyle geriye bakıyorum da ordu ve siyaset üzerine onlarca yazı yazmışım. Ordu darbe yapar mı sorusundan başlayarak... Daha bir-iki hafta oldu, 28 Şubat davasından generallerin haksız hukuksuz, tıpkı Balyoz-Ergenekon davalarında olduğu gibi mahkûm edilmeleri ve Montrö sözleşmesi konusunda uyarıcı bildiri yayımlayan 104 amiral hakkında yine haksız ve hukuksuz tıpkı yine Balyoz davalarında olduğu gibi mahkemeye verilmesi üzerine...

Adalete ve hukuka aykırı olduğunu bildikleri halde, Saray neden emekli subaylarla uğraşıyor diye sormuştum.

Ordunun darbe yapmasından korktuğu için. Yanıt buydu.

Ergenekon ve Balyoz davalarının da FETÖ ve AKP açısından iki farklı yönü vardı.

FETÖ Erdoğan’a karşı darbe yapmak için kendisinden olmayan cumhuriyetçi, Atatürkçü, liyakat sahibi veya sadece askerliğe gönül vermiş ülkesini seven subayları tasfiye ediyordu.

AKP’nin ise o davalardan temel beklentisi, kendisine darbe yapabilecek subayların tasfiyesi ile darbeyi savuşturduğunu sanıyordu.

Görmüyordu ki FETÖ ile ortak hareketiyle, kendisine karşı darbe hazırlığına hizmet ediyordu.

Ama sonuçta kazançlı çıktı, kedi gibi dört ayağının üzerine düştü, hem Atatürkçü diyebileceğimiz subaylar tasfiye edildi hem de FETÖ’cü subaylar.

 TASFİYE VE KORKU SÜRÜYOR

 Fakat Saray’ın korkusu bitmek bilmiyor. Askeri okulları kapattıkları dönemde, yerlerine sivil okullardan 100 bin subay, astsubay ve ücretli asker almışlar. Tasfiye ettiklerinin sayısı ise 24 bini aşıyor.

Bu sayıyı, Barış Terkoğlu’nun Ahmet Zeki Üçok ile yaptığı röportajdan öğreniyoruz.

Röportajın konusu, Yüksek Askeri Şûra’nın yaklaşmış olmasından dolayı, yapılacak terfi ve emeklilik işlemleri. Kimler olacak?

Bizden değil, dinsiz imansız, üstelik Atatürkçü-Kemalist, dahası eşlerinin başı açık türbanlı değil düşüncesiyle bir dizi subayın tasfiye edilmesi endişesi yoğun.

Ahmet Zeki Üçok, alınanların çoğunun AKP, türban, inanç vb. referanslı olduğunu söylüyor.

Tabii ki bu nitelikteki insanların terfilerinin önü açık.

Olaylar gelişmeler böyle olacağını gösteriyor.

Neden?

HER ŞEYE BEN HÜKMEDEYİM

Saray ordunun şüphesiz ki tüm yönetici kadrolarının tamamen kendisine bağlı olmasına önem veriyor. Tüm operasyonlar bunun için. Liyakat Saray’ı ilgilendirmiyor, “bağlılık” ilgilendiriyor. Tıpkı AKP içinde, devlet içinde, iktidarın tüm kurum ve kuruluşları içinde talep ettiği ve gerçekleştirdiği bağlılık gibi. Besliyor, siyasetine bağlı kılıyor ve adeta “arkasını” sağlama alıyor.

Bunları yapmasa, doğal davransa, ordudan darbe gelir mi diye düşünmese... gelmez kardeşim.

FETÖ’den iktidarını kurtaranın 15 Temmuz gecesi FETÖ’cülerle çarpışan Atatürkçü ve düzene bağlı subaylar olduğunu unutmayalım.

Ama totaliter ve totaliterliğe eğilimli liderlerin yapacak başka bir şeyi yoktur.

Şöyle düşünüyor olabilirler: Yahu anayasayı istediğim zaman takmıyorum, yasaları istediğim gibi kullanıyorum, istediklerim hakkında hukuksuz adaletsiz anayasasız davalar açıp içeri tıkabiliyorum, üstüne üstlük ülkeyi ekonomik olarak da çökertiyorum... Ya bana karşı bir hareket olursa?

OLMAZ. KORKUYA GEREK YOK.

Seçimlerde iktidar değişecek. Saray da rahat edecek. Geride bıraktığı çöküntünün üstesinden gelemeyeceklerini düşünüp, politika yapacak.

Saray da muhalefet olmanın tadını tadacak.

Her fani politikacı ve siyasi parti gibi.

Bunu tatmayan tatmak istemeyen politikacı, politikacı değildir. Bu dünyanın insanı değildir. Başka bir şeydir.

Aman aman diye endişe içinde yaşar. Ülkeye de büyük zorluklar ve eziyetler yaşatır.

Kurtulun, hepsi benim olsun, ben de sürekli iktidarda kalayım düşüncesinden.

Rahat olun. Fani olun. Herkes gibi!

Rahat uyuyun.