Olaylar Ve Görüşler

Yarıda kalan bir tıbbiye hikâyesi

23 Haziran 2019 Pazar

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli hedeflerinden birisi de Anadolu’nun sağlık sorunlarını çözecek yeni hekimlerin yetiştirilmesi idi. Bu konuda görüşlerini 1 Kasım1936 tarihinde TBMM’nin açılışında şu sözlerle dile getiriyordu ”Yükseköğretim için Ankara Üniversitesi’ni kurmak yolunda Tıp Fakültesi’nin yapımından başlayarak yeni ve en zor çabaların harcanmasını dilerim”.
1937 ve 1938 yıllarında da aynı dileklerini TBMM açılışlarında ifade ediyordu. Ancak 1938 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün sağlığı elvermediği için hazırladığı konuşması Başbakan Celal Bayar tarafından Meclis’te seslendiriyordu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün bu dileği 2. Dünya Savaşı’nın başlaması ve uzun sürmesi ile bir süre erteleniyordu. 2. Dünya Savaşı’nın sonlanması ile birlikte 2.Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in başlattıkları olağanüstü çabalar neticesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Tıp Fakültesi olarak Ankara Tıp Fakültesi 19 Ekim 1945 tarihinde hizmete giriyordu.
Ankara Tıp Fakültesi’nin ilk öğrencileri İstanbul Tıp Fakültesi’nde 5. sınıfa kadar okuyan sivil öğrenciler ile Gülhane’ye gelen askeri öğrencilerden oluşuyordu. Dolayısı ile bu öğrenciler 1946 yılında Ankara Tıp Fakültesi’nin ilk mezunları olarak meslek hayatına atılıyordu.
Ankara Tıp Fakültesi’ne birinci sınıfa öğrenciler ilk kez 1946 yılında kaydediliyordu. Bu ilk öğrenciler arasında daha sonra saygın bir gazeteci olacak olan Cüneyt Arcayürek’te yer alıyordu. 149 numara ile kaydı yapılan Cüneyt Arcayürek FKB.de okumaya başlıyordu.
Cüneyt Arcayürek’in Ankara Tıp Fakültesi’ne 1’inci sınıfa 149 numara ile kaydının yapıldığını gösteren belge (Ankara Tıp Fakültesi arşivi)
Ali Fırat Atabaş’ın sevgili Arcayürek’in vefatından kısa bir süre önce 22 Haziran 2015 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan söyleşisinde kendisi bunun hikâyesini şöyle anlatıyordu ”Ankara Atatürk Lisesi Edebiyat Bölümünden iftihar derecesi ile 1945- 1946 yılında mezun oldum. Annem benim doktor olmamı çok istiyordu. Onun için Ankara Tıp Fakültesi’ne girdim. Tıp Fakültesi’nde okumaya başladım. Fakat Tıp Fakültesi pahalı idi. Çetin Altan benim yakın arkadaşımdı. Kendisi Hukuk Fakültesi’nde hem okuyor hem de Ulus Gazetesi’nde gazetecilik yapıyordu. Kendisi benim parasız olduğumu biliyordu. Çetin Altan, ‘Gel seni gazeteci yapalım’ dedi. Gidiş o gidiş. 1948 yılında ufak bir para ile Ulus Gazetesi’nde muhabir olarak göreve başladım.”
Böylece Cüneyt Arcayürek’in Ankara Tıp Fakültesi’nde doktor olma hikâyesi 2.sınıfın sonunda noktalanıyordu. Aradan geçen yıllarda bir genç doktor adayı eğitimini bırakıyor, fakat Türk yazılı basın hayatı çok önemli bir araştırmacı gazeteci kazanıyordu.
5 Haziran 1964 tarihinde zamanın Amerikan Başkanı Lyndon Johnson, Başbakan İsmet İnönü’ye bir mektup yolluyordu. Adeta bir muhtıraya benzeyen bu mektuptan uzun süre kamuoyunun haberi olmadı. Bu mektubu 13 Ocak 1966 tarihinde araştırmacı gazeteci Cüneyt Arcayürek Hürriyet gazetesinde yayımlıyordu. Sonraki yıllarda yankısı devam eden bu mektuba Başbakan İsmet İnönü “Yeni şartlarda yeni bir dünya kurulur, Türkiye’de bu dünyada yerini bulur” diyerek cevap veriyordu.
Araştırmacı gazetecilik alanında çok değerli çalışmalar yapan sevgili Cüneyt Arcayürek’in yazdığı 36 kitap bunun en güzel örneklerini oluşturmuştur. Uzun yıllar boyunca Cumhuriyet gazetesinin baş sayfasında Gündem başlığı altında yazdığı makaleler bizlerin hep gündemimizi oluşturmuştur.
Aramızdan ayrılışının 4’üncü yılında sevgili Cüneyt Arcayürek’i saygı ve özlemle anarken yazdığı makaleler ve ürettiği eserler ile her zaman belleklerimizde yer alacak, saygın ismi daima takdirle hatırlanacaktır.  

Prof. Dr. Semih BASKAN
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi - Eski Dekanı



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları