Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Olağanüstü Dönem Eğitiminde "Fırsat Eşitliği Sorunu" - Prof. Dr. Esergül BALCI
“Olağanüstü
durumlar olağanüstü çözüm yolları ile aşılır.”
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Salgın ve deprem, “olağanüstü bir durum” olup, maddi-manevi her konuda yaşantımızı
etkilemektedir. Eğitimde “fırsat
eşitliği sorunu” da bunlardan
birisidir. Ulusal ve uluslararası yasalarda bu konu, “eğitim hakkı” olarak vurgulansa da sorun
katlanarak devam etmektedir.
Etkileşimin yoğun olduğu eğitim alanında, salgın ve deprem
yeni düzenlemeleri gerektirirken, bu yapılmamıştır. Salgına, bir de “İzmir depremi”
eklenmiştir. Zaten tümüyle açık olmayan okullar, İzmir’de bir hafta tatil
edilmiş ve tatilin uzatılabileceği söylenmiştir. Okul binalarının durumu ayrı bir sorundur. Akla, deprem
İstanbul’da olsaydı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ne yapardı, sorusu geliyor.
PLANSIZLIK GÖSTERGESİ
Yeni sorunlar, yeni düşünme yaklaşımı ile çözülebilir. Burada kriz dönemleri için önceden, A-B-C planları hazırlanmalı idi. Bunlar yapılıp kamuoyu ile paylaşılmadı, paydaşlar ikna edilmedi ve halen “kervan yolda düzülür” yaklaşımı ile gündelik çözüm yoluna gidiliyor.
Okullar sorunlarıyla açıldı, öğretmen uzaktan eğitim konusunda bilgilendirilmeden, teknik hazırlık olmadan sisteme girdi ve MEB’in salgından bu yana tatil yaptığı ortaya çıktı. Eğitim-öğretimde, sürece katılan 20 milyon civarındaki insanın etkileşimi söz konusu iken, bu önemsenmedi. Çocukların okula devam sorumluluğu velilere bırakıldı. Okula gitmeyen çocuklar EBA TV üzerinden eğitimine devam ediyor. Her öğrenci ulaşamadığı halde, EBA’nın ilk günden çökmesi bile, plansızlık ve programsızlık örneğidir.
EBA eğitimine
ulaşabilmek için dağ başına giden çocuklar, çatıya çıkıp düşerek
hayatını kaybeden öğrenci ve evdeki dersi sırasında, evladıyla ilgilenemediği için onu kaybeden öğretmen var. Ortaöğretimde EBA ile verilen din
öğretimi dersinde, cinler anlatıldı.
Öte yandan tüm bunları fırsata çeviren tarikat ve cemaatler, eğitim boşluğundan yararlanarak yatılı
kuran kurslarını açmakla
kalmayıp, kapasitelerinin üstüne çıkarak, salgının artışına davetiye
çıkardılar. Özel okullar zaten açık. Olan yine devlet okuluna giden ve EBA’ya
ulaşmaya çalışan istekli halk
çocuklarına olmaktadır. Aynı
evde 10-15 kişi yaşarken EBA eğitimi
veremezsiniz. Deprem bölgesinde,
çadırdakilerin durumu çok daha vahim. Çözüm, kurumsal ve
kapsayıcı olmalıdır.
DİJİTAL EĞİTİM SANALDIR
Okullaşamayan 6.,7., 10. ve 11. sınıfların, “yüz yüze” eğitimine salgının durumuna göre, 16 Kasım’da karar verilecek. Buna karşın sınavlar söz konusu olduğunda bütün öğrenciler, okulda eşit koşullu olarak sınav olacaktır. Bunun nedeni, öğrencilerin bir sonraki sınıf için hazır bulunuşluk düzeyinin oluşturulmasıdır. EBA’ya ulaşan ve ulaşamadığı için dersleri takip edemeyen öğrenciler, yüz yüze eğitime sürekli gitseler bile eşit koşullu değilken, sınavlarda eşittirler. Bu da bir fırsat eşitsizliğidir.
EBA’nın
ortaokul-lise programlarında, temel derslerin yanında, Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi, Arapça, Kuranıkerim,
Siyer, Akaid, Dinler Tarihi, Fıkıh, Tefsir, Hadis, Kelam, İslam Kültür ve
Medeniyeti dersleri dikkati çekmektedir.
Burada itirazımız dinimizin öğretilmesine değil, 12 yaşından küçük soyut
düşünceyi kavrayamamış, öğrencilere yönelik dini eğitim verilmesidir.
Böylece bir yandan dindar/kindar nesil yetiştirilirken, diğer yandan
salgın bahanesiyle eğitimden yoksun ve yoksul nesil oluşturulmaktadır.
Öğretmenler öğretim programlarını uygulayarak öğretim yapsa da özünde eğitim vermekte, rol model olmaktadırlar. Bu nedenle örgün eğitim çağındaki çocuk için okuldaki eğitim ortamı, etkileşim, paylaşım, sosyalleşme becerisi, problem çözme, olgunlaşmaya bağlı davranış elde etme, örnek alma noktalarında etkilidir. Ergenlik dönemi becerileri çocukların birbirleri ile olan ilişkileri yoluyla okulda öğrenilir. Çocuk toplumsal davranış biçimlerini öğrenir ve kültürlenir. Dijital eğitim sanaldır, bunların hiçbiri yoktur.
KAYIP KUŞAK YARATMAMALI
Nitelikli eğitim için “tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçilmeli” ve online eğitim alamayan çocuklar, bu eğitime ulaştırılmalıdır. Aksi halde eğitimden yararlanamayan çocuklar; yoksullukla birlikte eziklik duyacak, dışlandıkları duygusuna kapılacaklar, sistem dışına çıkacaklar, istenmeyen durumlarla karşılaşabileceklerdir. 7 işgünü üzerinden, dörtlü, seyreltilmiş ve yarım günlük eğitim planlaması yapılarak; uygun alan ve kamu binaları derslik haline getirilmelidir.
Kalkınmanın ve sosyal hareketliliğin iyi bir eğitimle olduğu
bilinciyle MEB, “olağanüstü durum” konularında bilinçli sorumluluk vermek için sürecin paydaşları ile görüşüp çözüm bulmalı, ortak-sürekli eğitim
verilmelidir.
Çocuklarımızın eğitimden uzaklaşarak, “çaresizliğin çaresi” olarak tarikat ve cemaatlerin eline
düşmemesi, önce “kayıp kuşak” ardından “kayıp ülke” oluşmaması için kendimize özgü, insana değer veren “olağanüstü durum”a uygun “eğitim politikası” oluşturulmalıdır.
PROF. DR. ESERGÜL BALCI
EĞİTİM POLİTİKASI UZMANI
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- 9 sayfalık not bırakmışlar
- İki ünlü markanın balları sahte çıktı!
- 'Üs bölgesi' kamera görüntüleri ortaya çıktı
- Atatürk 'sticker'ına basan kişiyi uçarak dövdü
- 'Sessiz katil' konusunda önemli uyarılar
- İzmir’de 13 yaşındaki çocuk AIDS nedeniyle öldü
- Yazarımız Meydan'dan, Acemoğlu'na 'Atatürk' yanıtı
- Mansur Yavaş'tan ilk açıklama!
- 'Alnı secdeye düşenlerin iktidarında...'
- Bahçeli'nin videosu neye işaret ediyor?