Olaylar Ve Görüşler

Montrö ve kazanımlarımız - Doç. Dr. Hüner TUNCER

27 Şubat 2022 Pazar

Ukrayna bunalımını tartışırken Rusya’nın ve Batı ülkelerinin Karadeniz’e savaş gemilerini geçirebilme olasılığını değerlendirebilmek için 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni anımsak gerekir. 

Lozan Boğazlar Sözleşmesi’ne kabul edilen boğazlardan geçiş serbestliği ve askersiz hale getirilen bu bölgenin güvenliği, Milletler Cemiyeti’nin güvencesi altına konuldu. Boğazların silahsızlandırılmış olması uluslararası ilişkilerin bozulmaya başlamasından sonra Türkiye’yi kaygılandırdı. 22 Haziran 1936’da İsviçre’nin Montrö kentinde toplandı. Konferansta, 12 yıl önce boğazları askerlik dışı bırakan hükümler görüşülecekti. Türkiye; boğazlar bölgesini gayri askerilikten çıkarmak, bu bölgede askeri güç bulundurmak, boğazlardan geçişi denetleyen Boğazlar Komisyonu’nu kaldırmak istiyordu. 

Boğazlar Sözleşmesi, 20 Temmuz 1936’da Türkiye, Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Yunanistan tarafından imzalandı. Konferansa katılmayan İtalya, Boğazlar Sözleşmesi’ne 2 Mayıs 1938’de dahil oldu.  

MONTRÖ HÜKÜMLERİ

Türkiye, ticaret ve savaş gemilerinin boğazlardan geçiş serbestliğini bazı koşullar ve kayıtlar altında kabul etti. Savaş gemileri konusunda ise Türkiye, geçiş serbestliğini bazı koşullarla kabul ediyordu. Savaş zamanı Türkiye tarafsız ise imzacı devletlerin ticaret gemilerine barış zamanı koşulları içinde boğazlardan serbest geçiş hakkı tanınmıştı. Türkiye; savaşan taraflardan biriyse, Türkiye’yle savaşan devlete bağlı olmayan ticaret gemileri düşmana yardım etmemek koşuluyla boğazlarda geçiş özgürlüğünden yararlanacaktı.

Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin boğazlarda transit halinde bulundurabilecekleri savaş gemilerinin azami tonajı, 15 bin tonilatoyu aşmayacaktı. Bu devletlerin barış zamanında Karadeniz’de bulundurabilecekleri savaş gemilerinin tonilato toplamı 30 bin tonu aşmayacaktı. Bu devletlerin denizaltıları Karadeniz’e geçemeyecek, savaş gemileri Karadeniz’de 21 günden fazla kalamayacaktı.

Karadeniz’e kıyısı olan devletler ise transit olarak 15 bin tonilatodan yüksek tonajdaki savaş gemilerini boğazlardan geçirebilecekti. Ancak bu gemiler, boğazları birer birer ve refakatlerinde en çok iki torpido ile geçecekti. Kıyı devletleri, denizaltı gemilerini Türkiye’ye önceden haber vermek koşuluyla deniz üslerine katılmak üzere boğazlardan geçirebilecekti. Denizaltılar, gündüz ve deniz üstünde seyrisefer edecekler, boğazlardan teker teker geçeceklerdi. Savaş halinde Türkiye tarafsız ise savaşçı herhangi bir devletin savaş gemilerinin boğazlardan geçmesi yasak olacaktı. 

ATATÜRK DIŞ POLİTİKASI

Savaş halinde Türkiye; savaşan taraflardan biriyse, savaş gemilerinin geçmesi tamamen Türkiye’nin oyu ve iradesine bırakılacaktı. Türkiye; yakın bir savaş tehdidiyle karşı karşıya kalırsa, savaş gemilerinin boğazlardan geçmesi yine Türkiye’nin oyu ve iradesine bırakılmaktaydı. 

Montrö Boğazlar Sözleşmesi sonrasında Başbakan İsmet İnönü, Türkiye’nin uluslararası alanda artan itibarını şöyle açıklamıştı: “Yeni Boğazlar Sözleşmesi, 1923’ten beri Türk devletinin politikasını ve varlığını gösteren bir belgedir. Bu varlık öncelikle gücü ifade eder. Atatürk rejiminin Türk ulusuna bu kadar az bir süre içinde her alanda sağladığı güç, kudret ve saygınlık uluslararası alanda da onaylanmış oluyor.”

DOÇ. DR. HÜNER TUNCER



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları