Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Fehmi Gerçeker - Anadolu'nun tanrıçaları
Kadın olgusu, antikçağlardan bu yana büyüleyen, ilgi duyulan, bazı geri kalmış toplumlarda ise şiddetle hatta ölümle karşılaşan, kendisinden korkulan ama kısaca her devirde dilden hiç düşmeyen bir konu olmuştur. Yıllar boyunca kadın, çeşitli kalıplara sokulmaya çalışılmış, yaratılışından gelen özellikleri farklı anlamlandırılmış ama sahip olduğu güçten de hiçbir zaman şüphe edilmemiştir.
Anadolu her zaman “kadın gücü” ve Tanrıça kültünün yoğun yaşandığı bir bölge olmuştur. “Ana”nın bilgeliğinin Anadolu’dan yayıldığına inanılır. Anadolu topraklarında 9 bin yıldır “Ana Tanrıçalar” inancı süre gelmektedir. Antik çağdan başlayarak Anadolu topraklarında “kadın enerjisi”nin oluşturduğu olaylar dünya tarihinin her devrinde görülmektedir.
Anadolu tanrıçaları denilince ilk aklımıza gelen Tanrıça Kibele’dir. Kibele Bereket Tanrıçası, dişil enerjinin vücut bulmuş hali ve güçlü kadınlığın idol modelidir. Magna Mater, yani Tanrıların Anası olarak da bilinen Kibele’nin kökeni MÖ 9000 yılına, Konya Çatalhöyük’e uzanır.
İzmir’deki Efes bölgesinde
doğduğuna inanılan Artemis ise
“Doğurganlık Tanrıçası” ve “Ay
Tanrıçası” gibi unvanlarının yanı
sıra “Hayvanların Leydisi” olarak
da bilinmektedir. Hıristiyanlık
dininin önemli figürlerden biri
olan Hazreti İsa’nın annesi
olarak bilinen Meryem Ana da
Anadolu’daki “kadın enerjisi”nin
etkisine kapılmıştır. Hz. İsa’nın
çarmıha gerilmesinden sonra
Efes’e gelmiş, burada bir kulübeye
yerleşip ömrünün sonuna kadar
burada yaşamıştır.
Geleneksel inanışlarla süren
kadın hareketleri; insanoğlunun
ulaştığı “kurallar içinde yaşama”
biçiminde kendine yer bulmaya
çalışmıştır.
İlk toplu kadın hareketi New
York şehrinde 8 Mart 1857’de
başlamış, 28 Şubat 1909’da
ilk Kadınlar Günü yürüyüşü
yapılmıştır. 1910 yılında “Kadın
Günü” düzenlenmesi teklif
edilirken “Doğu dünyası”nda ilk
toplumsal kadın hakları hareketi
Anadolu’da, Uşak’ta 13 Mart
1908’de gerçekleşmiştir. Tarak
Yağması adını alan bu hareket,
Osmanlı’nın bitişine neden olan
en büyük grevlerden biridir.
18-19. yüzyıl ortalarında
halı dokumacılığı, sadece
kadınların el emeğiyle yapılan
bir sektördü. 13 Mart’ta; bu
sektördeki kadın işçilerin
yevmiyelerinin düşürülmesi ve
işçi çıkarılmalarıyla başlayan
grev bir isyan şeklini almıştır.
Ellerinde kirmanları, yanlarında
çocukları olan bu kadınlar;
Uşak’ta İngilizlerin kurduğu üç
fabrikaya saldırmışlardır. Kendi
emeklerinin hakkını isteyen kadın
işçiler; makinelerini, taraklarını
parçaladıkları fabrikaların
kapanmasına neden olmuşlardır.
Daha sonraları çeşitli ülkelere
örnek olan Anadolu toprakları
üzerindeki en önemli kadın
hakları hareketi ise Atatürk
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Atatürk, 1923’te “Şuna
inanmak lazımdır ki dünya
yüzünde gördüğünüz her şey
kadının eseridir” demekte ve
“Toplumun başarısızlığının
asıl sebebi kadınlara karşı olan
bilgisizlikten gelir, bir toplumun
bir organı çalışırken diğer bir
organı işlemez ise o toplum felç
olur” demiştir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
-
'Bilirkişi' skandalı kamuoyuna açıklanmıştı:
-
Uğur Mumcusuz 32 yıl: Öldürüldük ey halkım unutma bizi!
-
Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybettiler!
-
76 kişiye mezar olan otelde son kez arama yapılacak...
-
Özdağ’dan ilk mesaj: ‘Tek endişem Kozinoğlu gibi suikast
En Çok Okunan Haberler
-
Fark kapanıyor, 4 parti barajı geçiyor!
-
Tayfun Demirören hakkında tahliye kararı
-
Yönter'den 'Allah razı olsun' mesajı
-
Saray'dan 'ihanet' çıkışı
-
Gece dönercisine kurşun yağdırdı
-
AKP'li milletvekilinden skandal sözler!
-
Güney Afrika'da vurularak öldürüldü
-
Devlet Bahçeli'den flaş 'TÜSİAD' çıkışı
-
İmamoğlu'na ikinci hapis ve siyasi yasak talebi!
-
Tanju Özcan'dan anket çıkışı: 'İçim daralıyor...'