Oktay Ekşi
Oktay Ekşi oktay.eksi@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir dost uyarısı...

22 Mart 2025 Cumartesi

Bu kadar kural tanımazlık, bu kadar baskı elbet bir yerde patlayacaktı...

Üniversite öğrencilerinin ülkenin neredeyse her yerinde sokağa dökülmesinden, erkek-kadın, yaşlı-genç, binlerce insanın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına gösterdiği tepkiden söz etmiyorum.

Tam tersine, siyasi tartışmalara katılmaktan uzak duran, “bilim insanı” kimliğini korumaya çalışan ama AKP iktidarının ilk yıllarında Prof. Adem Sözüer’le birlikte Türk Ceza Kanunu’nu baştan sona elden geçirip yeni bir Türk Ceza Kanunu tasarısı hazırlayan ve bunun yasalaşmasında çok aktif rol üstlenen ceza hukuku hocası Prof. Dr. İzzet Özgenç’ten söz ediyorum.

Çevresinde muhafazakâr bir kişi olarak tanınan, ilk yıllarda AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’a hukuk danışmanı olarak yardım eden İzzet Özgenç’in dünkü gazetelerde yayımlanan -aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiğibir “bilgi notu” vardı. Özgenç o notta bir hukuk adamı olarak son günlerin olaylarını tahlil ediyor ve özetle şu görüşleri dile getiriyordu:

İmamoğlu ve yakınındaki kişilere yönelik soruşturma “hukuk” zemininde yürütülmemektedir.

Benim ifademle, işlemler “keyfi”lik içinde yapılmaktadır.

Nitekim bir belediye başkanı hakkında savcılığın doğrudan soruşturma açma yetkisi yoktur. Yasalardaki hükümlere göre Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma açılıp kendisinin gözaltına alınması için öncelikle İçişleri Bakanlığı mülkiye başmüfettişlerinin inceleme yaparak hazırladıkları raporu içişleri bakanına sunmuş olması ve bakanın da “soruşturma açılmasına izin vermesi” şarttır. Oysa Ekrem İmamoğlu’nun, kendi evladının ifadesiyle “bir gece sabaha karşı saat 6 sularında 20 otobüs dolusu polis memuru tarafından bir terör yuvasına baskın düzenlenir gibi” evinin abluka altına alınarak Emniyet’e götürülmesi kabul edilir bir işlem değildir. Çünkü İstanbul Valiliği’nde de İçişleri Bakanlığı’nda da bu işlemin yapılmasına izin veren bir dayanak yoktur.

Üstelik açılan soruşturmada “gizlilik ilkesi” ayaklar altına alınmıştır.

Türkiye’deki yargılama sistemine göre, bir kişi hakkında bir soruşturma açıldıktan sonra, olay mahkemeye intikal edinceye kadar tüm bilgiler saklıdır. Bunlar kamuoyuna ancak mahkemede dava açıldıktan sonra duyurulabilir. Oysa bu kural önce polis kaynakları, ardından da savcılık tarafından ihlal edilmekte ve gizli yürütülmesi gereken soruşturma aşamasında tüm bilgiler, ondan yarar sağlayacak olanların arzu ettiği kadar yayın konusu olmaktadır. Yasalar bir de bu yolla çiğnenmektedir.

İmamoğlu’nun diplomasının sahte olduğu iddiasıyla başlatılan soruşturma da hukuki olmaktan çok siyasi amaç taşımaktadır.

Yani Prof. Özgenç de bu diploma hikâyesinin, İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konusunda önünü kesmek isteyen Tayyip Erdoğan’ın isteğine ve çıkarına uygun bir siyasi tertip olduğunu söylemektedir.

Bir profesörün, karşımızda rakibini tasfiye ederek ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde tek başına kalmayı amaçlayan bir siyasi figür olduğunu daha hangi kelimelerle açıklaması mümkün olurdu.

Yeri gelmişken bu bağlamda aklıma gelenleri söylemek istemediğimi belirteyim.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir dost uyarısı... 22 Mart 2025
Kafam karışık 15 Mart 2025
Neden o kadar çok? 8 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları