Faşizm nerede başlar?

20 Ekim 2024 Pazar

Faşizm geri mi dönüyor? Ya da dünya “postmodern” faşizme mi kayıyor?

Çok sorulan sorular bunlar. 

ABD de Trump’ın ikinci kez seçilme olasılığı bir yandan, Avrupa’da yükselen sağ ile görünürlük kazanan Meloni hükümeti beri yandan, faşizm tartışmaları her geçen gün yeni bir ivme kazanıyor.

Nazizmin pençesinden sürgüne atarak kendisini kurtulan ancak sürgünde mutlu olamayarak yaşamına son veren efsane yazar Stefan Zweig vaktiyle, “Tarihin kanunudur” diye yazmış, “insanlar yaşadıkları dönemlere damga vuran hareketlerin başlangıç noktasını tam göremez, tanımlayamaz, eşiğine mim koyamaz.”

Zweig’ın konu üzerinde düşünmesine neden olan “faşizmi bir hastalık misali başlangıcında, uygarlığın niçin teşhis edip, frenlenleyemediği” sorusu olmuş. 

Avusturyalı yazarın, “Faşizmin başlangıcı nasıl tespit edilir?” sorusuna verdiği yanıt aslına bakarsanız, bugün de yaşadıklarımıza ışık tutabilecek bir sözcüğe indirgeniyor: “Propaganda!”

“İnsanlığın vicdanını eriten en güçlü etken propaganda oldu” diyor Zweig. 

Hitler için Goebbels bu nedenle vazgeçilmez önemde. 

“Propagandadan önce,‘söz’ün yani bilginin gücü vardı” diyor Zweig; “Yalan ve algıya endeksli propaganda o gücü yok edip öldürdü.” 

ABD de Trump’ın “post-truth/gerçek ötesi” üzerine inşaa ettiği algı manipülasyonu bugün tümüyle bu saptama üzerine kurulu. 

İtalya da popülaritesi gün geçtikçe artan Meloni, Trump’tan farklı biçimde de olsa keza gene tüm ağırlığıyla propagandaya abanıyor. 

‘KURTARICI’ MELONİ

Meloni propagandasının iki belirleyici ayağı var: 

1. İtalya’yı göçmenlerden arındırmak.

2. Çizme’yi “büyük güçler” ve Avrupa siyasetinde etkin kılmak.

Mussolini’den bu yana İtalya’nın en sağ hükümeti olarak bilinen Meloni’yi, işbaşına geldiği 2022’den beri popülaritesinde sürekli yükselten özellik bu propaganda. 

İtalyanlar gözlerini kamaştırarak “İşte nihayet!” diyor: “Ülke çıkarlarını önde tutan ve dış dünyaya söz geçiren dişli bir lider çıktı.”

Ama önceki gün olanlar, Meloni’nin 2 yıldır tutkuyla üzerinde çalıştığı bu propagandanın tam manasıyla “içinden geçti.”

“Post modern faşizm”in kapılarını bundan böyle Meloni mi aralayacak yoksa hâlâ bir şekilde direnen ve dişlerini çıkartan “eski Avrupa”nın yerleşik kuralları mı? Göreceğiz.

Oyun hâlâ ortada. Her şey... Meloni’nin pilot model oluşturduğu “yeni Avrupa”nın, “eski Avrupa’nın dişlerini” son kertede söküp sökemeyeceğine ve ABD’de de Trump’ın 2. çıkışına bağlı... 

Trump’ı, 5 Kasım’daki ABD seçimleri bağlamında çok konuşacağız. Bu yazıda ben Meloni ile İtalya da son yaşananları konu etmek istiyorum. 

AMAÇ STATÜKOYU ALT ETMEK

Yaz başında da bahsetmiştim. 

İtalya’nın ilk kadın başbakanı, Adriyatik’in karşı kıyısındaki mevkidaşı Edi Rama ile 2024 başında uluslararası hukuk ve insan haklarını hiçe sayan bir antlaşmaya imza attı. 

Çizme’ye denizden giren kaçaklar, Arnavutluk’ta İtalya tarafından 800 milyon Avro harcanarak inşa edilen göçmen toplama kamplarına taşınacak ve buradan ülkelerine geri gönderileceklerdi. 

Sade dış güvenliği Arnavutluk tarafından denetlenecek olan merkezlerde, İtalyan yasaları ve makamlarının sözü geçerli olacaktı.  

Girişim, gündeme geldiğinden bu yana “neokolonyal bir proje” olarak görülegeldi.  

Muhalefet, zamanla Akdeniz’in diğer ülkelerine de ihraç edilmesi düşünülen (!), bu “return hubs/geri gönderme merkezleri”nin “devlet lager”lerine dönüşeceğini söyledi. “İnsanların atıklar gibi oradan oraya taşınamayacağını” ifade ettiler, ve üzerlerinde AB bayrağı çekilen kampların İtalyan anayasası başta olmak üzere, İtalyan yasalarına, Avrupa antlaşmalarına aykırı olduğuna dikkat çekerek başbakanı uyardılar. 

Meloni oralı olmadı. Umursadığı tek şey çünkü propagandayla fethettiği seçmenlerin reytingiydi. 

Hafta ortasında bu düşünceyle işte, 16 kişilik ilk kaçak konvoyu bir zafer havasıyla donanmaya bindirilerek Arnavutluk’a gönderildi. 

İtalya da hâlâ bağımsız olan yargıçlar, bu aykırı uygulamaya başkaldırdılar. AB normlarına karşı olması hasebiyle, Arnavutluk’a taşınan kaçakların derhal geri getirilmesini emrettiler. 

Sen misin kuralları hatırlatan?

Meloni, Avrupa’ya “örnek model” olarak dayattığı projesinin, yargıçlarca boşa düşürüldüğünü görünce, küplere bindi. Ve de damardan yargıya savaş açtı. 

Bu yazıya oturduğum saatlerde, Arnavutluk’a sevk edilen bir düzine göçmen, yargının emriyle, her bir yolculuğu 250 bin Avro’ya mal olan donanma ile İtalya’ya geri taşınıyordu. Ama hükümetin AB kuralları üzerinde oynamalar yapmasıyla, binlerce Avroluk masrafa bahasına gelecek hafta muhtemelen yeniden Arnavutluk’a gönderilecekler. Şaka gibi...  

Burada önemli olan göçmen karşıtı propagandada yargıçlara taviz vermemek. Ve bu vesileyle statükoyu alt etmek. Hukuk devletinin içini oyarak eski İtalya’dan kurtulmak ve de yerine yeni İtalya’yı kurmak! 

Ne diyorduk: “Faşizm nerede başlar?” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları