Nilay Küçük
Nilay Küçük nilay.cantank@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mahir Polat tarafından İstanbul'a kazandırılan eserler

09 Nisan 2025 Çarşamba

İBB Kültürel Miras ekiplerinin titiz çalışmalarıyla restore edilip topluma kazandırılan yapılar, İstanbul’un geçmişini bugüne taşıyor. Ancak bu büyük emeğin ardındaki isim Mahir Polat, bugün ne yazık ki özgürlüğünden yoksun.

İstanbul’u sokak sokak gezerken taşlara sinmiş bir geçmişle yürürsünüz. Her köşe başında bir hikâye, her yapıda bir iz vardır. İşte bu izleri tozun ve zamanın içinden çekip çıkaran, onları yeniden hayatın içine dâhil eden bir ekip var: İBB Kültürel Miras. Son yıllarda İstanbul’un belleğini ayağa kaldıran bu çalışmaların arkasında ise Mahir Polat’ın vizyonu ve emeği yatıyor. Ne yazık ki bugün bu yazıyı kaleme alırken Mahir Polat bir cezaevinde. Üstelik sağlık sorunları ile mücadele ediyor. 

Mahir Polat, İstanbul'da sürdürülebilir koruma yaklaşımını hayata geçirmek üzere 2019'da belediyenin bünyesinde İBB Miras adlı birimi kurdu. Polat; Müze Gazhane, Yerebatan Sarnıcı, Bulgur Palas, Kütüphane Troleybüs, Moda İskelesi, Gülhane Sarnıcı, Botter Apartmanı, Metrohan, Beşiktaş İskelesi, Moda İskelesi, Yedikule Gazhanesi, Büyükada'daki Taş Mektep, Feshane, Beyoğlu Sineması'nı restore eden ekipleri yönetti.

İŞTE MAHİR POLAT'IN VİZYONU İLE İSTANBUL HALKINA KAZANDIRILAN ESERLERDEN BAZILARI

CASA BOTTER

Bina, Sultan II. Abdülhamid’in başmabeyncisi Botter Paşa için ünlü İtalyan mimar Raimondo D’Aronco tarafından 1900’lü yılların başında tasarlandı. Botter Paşa, Hollandalı modacı eşi Madame Botter için bu yapıyı hem konut hem de moda atölyesi olarak kullanmak üzere yaptırmış. Bu nedenle yapı, İstanbul’daki ilk “modaevi” olarak da kabul ediliyor.

Uzun yıllar atıl durumda kalan Casa Botter, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültürel Miras Dairesi Başkanlığı ve Miras İstanbul ekiplerinin çalışmalarıyla restore edilerek 2023 yılında yeniden açıldı.

MÜZE GAZHANE

Müze Gazhane, geçmişin endüstriyel mirasını bugünün kültürel ve sosyal yaşamına taşıyan, çok yönlü ve özgün bir kamusal alan olarak öne çıkıyor. Bir zamanlar şehre enerji sağlayan bir gaz üretim tesisi olan bu yapı kompleksi, günümüzde sanat, bilim ve sosyal etkileşimin merkezi hâline geldi. 1900’lü yılların başında İstanbul Anadolu Yakası’na gaz sağlayan Hasanpaşa Gazhanesi, uzun yıllar boyunca İstanbul’un enerji ihtiyacını karşılamış, ancak teknolojik dönüşümlerle birlikte işlevini yitirmişti. Uzun süre kaderine terk edilen bu alan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültürel Miras Dairesi Başkanlığı ve Miras İstanbul’un öncülüğünde kapsamlı bir restorasyon sürecinden geçirildi.

TAŞ MEKTEP

Büyükada’da, çam ormanlarının arasında yükselen Taş Mektep binası, hem eğitim tarihimizin hem de mimari mirasımızın önemli yapı taşlarından biri olarak ayakta duruyor. 19. yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen bu etkileyici taş bina, adanın tarihî dokusunu tamamlayan, ancak yıllarca atıl kalmış yapılardan biriydi. Taş Mektep’in geçmişi, Osmanlı’nın son dönemine ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar uzanıyor. Önce yetimhane, ardından askeri okul, daha sonra ise çeşitli dönemlerde yaz okulu ve eğitim kurumu olarak kullanılan bina, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında çocukların yaz tatillerini geçirdikleri bir eğitim ve kamp merkezi olarak kullanılmış. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültürel Miras Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen titiz restorasyon çalışmaları sonucunda Taş Mektep, 2023 yılında yeniden hayata döndü. Yapının tarihi dokusuna sadık kalınarak gerçekleştirilen onarım süreci, sadece fiziksel iyileştirmeyle sınırlı kalmadı; aynı zamanda mekâna yeni bir kimlik de kazandırıldı.

BULGUR PALAS

Bulgur Palas, mimarisiyle göz kamaştıran, konumuyla Boğaz’a karşı sessiz bir ihtişam sunan, ama uzun süre İstanbul’un hafızasından neredeyse silinmiş bir yapıdır. Günümüzde ise geçmişin izlerini bugünün kamusal yaşamıyla buluşturan nadide bir kültürel alan olarak yeniden hayat buluyor. 1912 yılında dönemin tanınmış iş insanı ve Osmanlı Bankası’nın kurucularından Avedis Bulgurciyan tarafından yaptırılan yapı, ismini sahibinden alır. Dönemin zengin Levanten ailelerinden olan Bulgurciyan’ın görkemli evi olarak inşa edilen bina, halk arasında zamanla “Bulgur Palas” adıyla anılmaya başlandı Uzun süre metruk durumda kalan yapı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan restorasyon çalışmalarıyla yeniden ayağa kaldırıldı. Yapının özgün detaylarına sadık kalınarak yürütülen bu özenli süreç, Bulgur Palas’ı yalnızca bir tarihî eser değil, aynı zamanda kamusal bir kültür ve etkinlik merkezi hâline getirdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları