Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Korkak, Cesur, Hâkim ve Çocukturlar...

30 Nisan 2011 Cumartesi
\n

\n

Onlar ki toprakta karınca, / suda balık, / havada kuş kadar / çokturlar; / korkak, / cesur, /cahil /hâkim / ve çocukturlar / ve kahreden / yaratan ki onlardır, / destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

\n

Yarın, Onların, yani işçi sınıfının birlik, dayanışma, mücadele günü 1 Mayıs. Yine alanlar dolacak, yine öncelikle Taksimde ve diğer illerdeki alanlarda çalışan sınıfın marşları, kızıl bayraklar ile birlikte rüzgârda çınlayacak, dalgalanacak.

\n

1 Mayıs alanlarını dolduranlar birkaç aydır yükselen eylemlerin içinden süzülüp akacaklar meydanlara. 6 Mart Alevi Mitingi, 13 Mart Sağlık Mitingi, gazetecilerin tutuklanmasına karşı gösterilen kitlesel tepkiler, Kürt halkının demokratik taleplerini ifade ettiği çözüm çadırlarından süzülüp gelecekler. Şifre skandalına karşı emeğine ve geleceğine sahip çıkan binlerce liseli genç meydanlara akıp gelecekler. 3 Nisanda Ankarada güvencesizliğe karşı haykıranlar, 9 Nisanda derelerine, suyuna, toprağına sahip çıkanlar, 19-20 Nisanda sağlık grevi gerçekleştiren sağlık emekçileri akıp gelecekler

\n

***

\n

Yine de buruk bir bayram yaşayacağız. Nâzımın, Toprakta karınca, suda balık kadar çokdediği işçi sınıfının bu çokluğunun niteliksel bir güce dönüşememiş olmasına hayıflanacağız.

\n

Çok değil, 40 gün sonra sandık başına giderek, yaşamakta olduğu onca yokluğu, işsizliği, baskıyı, adaletsizliği, tutuculuğu geriletecek bir sınıfın oy çoğunluğu niye yok diye hayıflanacağız. Çünkü biliyoruz ki, 50 milyona yaklaşan seçmenin 14 milyonu ücretli. Ama memur, ama işçi, ama mavi yakalı, ama beyaz yakalı, ama tarımda, sanayide, ama inşaatta hizmette Ama gazeteci, bilişimci, ama bankacı, mühendis, mimar, doktor Son tahlilde hepsi ücretli. Yani işgücünden başka satacak bir şeyi olmayanlar. Ürettiği mal ve hizmet karşılığı eline sadece ücretgeçen ve artık değeri, artık emeği, işveren sınıfınca, onun temsilcisi devletçe istismar edilen sınıf

\n

Bu sınıf, bugünün Türkiyesinde seçmenin yüzde 25-27sini oluşturuyor. Sınıfın işsizleri 5 milyon dolayında ve seçmenin yüzde 10u oranında. Sınıfın emeklileri 3.5 milyon, yani seçmenin yüzde 7si Sadece çalışanı, işsizi, emeklisi ile sınıf, seçmenin yüzde 45ine yaklaşıyor.

\n

***

\n

Türkiyede ev kadınlarının sayısı 12 milyon. Çoğu, ekmeğini kazanmaktan, çalışmaktan alıkonulmuş, eve tıkılmış kadınlarımız, genç kızlarımız Bir kısmı, çalışanı, işsizi ile sınıfın çalışmayan kadınları, seçmenin en az yüzde 20si.

\n

Çalışanı, işsizi, emeklisi ile seçmenin yüzde 45ine yakınını geniş anlamda işçi sınıfı oluşturuyor. Çalış(a)mayan kadınları ile sayı, yüzde 60lara yaklaşıyor. Nesnel olarak bu yüzde 60lık kitlenin siyasi tercihinin emekten, geniş anlamda soldan yana bir partiden yana olması gerekirdi. Ama yıllardır böyle olmuyor. Böyle olması için, sınıfın, kendi çıkarlarının nerede olduğunu, ortaya çıkan siyasi partilerin hangisinin kendi sınıf çıkarlarını savunan, hangisinin sınıfın kimliğini kabullenmeyen partiler olduğunu görebilmesi gerekirdi. Ama öyle değil. Sınıf, böyle bir bilince ulaşabilmiş değil. O bilincin ulaşacağı kanallar yok, örgütlenmeler yok. 14 milyon ücretli, 5 milyon işsiz ve yaklaşık 4 milyon emekli yeterince örgütlü değil, çoğunun sendikası yok. Sendikalıların sayısı 3 milyonu, gerçek anlamda sendikalı olup toplusözleşme hakkı kullanabilenlerin sayısı 1 milyonu bulmuyor. Bu kadar örgütsüz bırakılmış sınıf, ücretli sınıf olarak çıkarlarının nerede olduğunu, kendisine belli ekonomik, demokratik, politik hakları sağlayacak siyasi yapıların, parti(ler)in hangisi olduğundan da bihaber. Sınıfın örgütü sendikaların, sınıf çıkarlarını savunan, temsil eden partinin organik bir unsuru, sacayağı olması gerek. Ama o sendika, konfederasyon, o işçi örgütünü massedecek parti(ler) nerede?

\n

***

\n

Burukluk hissedeceğiz, ama umutsuz olmayacağız Çünkü Onların, nelere kadir olduğunu yine Nâzımdan biliyoruz:

\n

kederli nehir yollarının,

\n

sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı

\n

bir safak vakti değişmiş olur,

\n

bir şafak vakti karanlığın kenarından

\n

onlar ağır ellerini toprağa basıp

\n

doğruldukları zaman...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları