Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Üç Cumhuriyet gecesi!

14 Mayıs 2024 Salı

Cumhuriyet gazetesinin 100. yılı, 7, 8, 10 Mayıs günlerinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de kutlandı. Üç güzel u-mutluluk dolu Cumhuriyet gecesi yaşadık.

İstanbul’da Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu, Ankara’da Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi, İzmir’de Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi; Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet’ine ev sahipliği yaptı.

Hiçbir parça bütünden önemli değildir. Cumhuriyet’in her kesimden okurlarıyla, muhabirinden yazarına bütün çalışanlarıyla birlikte köklü bir geçmişten büyük bir ideale yürüdüğünü gösteren buluşmalar yaşadık.

Bilmek yetmez, görmek de gerekir. Bütün kuşaklardan Cumhuriyet sevdalılarıyla göz göze gelmenin enerjisi ayrıca güzeldi.

***

29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, özünde bir kadın devrimidir. Atılan her adım kadınları çağa taşıdı. Cumhuriyet gazetesinin 100. yılda kadınların ve gençlerin omuzlarında yükselmesi, geleceğin de habercisiydi.

CRR’deki programın sonunda bütün Cumhuriyet çalışanlarının sahneye çıkması istenince biz de fırladık. Fırladık ama bizden hızlıları var elbette. 20-25 yaş kuşağından onlarca genç amfiden çıkarcasına sahneye yöneldi. Her biri çocuğumuz yaşındaki gençleri görünce, 9 Ocak 2024’te yitirdiğimiz şair Süreyya Berfe’nin dizesini anımsadık: 

“Çocuklar hayatın ölüme verdiği gözdağıdır!”

Kuşaklar arası diyalog ülkemizde ciddi sorundur ama her kuşaktan Cumhuriyet okurunun Türkiye üzerine kaygısı birbirine çok yakındı. Her üç gecede de farklı kuşaklara gazeteden beklentilerini sorduğumuzda yanıt neredeyse ortaktı:

- Öncelikle kimliğini koruyun. Bu bile başlı başına önemli!

Rejim tartışmasının yaşandığı ülkelerde bundan en çok fikir gazeteleri etkilenir.

Pek çok Cumhuriyet kurumunun içinin boşaltıldığı ya da başkalaştırıldığı bir dönemde gazete okuru, geçmişte olduğu gibi bugün de her şeyin ayırdında.

Bu, gazetenin değişimin dışında kalması anlamına gelmez.

Cumhuriyet gazetesine adını veren, gazetenin ruhunu biçimlendiren Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta 783 kez telgraftan-telgrafçılardan söz eder. “Kurtuluş Savaşı’nı telgraf telleriyle kazandık” sözü iletişimin gücünü ne kadar içselleştirdiğini gösterir.

 Atatürk telgrafla haberleşti diye bugün o yöntemi kullanmak ne kadar aklın ve bilimin dışında ise değişime kapalı olmak da aynı sonuca varır. Cumhuriyet kâğıda dayalı yayının yanı sıra bütün dijital alanlarda olmanın çabasını sürdürüyor. 100. yıl kutlamasında tüm yayın yelpazesi buluştu. Okurun, Cumhuriyet’in bütün mecralarına katılması ne güzel olur.

***

100. yıl kutlamasının 31 Mart seçimlerinden sonraya denk gelmesine ayrıca değinmek gerek. Yıllardır devam eden umutsuzluk sarmalının kırıldığına bir kez daha tanık olduk. Her üç ilin en yüksek yerel yöneticisinin Atatürk Cumhuriyetinin temel ilkelerini benimsemiş kişiler olduğunu yaşadık.

Önceki gün ODTÜ Mezunları Derneği’nin üniversitenin hemen yanındaki Vişnelik tesislerinde “Kitap Şenliği” vardı. Bir mühendisle konuşurken konu beyin göçüne geldi. Hollanda’da büyük bir şirketin Ar-Ge katına “Aselsan koridoru” adı verildiğini duymuştuk. Mühendis şunu ekledi:

“Orada toplantılarda Türkçe konuşuluyormuş. Tüm mühendisler Türkiye’denmiş...”

Bir ülke için en büyük tehlike gençlerinin ülkesinden umudunu yitirmesidir. Cumhuriyet buna karşı da büyük bir kale.

Gerçekçiliği ve umudu birbirinden ayırmayan Cumhuriyet’in ikinci yüzyıldaki yolculuğu kutlu olsun! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları