Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Can Atalay nerede? 2

22 Haziran 2023 Perşembe

Başlıktaki soruyu ilk, 3 Haziran’da sormuştuk. TBMM’de 599 milletvekili yemin etmiş, resmen göreve başlamıştı. Sadece Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay, Genel Kurul salonuna gelememişti. 

Neden?

Bu sorunun yanıtını çiçeği burnunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç verdi. 7 Haziran’da dedi ki:

“Yargıtay’dan gelecek cevaba göre Meclis başkanı hareket edecek...”

Gezi Direnişi davası nedeniyle halen Silivri’de tutuklu bulunan Atalay, 25 Mayıs’ta avukatları aracılığıyla mazbatasını aldı. Mazbata, “bir göreve seçilen kişiye verilen resmi belge” demek. Bu anlamda Atalay mazbatasını aldıktan sonra resmen milletvekili oldu.

Avukatları da Yargıtay’a başvurdu.

Tunç da topu Yargıtay’la Meclis’e atıp “Adalet bakanları geleneği”ni sürdürüyor!

***

Biraz ayrıntıya girince bir AKP klasiği ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Atalay’ın avukatları usul gereği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe verdiler. Başsavcılık bu dilekçeyi alıp Gezi davasının görüldüğü 3. Ceza Dairesi’ne iletecek. Bu daire de yasa gereği en geç üç gün içinde tahliye istemine olumlu ya da olumsuz yanıt verecek. Yasa üç gün diyor. 

Başsavcının dilekçeyi ceza dairesine göndermesi için süre ne kadar?

Konmamış!

Yasa koyucu burada herhangi bir oyunun, oyalamanın olamayacağını, başsavcılığın doğal olarak hemen işleme koyacağını düşünüp, süre koymamış.

İşte bu nedenle tahliye dilekçesi bir aya yakın süredir bekliyor.

Sormadan edemiyoruz:

Beklettiğiniz her dakika bir kişinin özgürlüğünün gaspı demek. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor?

Bizimki de soru mu; olmayan şey sızlar mı?

Böyle durumlarda AKP mantığı nasıl çalışır diye sorunca da akla şu geliyor:

Öyle anlaşılıyor ki Atalay’ın dosyasını öteki Gezi davaları sanıklarından ayırmak istemiyorlar, toplu halde bir karar verme eğilimi var.

Eğer böyle bir niyet varsa; bu, intikamcılığa girer!

***

Bir kez daha altını çizelim; dünyada “tutuklu vekil” diye bir kavram yok. Çünkü demokrasinin iyi-kötü işlediği ülkelerde konuya çok yalın bir mantıkla bakıyorlar. Ya tutuklu ise aday olmasını engelliyorlar ya da tutuklu iken aday olmasına izin verilmişse seçildiği an tahliye ediyorlar. 

Hukuk devletlerinde konuya bakış şu:

Bir kişinin seçme hakkı varsa seçilme hakkı da vardır!

Kişi seçilme hakkını kullanıp halktan yeterli oy aldıysa, nerede olursa olsun görevinin başına gidiyor.

Almanya, Hollanda gibi ülkeler vatana ihanet suçundan kesin hüküm giymişler dışında her mahpusun seçilme hakkı olduğu ilkesini benimsiyor. Almanya’da başlıca yetkili Anayasa Mahkemesi. Hollanda’da bir kişi velayet ya da ebeveynlik hakkını yitirmişse aday olamıyor.

İsviçre nasıl bir hüküm giyerse giysin, “Seçilen tahliye olur, görevinin başına gider” diyor. 

İskandinav ülkeleri, “Halk bir kişiyi seçilme yeterliliğinde görmüşse bunun üzerinde bir karar olamaz” ilkesini benimsiyor.

Bizde ise şu:

Tutuklu kişi milletvekili seçilir ama tahliye olup olmayacağına seçildikten sonra karar verilir!

Can Atalay’ın dilekçesi 25 gündür Yargıtay başsavcısının önünde bekliyor.

Yoksa başsavcılık Yargıtay’da değil mi?

Saray’da mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları