Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Atatürk Hatay şehididir!

22 Şubat 2023 Çarşamba

6 Şubat depreminin ikinci haftasında “Yaralar nasıl sarılır” sorusuna yanıt ararken önceki akşam kalbimiz bir kez daha Hatay’la sarsıldı. 6.4 ve 5.8 şiddetindeki iki deprem hâlâ kanamakta olan yaraları daha da derinleştirdi.

Depremin dördüncü günü Hatay’a gittiğimizde nelerle karşılaşabileceğimizi az çok tahmin ediyorduk. Ancak görmek başka bir şey...

Yerle bir olan eski Hatay Parlamentosu...

Her tarafından yara almış Vali Göbeği Parkı çevresi...

Enkazdan tümüyle kapanmış Karaoğlanoğlu Caddesi...

Yarı yıkılmış binaların ayakta kalan bölümlerdeki duvarlarda iz bırakmış yaşamlar...

Ve ölüm!

Tümüyle yıkılmış binaların önünde kulağını enkaza dayamış, derinden ses bekleyenler...

İşte bu Hatay önceki akşam yeniden sallandı.

***

Atatürk, Hatay şehididir!

Bu rastgele söylenmiş, hamaset içerikli bir söz değildir. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın başından beri ülke topraklarında gördüğü bir bölgenin 20 yıllık destanıdır.

1916’da İngiltere ile Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması ile bölge Suriye ile birlikte Fransa’ya bırakıldı.

1918’de Dörtyol-Hassa hattı başta olmak üzere Fransızlara karşı direniş hareketi başladı.

1919’da Sivas Kongresi’nde, “İşgal altındaki bölgelerde Müdafa-i Hukuk örgütleri kurulur” kararının ardından Hatay Kuvayı Milliyesi oluşturuldu.

1920’de Hatay direnişi örgütlü hale geldi. Başta 500’den fazla milisle Tayfur Bey vardı.

20 Ekim 1921’de Ankara Hükümeti’yle Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması’nda Hatay bölümü şöyle yer aldı:

“Fransa mandasındaki Suriye topraklarında yer alacak. Ancak özerk bir yapıya sahip olacak.”

Atatürk, askeri başarılarının yanı sıra diploması dehasını da devreye sokarak ileride atacağı adamlara zemin oluşturmuştu.

Atatürk 1936’da TBMM’nin açılış konuşmasında şöyle dedi:

“Fransa ile Türkiye arasındaki Hatay davasını sonuçlandırmanın zamanı geldi.”

Anadolu’nun her yerinde Hatay mitingleri düzenlenmeye başladı.

1937’de Milletler Cemiyeti’nin de gözetimi ile Hatay Suriye’nin parçası değil, Türkiye ile Fransa’nın gözetiminde bir sancak olarak kabul edildi.

Mayıs 1938’de Atatürk, Adana ve Mersin’e trenle giderek iki gün birlik denetledi. Fransa’nın itirazlarına yanıtı şu oldu:

“Bana çizmelerimi giydirmeyin!”

5 Temmuz 1938’de bir Türk tugayı Hatay’a girdi.

1 Ağustos 1938’de Hatay Meclisi açıldı ve Hatay Devleti kuruldu. İlk kararı şu oldu:

“Türkiye Cumhuriyeti yasaları Hatay’da da geçerlidir!”

***

23 Haziran 1939’da Hatay resmen Türkiye’ye katıldı ama işlem Atatürk’ün sağlığında, sağlığına mal olarak bitmişti.

Atatürk’ün son Anadolu gezisi Hatay sorununu gerekirse çizme ile çözeceğini ilan etmek için gittiği Adana, Mersin’dir. Doktorların, “Sağlığınız buna elvermez” demesine karşın gitmiştir. Dönüşte fenalaşmış, trenle İstanbul’a Dolmabahçe Sarayı’na geçmiş, 10 Kasım’da hayata gözlerini yummuştur.

Atatürk, tek bir Mehmetçiğin burnunu kanatmadan, sağlığını feda ederek Hatay’ı vatan toprağı yapmıştır.

Bu acılı günümüzde tarihi gerçeklerin altını çizmek istedik. Depremden zarar gören bütün illerimizin ayrı yeri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin parçası olarak öyküsü var. 

Acılı ilimiz, her tarafı tarih, uygarlık ve insanlık kokan Hatay’ı yeniden bu özelliklerine kavuşturmak hepimizin borcudur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları