Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Anne enkaz filmi izleme artık!’

01 Mart 2023 Çarşamba

Adıyaman izlenimlerimizi paylaşmaya devam edelim.

Depremin en çok zarar verdiği şeylerin başında “hayaller” geliyor. Çocuklar için deprem kabul etmedikleri, okula gitmelerine engel olan, bir an önce önlerinden çekilmesi gereken bir sorun!

Adıyaman içindeki evleri yıkıldığı için pek çok Adıyamanlı gibi köylerine giden bir aileye konuğuz. Ailenin en küçüğü 4 yaşındaki Sayra...

Ailede herkes gelecek endişesi içinde. Sayra ise oradan oraya koşturuyor. Bir oyuncağını alıp ötekine geçiyor. Bir an önce okulların açılmasını istiyor. Anne babasına özellikle akşamları çok kızıyor. Çünkü hep enkaz filmleri izliyorlar!

Siyah zeytin gözleri, gözlerinden siyah saçları, koyu buğday yanakları, bembeyaz gülüşü ile Sayra cıvıl cıvıl... Ah bir de anne babası enkaz filmleri izleyip üzülmese! Sonunda dayanamamış televizyonu kapatıp seslenmiş:

- Artık başka filmler izleyin!

Küçücük bedeni, hayat dolu yüreği ile Sayra’nın aklı bu kadar acıyı almıyor olmalı. Konunun bir yanı psikologların işi ama bizlere düşen o ki, Sayra’lar artık böyle “filmler” izlememeli...

Çadır kentlerdeki çocukların çoğu benzer ruh halinde. Çocuklar resim çiziyor, koşturmaca oynuyor, birbirlerine halay çekmesini öğretiyordu.

Hepinizden özür diliyoruz çocuklar. İçinizdeki yaşam sevinciniz yok olmadı ama hayalleriniz enkaz altında... Bir daha olmaması için her şeyi yapacağız.

Adıyaman’da kalabalık yerlerin başında vilayet önü geliyor. Çevre illerin valileri de koordinatör olarak burada görevlendirildiği için valilik devletin hissedildiği yer. Ihlamur içimi sohbet ettiğimiz Bitlis Valisi Oktay Çağatay, aktardığımız sorunların ayırdında olduklarını, genel koordinasyonun sağlandığını anlattı.

Valilik çıkışında elinde evrak demeti ile gitmesi gereken yeni başvuru yerini kestirmeye çalışan gençle selamlaştık. Derdi hayli farklı. Yaşadığını ispat etmeye çalışıyor. 

Adı Mustafa soyadı Evli, enkazdan birkaç gün sonra çıkarılmış. Yaşadığına şükrederken kimi hakları için muhtarlığa başvurduğunda şu yanıtı almış:

- Bizdeki kayda göre sen ölüsün!

“Nasıl olur? Yaşıyorum. Kimliğim işte...”

Ne dediyse, “Kayıt öldü diyor, git nüfus müdürlüğünden düzelttir” yanıtını almış. Gitmiş oraya, “Bize daha senin öldüğüne dair resmi kayıt gelmedi” demişler. Muhtara gitmiş, valiliğe git demişler. Valilik, “Muhtarların listesinden adını sildir, öyle gel” demiş.

Bu arada kamu kuruluşunda çalıştığı için işini kaybetme tehlikesi gündeme gelmiş. İşyerine gidip durumu bildirmiş. “Hemen başla o zaman” demişler. “Öldüğüme dair bütün kayıtları sildirip öyle geleyim” karşılığını vermiş. Yaşadıklarının ayrıntılarını kamu görevlisi kimliği nedeniyle paylaşmak istemedi. Bizim yanımızdan ayrılırken mutluydu:

“Şu an itibarıyla yaşadığımı bütün kurumlar kabul etmiş görünüyor! Yine de tekrar kontrol etmem gerek.”

İnsan manzaralarından hâlâ tartışılmakta olan ilk 2-3 güne gelirsek...

Adıyaman’ın Sümerevler, Alitaşı, Ulucami mahallelerinde, aşevi bankalarında, harap evlerin kıyısına kurulu çadırların önlerde konuştuğumuz yurttaşlar yer yer bizi sorguya çekti:

- Birinci ölüm nedeni ne, biliyor musun?

“Yıkılan evler, zemin, geç müdahale...”

-Ölüm nedenini soruyorum, ne?

“Bütün bu konuştuklarımız işte...”

- Donarak ölüm, donarak... O gece bir soğuk vardı, bir yağmur bir kar vardı. Hava eksi 16 idi. Ve günlerce enkazın altından ses geldi. Çoğu donarak ölmüştü!

Erdoğan, yanında Bahçeli ile birlikte Adıyamanlılardan ilk 2-3 günlük gecikme için helallik istedi ama biz o saatlerde kentin değişik yerlerinde yurttaşlarla konuşuyorduk!

Söylediği her şeyi not almadığım için kızan bir yurttaş şöyle dedi:

- Sütunları neyle kırmaya çalıştım biliyor musun? Tornavida ile... Elde bir tek o vardı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları