Yaklaşık bir ay önce uyuşturucu bataklığını ve bu uyuşturucu bataklığından ve gayri meşru işlerden elde edilen karaparanın nasıl dolaşıma girdiği ile ilgili “Havala” isimli kitabım çıktı. Kitabım çıktıktan sonra televizyon programlarına ve sosyal medya kanallarında yayın yapan programlara çıktım. 

Son çıktığım program ise Fatih Altaylı’nın ismi ile bütünleşen programı “Teke Tek” oldu. 

Programa gazeteci meslektaşım Timur Soykan ile birlikte çıktık. Timur, “Baron İstilası” kitabını ben de “Havala” kitabımı anlattım. Aslında iki kitabın kesiştiği ve birbirini tamamladığı çok yer var. Dolayısıyla anlatılan konular ayrı ayrı da olsa bir bütün gibi ortaya çıktı. Bu yazıyı hazırlarken baktım, program 780 bin kişi tarafından izlenmiş. 

Programı izleyen kişilerden biri de sanırım eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu olmuş. Zira program yayımlandıktan sonra kendisi de uzun zaman sonra konuşmayı tercih etti ve “Gündeme Dair Her Şey (GDH)” isimli YouTube programına katıldı. 

Soylu’nun katıldığı program tamamen Fatih Altaylı’nın programında yaptığımız konuşmalar üzerine kurgulanmış gibiydi. Zira programda özellikle Timur Soykan’ın baronlar hakkında söylediklerine açıklama yaptı. Sayın Soylu, Soykan ve benim hakkımda “Neye hizmet ettiklerini bilmiyorlar” dedi! 

Sayın Soylu’nun katıldığı programda vermiş olduğu bilgiler gerçekten çok ilginç. 

Soylu katıldığı programda “gizli soruşturmacılar”dan bahsetti ve açıkladı. Bu kişileri uyuşturucu çetelerinin içine yerleştirdiklerini anlattı. Görev yaptığı yedi yıllık süre içerisinde terör örgütleri ve suç çeteleri ile amansız bir mücadeleye girdiklerinden bahsetti. 

Göreve geldiğinde tespit edilen bazı eksiklikleri de anlattı. Hatta daha önce tespit edilemeyen ve tüm dünyada aranan suç örgütü üyelerinin havalimanlarında tanımlanamadığını söyledi ve 2022 yılında yeni bir uygulama yaptıklarından bahsetti. Tüm dünyadaki suç çetelerinin tanımlı fotoğrafları bizdeki sisteme de yüklenmiş ve bu sayede sahte pasaport veya kimlikle ülkemize girmeye çalışan kişilerin tespiti kolaylaşmış. 

Yedi yıllık görev süresi boyunca 1138 uyuşturucu suç örgütünün, 593 mafya yapılanmasının yani her 33 saatte bir suç örgütünün çökertildiğini beyan etti. 

Ayrıca yapılan operasyonlarda (yedi yıl) 1050 ton uyuşturucu yakalandığını beyan etti ve “Haziran ayında da gri listeden çıkıyoruz” dedi. 

Hemen ertesi gün ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya yine her zaman olduğu gibi bir operasyon bilgisi paylaştı. Narkoçelik-14 operasyonuna ait bilgilerdi bunlar. 42 ilde düzenlenen operasyonda 322 kg uyuşturucu madde ve 135 bin uyuşturucu hap yakalandığı bilgisi vardı. Aynı paylaşımın içinde ise daha ayrıntılı bir bilgi vardı. 

10 aylık görev süresi içerisinde uyuşturucu madde imalatçıları ve satıcılarına yönelik toplam 39 bin 661 operasyon düzenlendiği ve neticesinde ise 121 ton uyuşturucu madde, 42 milyon adet uyuşturucu hap, 157 milyon kök kenevir ele geçirildiğini ve bu operasyonlar kapsamında 310 bin 639 şüphelinin yakalandığını, bunlardan da 28 bin 44’ünün tutuklandığı bilgisini paylaştı. 

Bakın dostlar 10 ayda 121 ton uyuşturucu! 

İçişleri Bakanlığı’nın daha önce yapmış olduğu açıklamada da suç örgütlerine yönelik 1187 operasyon yapıldığı, 8 bin 52 kişinin gözaltına alındığı, bu şüphelilerden 3 bin 36’sının tutuklandığı açıklanmıştı. 

Ali Yerlikaya’nın görev aldığı 10 aylık süre içerisinde çökertilen organize suç örgütü sayısı ise 436 olarak belirtildi. Bunlardan 38’i uluslararası suç örgütü, 73’ü ise bölgesel faaliyet gösteren suç örgütleri... 

Bu suç örgütlerinden tamamen çökertilenlerin sayısı ise 310! 

Çökertilen 436 suç örgütünün 117’si uyuşturucu ticareti ile ilgili suç örgütü! 

Yakalanan uluslararası suç örgütü liderlerinin 13’ü uyuşturucu taciri. Yine bu 10 aylık dönem içinde kırmızı bülten ve difüzyon kararı ile aranan 406 kişi yakalandı. Bu yakalanan kişilerin 44’ü uyuşturucu taciri! 

Bakın değerli dostlar eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın verdiği bu rakamlar Türkiye’nin nasıl bir bataklık içerisinde olduğunun somut delilleridir. 

İşte tam da bu tabloyu kamuoyuna anlatabilmek için biz bu kitapları yazdık. 

Yani biz zaten sayın bakanların verdiği rakamların sonucunda ortaya çıkan tabloyu eleştiriyoruz. 

İktidarda sayın Soylu da dahil kimsenin cevap veremediği bir soru var: Bu tabloya kim izin verdi?