GSM’nin açılımı “Gündem Saptırma Merkezi” olup merkezi de malumunuz AKP’dir. Seçimler yaklaşıyor. Üslup gittikçe terbiyesizleşiyor. Tehdidin biri bin para. “Kılıçdaroğlu seccadeye bastı” haberini Adalet Bakanı Bekir Bozdağ gibi biri dakikalarca anlattı durdu. Hepsinde yalanın dolanın hesabı yok. Kılıçdaroğlu’nun üstüne bastığı seccadeyi gördük. Bir sürü halının üzerinde. Kemal Bey gidip oralarda bir seccade arayıp üstüne basmış olabilir mi?... Bizi salak mı sanıyor bunlar acaba? 

Gündem seçim. Fakat bu seçimi kaybedeceği şimdiden belli olan AKP’nin ileri zekâlı adamları gündemi saptırmak için kim bilir daha ne saçmalıklar bulacak?...

HALİT KIVANÇ STADI 

Benim göbek adım Halit’tir. Halit abimin büyük abisi Kemal amcamın eline doğmuşum ben. O sıralar Halit abim hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencisi. Çalışkan. Kemal amcam babama: “Necdet, bu oğlanın adını Halit koyalım” diyor. Böylece Halit Müjdat Gezen oluyorum ben...

İBB bir stadyum açtı ve adını Halit Kıvanç Stadı koydu. Ekrem İmamoğlu en azından benim özel teşekkürümü kabul etsin. Halit ağabeyimin adı hep yaşayacak. (Ben bazen abi, bazen de ağabey yazarım, nedeni bendedir.) Bülbin ablam açılışa gitti. Abimin eşidir. Eczacıdır. Harika bir kadındır. Halit Kıvanç artık maç anlatmayacak ama maç anlatanlar: “Sayın seyirciler (veya dinleyiciler) Halit Kıvanç Stadı’ndan sevgiler, selamlar” diyecek. 

AYAKKABI

Ali Poyrazoğlu anlattı. Adamın biri oğluna tek ayakkabı almış, çocuğun doğum gününde. Oğlan: “Baba, öteki teki nerede” diye sorunca, baba: “Oğlum çok pahalıydı, diğer tekini de gelecek yaş gününde alacağım” demiş. Ali, ayağımdaki ayakkabıyı çok beğenince aynından bir çift alıp gönderdim ve çok pahalı olduğunu (!) söyledim; O da bana bu anekdotu anlattı. 

GENÇLER

Annem anlatırdı: “Mum ışığında ders çalışırdık.” Çünkü o zamanlar elektrik yoktu. Aniden elektrikler kesilip karanlıkta kaldınız mı? Yatar kalkar Edison’a ve asıl Tesla’ya teşekkür ederim. Elektrik ampulünü bulmak ve bütün dünyayı aydınlatmak ne güzel bir iştir. Tiyatroda başımıza geldiğinde delirirdik. Otuz bin watt ışık birdenbire durur. Işıklar söner ve karanlıkta kalıverirsiniz... Bizim mesleğimizde böyle buluşlar yoktur. Biz insanları biraz gülümsetmeye, biraz düşündürmeye çalışırız. Bu konuda öğrencilerimle övünürüm. Ödül aldıklarında gözlerim dolar. Biri çıkar içlerinden, “Bu ödülü MSM’ye adıyorum” der. Ağlarım. 

Ayrıca benim MSM dışında başarılı olanlara da gözlerim dolar. Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Ata Demirer, Şahan Gökbakar. Bu sanatçıların başarılı işlerini gördüğümde çok duygulanırım. Genç meslektaşlarımın başarıları beni mutlu eder. Ayrıca adını andığım kişiler gerçekten çok yetenekli insanlar. 

ÇUKURCUMA

Tuturdumaaa, turdan didince... Ne anladınız? Tercüme edeyim: Çukurcuma, şurdan gidince... 1963-64 tiyatro sezonu Savaş’la ben Münir Özkul Tiyatrosu’na girdik. Tiyatro dergisi çıkarıyoruz. O zamanlar arka kapağa bir reklam alırsan basımı bedavaya gelirdi. Münir abi, Savaş’la bana dedi ki: “Çukurcuma’da Nevtron Radyo Fabrikası var. Oradan ilan için bir baskı işi alıp gelsenize.” İkimiz de Fatihliyiz ve Çukurcuma’yı bilmiyoruz. Epeyce yürüdük, bir yerlere geldik. On beş yirmi kadar küçük çocuk oyun oynuyorlar. Ben birinin omzuna dokundum ve “Küçük, Çukurcuma nerede biliyor musun?” dedim. Çocuk cevapladı: “Tuturdumaaa, turdan didince.” Savaş bana döndü ve “Ulan burada yirmi kişi var, sen bula bula bunu nasıl buldun?” dedi. O kadar çocuğun arasında ben konuşamayan oğlanı bulup ona sormuştum. 

Yıllarca buna güldük durduk. Tuturdumaaa...

BEĞENDİKLERİM: 

TV’lerde “FOX TV”nin haberlerini, “Murat Gezici”nin anketlerini, “Ece Güner”in saptamalarını beğeniyorum. 

İlker Başbuğ’un yeni kitabı “İdealim: Çağdaş Türkiye” çıktı. Öneriyorum.