Müjdat Gezen

Fidel

07 Kasım 2022 Pazartesi

“Fidel” diye bir senaryo yazmıştım. Yıllar sonra hapisten çıkan üç devrimci (Tuncel Kurtiz, Savaş Dinçel, Mustafa Alabora) ve hapishanede bunlara çaycılık yapan adi suçlu (Müjdat Gezen) dışarıda Kenan Evren rejimiyle karşılaşırlar. Korkularından evlere saklanırlar ama bu onları kesmez. Küba’ya kaçmaya karar verirler. Bir gemi ile bunu gerçekleştirirler ve orada evlenip yepyeni bir hayat kurarlar. 

Küba büyükelçisi ile arkadaş olmuştum Ankara’da. Durumu ve senaryonun İspanyolcasını Küba’ya gönderdi. “Olur” çıktı. Yönetmenliğini de Kurtiz yapacak. Sonra iş olmadı. Neyse. Küba’da her 1 Mayıs’ta gösteriler yapılıyor. Türkler de gidiyorlar. Bu konuda Küba kısmını daha önce yazdım. Küçücük ülke ekonomik sıkıntı içinde ve halkı mutlu. Nasıl oluyor acaba bu? Çünkü yol, su, elektrik, kira, sağlık gibi sorunları hiç yok. Devlet karşılıyor. Evet, devlet karşılamalı. O zaman halk bazı şeylerden mahrum olsa bile mutlu olabiliyor. 

SOKAK SATICILARI

Yeni bir şeyler yapmak istiyorum. Ne olduğunu bilemem. Bilmiyorum. Ama yeni, yepyeni bir şeyler yapmalı. İnsana, ülkeye biraz moral lazım. Mesela böyle dönemlerde sokak satıcılarını organize etmek. Çünkü dar gelirli aileler sıkıntı içinde. Sokak satıcıları dar gelirliler için uygun fiyatla bir şeyler satarlar. Ayrıca bu kentin İstanbul’un sokak satıcıları ünlüdür. Bir kere bağırışları harikadır. Biz ona “İstanbul’un Çığlıkları” deriz... Boooza Vefa’nın... Tenekeci muslukçu, tenekeci muslukçu... Kalaycı geldiii... Silivri yoğurdu kaymaaak... Bohçacı geldi hanııımmm.

Aklıma Yaman’ın annesine yaptıklarımız geldi. Gece yarısı kışları bozacılar geçerdi sokaktan, yine geçiyorlar. Şu dönem hariç tabii. Yaman’ın annesi boza hastası, çok seviyor. Gece yarısı Savaş’la geldik Yaman’ın sokağına. Bir evin köşesine saklandık. Ben başladım bağırmaya: “Booooza Vefa’nın.” Pencere açıldı. Yaman’ın annesi İffet Hanım Teyze çıktı pencereye, “Bozacı, bozacı” diye bağırıyor. Bizde ses yok. Kapadı pencereyi, girdi içeri. Ben yeniden başladım bağırmaya: “Boooza Vefa’nın.” Pencere yine açıldı. İffet Hanım Teyze bağırıp duruyor. Bozacı arıyor ama yok. Bu üç dört kez devam etti. Sonunda Yaman çıktı pencereye, “Bozacı kardeş, bize oradan iki litre dolduruver” dedi ve girdi içeri. Sonrasını biz bilmiyoruz. Ertesi gün Yaman’dan öğrendik. Annesi, “Bu ne biçim iş, bana cevap vermeyen bozacı nasıl oluyor da seninle konuşuyor?” demiş. Ama ortada boza falan yok tabii.

MAYONEZLİ LEVREK

Sadık Abi (Şendil) levrek yapardı mayonezli, parmaklarınızı yerdiniz. Aynını geçen gün ben de yaptım. Kimse parmaklarını yemedi evde. Hatta Leyla “Lütfen bir daha yapma canım” dedi. Sık sık bu ustamı anarım. Bana rahatlık verir. O zamanlar yaptığı iç açıcı espriler hatırıma geldikçe dudaklarımda hafif bir tebessüm belirir, bazen sesli gülerim. Leyla sorar, “Yine aklına ne geldi?” diye. “Eski günler” deyip geçerim. Çünkü eski günlerdik biz. Şu tiplere yakından bir bakın. Gülmeyi bilmiyorlar. Ne kadar acı. Gülmeyi becerememek, espri yeteneği olmamak, dünyaya Nasrettin Hoca gibi bakmamak, ne acı.  Böyle geldiler böyle gidecekler. Onları aşağılamıyorum çünkü böyle bir şeye ihtiyaçları yok. Onlar iki de bir bizi aşağılamaya kalkıyorlar ama olmuyor işte. Resim sevmiyorlar, heykel sevmiyorlar, tiyatro sevmiyorlar, sanatı sevmiyorlar. Sanatı sevmeyince pek tabii olarak sanatçıyı da sevmiyorlar. Biri “Bizim sevdiğimiz sanatçılar da var” dedi. Onlarla birlikte mutluluklar diliyorum hepsine. O sanatçı arkadaşlarımı yargılamam ben. Kim bilir nerelerden geldiler, ne gibi açıklar verdiler. Yoksa sanatın tabiatı muhaliftir. Hem yandaş hem sanatkâr olunmaz. Bu işin varlığına aykırı bir durumdur. Bir siyasi partiye gidip seçim zamanı oy veririm ben. Ama kölesi olmam, olamam. Aykırıdır bu. Hayata, sanata, bakışa aykırıdır. Ayıptır ayrıca. Ayıptır. Tekrar söylüyorum: Ayıptııır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süalp Tansan 18 Kasım 2024
Baylan günleri 11 Kasım 2024
Açık açık söyle 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları