Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bay Kemal
Oto sanayide Artin usta vardı. İyi bir kaporta ustasıydı. Bir gün konuşurken ona “Bay Artin” dedim. “Bana bay deme, o azınlıkları aşağılamak için kullanılır” dedi. Çok utandım. “Artin Bey, Artin usta” diye sürdürdüm ondan sonra...
Bir asistanımız vardı. Aleviydi. “Ramazan ayı olduğunda bizim mahalledeki tek Alevi aile bizdik hocam. Saat kurar sahura kalkar, mutfağın ışığını yakardık korkumuzdan. Bizi de oruç tutuyor sansınlar diye.” Çok üzülmüştüm. Bu iki olay bana fıkrayı anımsattı:
Kemal Bey’le Recep Bey karşılıklı evlerde otururlarmış. Recep Bey gece yarısı uyanır, pencereyi açar, karşı eve seslenirmiş: “Bay Kemaaal, Bay Kemaaal, sen Alevi misin söyleee” diye. Bir, iki, üç, beş... Kemal Bey bir gece yarısı penceresini açmış karşı komşu Recep Bey’e seslenmiş: “Recep Beeey, Recep Beeey. Ben Bay Kemal, Aleviyim” demiş ve pencereyi kapatmış. Karısı, “Neden böyle yaptın” diye sorunca “Biraz da onun uykusu kaçsın” demiş Kemal Bey... Recep Efendi... Dedin dedin, sonunda cevabı yedin. Şimdi otur sen düşün...
ELİF’İM
Kızım Elif Hollanda’nın Lahey (Den Haag) şehrinde yaşıyor. Her gün en az iki üç kez görüntülü konuşuyoruz. Olmazsa yandım şu telefonlar. Geçen gün bana bir martı fotoğrafı gönderdi. Evinin balkonuna konmuş, o da martıya mama vermiş. “Elif, biliyor musun, martılar yüz yirmi yıl yaşarlar ve İstanbul-Lahey arası yolculuk yaparlar” dedim. Göz pınarları doldu. Çünkü İstanbul’daki evimizin çatı katında Elif’in Rauf adlı bir martısı vardı. Her sabah gelir, pencereye gagasıyla vurur, Elif hemen ıslattığı ekmek parçalarını ona verir, Rauf yer giderdi. Kızını özler insan. Her insan özler. Fakat benimki biraz marazi durum arz etmeye başladı. Çünkü benim fazla zamanım yok ki.
ATATÜRK DİYOR Kİ:
İlker Başbuğ’un kitabı İdealim: Çağdaş Türkiye kitabından alıntı yapıyorum:
“Türk ordusu o cevherde bir ordudur. Yeter ki ona komuta edenler, komuta edebilmek özelliklerine sahip bulunsun. Bir ordunun değeri, subay ve komuta heyetinin değeri ile ölçülür.”
KAPANAN TİYATROLAR
Sadece İstiklal Caddesi’nde kapanan tiyatrolara baktım. Belki fazlası var eksiği yoktur. Tünel istikametinden Taksim’e gelene kadar saydım. Karaca Tiyatrosu, Oraloğlu Tiyatrosu, İstanbul Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu “Küçük Sahne”, Alkazar Tiyatrosu, Gonk Tiyatrosu, İBB Komedi Tiyatrosu, Gen Ar Tiyatrosu. Çıktık Taksim’e Sıraselviler’de Arena, Devekuşu Kabare Tiyatrosu, Üç Maymun Kabare Tiyatrosu. Bugün hiçbiri yok.
Ferhan (Şensoy) eski Ses Tiyatrosu’nu yeniden onararak yaşatmaya çalıştı. Büyük fedakârlıktır bu. Kapanan bu tiyatroların hemen hepsinde anılarım vardır. Çoğunda oynadım. Şimdi yerlerinde yeller esiyor. Şu altmış bir yılda benimle birlikte olmalarını ne çok isterdim. Anılarımla birlikte hepsi yok olup gittiler. Ferhan seni çok özlüyorum kardeşim.
Ve İstanbul’la birlikte.
Sende uyanmak var ya İstanbul
Senle uyanmak var ya Leyla
Daha ne ister insan ya?
Heeey eski sokak lambaları
Kendini zor aydınlatırdı
Değil ki sokağı.
Gene de altında buluşurduk
Akşamları.
Ömer Hayyam Yokuşu’ndan
Ağır adımlarla çıkışımız.
Kafalar kıyak
Oradan Çiçek Pasajı
İlk biradan sonra
Pasaj’ın “Paşaz” olduğu yıllar
Heeey adamlar
Heeey madamlar
Bizi unutmayın
Biz sanatçılarız
Genciz
Artiziz en azından.
Bizi unutmayın. En azından sanatçılarız. Ve gittikçe azalan.
JAPON
Japonya’da bir cüzdan bulunduğunda yüzde 90 olasılıkla sahibine veriliyormuş. İngiltere’de bu oran yüzde 20’ymiş. Bu bana normal geldi. Sadece ailelerin çocuklarına verdiği eğitimle ilgili ve sınırlı değil bu durum. O cüzdanı geri vermemek, başkasına ait bir şeyi gasp etmekle eş. İngiltere sömürgeci bir devlettir. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk diye kendilerine ad takmışlardır. Bütün dünyada koloniler kurmuş bir devlettir. Hâlâ Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bayraklarında İngiltere’nin (Birleşik Krallık) bayrağından parça var. Her ne kadar Avustralya renklerini sarı-yeşil olarak kabul ediyorsa da İngiltere egemenliği kıyısından köşesinden duruma hâkim görünüyor. Türkiye’ye gelin. Ben yüzde kaçımızın bir cüzdan bulduğumuzda sahibine vereceğimizi bilmiyorum. İstilacılıktan hareket edersek İngiltere örneği gibi olur. Ama genel olarak iyi bir toplumuz biz. Belki de çoğumuz o cüzdanı sahibine verir. Ama ekonomik durumun da ne olduğuna bakmak gerekecek galiba. Ekonomik durumumuza. Çünkü çarşı pazar her şeyi bozar.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!