Müjdat Gezen

Bay Kemal

01 Mayıs 2023 Pazartesi

Oto sanayide Artin usta vardı. İyi bir kaporta ustasıydı. Bir gün konuşurken ona “Bay Artin” dedim. “Bana bay deme, o azınlıkları aşağılamak için kullanılır” dedi. Çok utandım. “Artin Bey, Artin usta” diye sürdürdüm ondan sonra... 

Bir asistanımız vardı. Aleviydi. “Ramazan ayı olduğunda bizim mahalledeki tek Alevi aile bizdik hocam. Saat kurar sahura kalkar, mutfağın ışığını yakardık korkumuzdan. Bizi de oruç tutuyor sansınlar diye.” Çok üzülmüştüm. Bu iki olay bana fıkrayı anımsattı: 

Kemal Bey’le Recep Bey karşılıklı evlerde otururlarmış. Recep Bey gece yarısı uyanır, pencereyi açar, karşı eve seslenirmiş: “Bay Kemaaal, Bay Kemaaal, sen Alevi misin söyleee” diye. Bir, iki, üç, beş... Kemal Bey bir gece yarısı penceresini açmış karşı komşu Recep Bey’e seslenmiş: “Recep Beeey, Recep Beeey. Ben Bay Kemal, Aleviyim” demiş ve pencereyi kapatmış. Karısı, “Neden böyle yaptın” diye sorunca “Biraz da onun uykusu kaçsın” demiş Kemal Bey... Recep Efendi... Dedin dedin, sonunda cevabı yedin. Şimdi otur sen düşün...

ELİF’İM

Kızım Elif Hollanda’nın Lahey (Den Haag) şehrinde yaşıyor. Her gün en az iki üç kez görüntülü konuşuyoruz. Olmazsa yandım şu telefonlar. Geçen gün bana bir martı fotoğrafı gönderdi. Evinin balkonuna konmuş, o da martıya mama vermiş. “Elif, biliyor musun, martılar yüz yirmi yıl yaşarlar ve İstanbul-Lahey arası yolculuk yaparlar” dedim. Göz pınarları doldu. Çünkü İstanbul’daki evimizin çatı katında Elif’in Rauf adlı bir martısı vardı. Her sabah gelir, pencereye gagasıyla vurur, Elif hemen ıslattığı ekmek parçalarını ona verir, Rauf yer giderdi. Kızını özler insan. Her insan özler. Fakat benimki biraz marazi durum arz etmeye başladı. Çünkü benim fazla zamanım yok ki. 

ATATÜRK DİYOR Kİ:

İlker Başbuğ’un kitabı İdealim: Çağdaş Türkiye kitabından alıntı yapıyorum:

Türk ordusu o cevherde bir ordudur. Yeter ki ona komuta edenler, komuta edebilmek özelliklerine sahip bulunsun. Bir ordunun değeri, subay ve komuta heyetinin değeri ile ölçülür.

KAPANAN TİYATROLAR

Sadece İstiklal Caddesi’nde kapanan tiyatrolara baktım. Belki fazlası var eksiği yoktur. Tünel istikametinden Taksim’e gelene kadar saydım. Karaca Tiyatrosu, Oraloğlu Tiyatrosu, İstanbul Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu “Küçük Sahne”, Alkazar Tiyatrosu, Gonk Tiyatrosu, İBB Komedi Tiyatrosu, Gen Ar Tiyatrosu. Çıktık Taksim’e Sıraselviler’de Arena, Devekuşu Kabare Tiyatrosu, Üç Maymun Kabare Tiyatrosu. Bugün hiçbiri yok.

Ferhan (Şensoy) eski Ses Tiyatrosu’nu yeniden onararak yaşatmaya çalıştı. Büyük fedakârlıktır bu. Kapanan bu tiyatroların hemen hepsinde anılarım vardır. Çoğunda oynadım. Şimdi yerlerinde yeller esiyor. Şu altmış bir yılda benimle birlikte olmalarını ne çok isterdim. Anılarımla birlikte hepsi yok olup gittiler. Ferhan seni çok özlüyorum kardeşim.

Ve İstanbul’la birlikte.

Sende uyanmak var ya İstanbul

Senle uyanmak var ya Leyla

Daha ne ister insan ya?

Heeey eski sokak lambaları

Kendini zor aydınlatırdı

Değil ki sokağı.

Gene de altında buluşurduk

Akşamları.

Ömer Hayyam Yokuşu’ndan

Ağır adımlarla çıkışımız.

Kafalar kıyak

Oradan Çiçek Pasajı

İlk biradan sonra

Pasaj’ın “Paşaz” olduğu yıllar

Heeey adamlar

Heeey madamlar

Bizi unutmayın

Biz sanatçılarız

Genciz

Artiziz en azından.

Bizi unutmayın. En azından sanatçılarız. Ve gittikçe azalan. 

JAPON 

Japonya’da bir cüzdan bulunduğunda yüzde 90 olasılıkla sahibine veriliyormuş. İngiltere’de bu oran yüzde 20’ymiş. Bu bana normal geldi. Sadece ailelerin çocuklarına verdiği eğitimle ilgili ve sınırlı değil bu durum. O cüzdanı geri vermemek, başkasına ait bir şeyi gasp etmekle eş. İngiltere sömürgeci bir devlettir. Üzerinde güneş batmayan imparatorluk diye kendilerine ad takmışlardır. Bütün dünyada koloniler kurmuş bir devlettir. Hâlâ Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bayraklarında İngiltere’nin (Birleşik Krallık) bayrağından parça var. Her ne kadar Avustralya renklerini sarı-yeşil olarak kabul ediyorsa da İngiltere egemenliği kıyısından köşesinden duruma hâkim görünüyor. Türkiye’ye gelin. Ben yüzde kaçımızın bir cüzdan bulduğumuzda sahibine vereceğimizi bilmiyorum. İstilacılıktan hareket edersek İngiltere örneği gibi olur. Ama genel olarak iyi bir toplumuz biz. Belki de çoğumuz o cüzdanı sahibine verir. Ama ekonomik durumun da ne olduğuna bakmak gerekecek galiba. Ekonomik durumumuza. Çünkü çarşı pazar her şeyi bozar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süalp Tansan 18 Kasım 2024
Baylan günleri 11 Kasım 2024
Açık açık söyle 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları