Miyase İlknur

Bu kış komünizm gelecek

16 Mayıs 2020 Cumartesi

Bundan te 34 yıl önce, sıcak bir ağustos akşamında arkadaşlarla iş çıkışı Galata Köprüsü altında biraz takılma hevesiyle tam kapıdan çıkacakken geri çevrildim. Müdürüm:

- Celal Bayar yoğun bakıma kaldırılmış; sen şimdi otur bir Bayar portresi hazırla. Ola ki şeyy olursa teleksten abonelere hemen geçersin.

Neticede “emir demiri keser” demişler. Oturup bir Celal Bayar portresi hazırladık. O gece yarısına kadar bekledim. Tık yok. Ertesi akşam, bir sonraki akşam. Ne zaman hava karardığında paydos etmeye hazırlansam hep aynı uyarı.

- Aman sakın gideyim deme, Bayar’ın durumu kritikmiş. Her an her şey olabilirmiş.

Bir, hafta, iki hafta rahmetli Azrail’e aslanlar gibi direniyor. Rahmetliyle bir derdim yok, varsın ikinci dalyayı yapsın ama olan bana oluyordu. Artık bir gün cana tak etti. Müdürüm yine beni Bayar mesaisine bırakmak isteyince:

- Eee yeter ama! Bu iş Bayar’ın “Bu kış komünizm gelecek” mevzusuna döndü. Bana ne ya! Ben çıkıyorum deyip, çıktım.

O gece Bayar, sizlere ömür...

Şimdi son günlerde tartıştığımız iki konu var ki Bayar’ın “komünizm gelecek” mevzusu gibi belli aralıklarla gündeme getiriliyor. Bunlardan biri “darbe geliyor” umacısı, diğeri “Millet İttifakı HDP’yi kapsıyor mu kapsamıyor mu?” tartışması. İki tartışma da nereden baksan tutarsız, nereden baksan ahmakça. İşin garibi bu konuyu ısrarla kaşıyan da yandaş basın.

Darbe konusunu geçen yazımızda işledik. Soğuk Savaş dönemi bitse de “bu ülkede darbe ABD ve NATO desteği olmadan yapılamaz” diye yazdık. NATO ve ABD’ye karşı oldukları ayan beyan ortada olan subayları hem 12 Mart’ta hem 12 Eylül’de işkenceden geçireceksin, Ergenokon ve Balyoz davaları ile analarından emdiği sütü burunlarından getireceksin hem de “her an darbe yapabilirlerdi” diyerek milleti korkutacaksın. 12 Mart’ta, “Bu ülkede kontrgerilla var” diye onlarca yazı yazan ve Ziverbey Köşkü’nde işkenceli sorgulardan geçen İlhan Selçuk’u kontrgerillanın “fikri lideri”, kontrgerillanın ipliğini pazara çıkaran Uğur Mumcu’nun gazetesi Cumhuriyet’i “kontrgerillacı Ergenekon örgütünün merkez üssü” olarak göstereceksin; ama kontrgerillayı ABD’nin kurduğunu ve darbe yapmakla suçladığın insanların ortak özelliğinin ABD karşıtlığı olduğu çelişkisini yok sayacaksın. Bilmediğinden değil, “nasılsa Goebbelsin propaganda yöntemleri ile ne versen yer bu millet” diye düşündüğünden...

Sonra “cambaza bak cambaza” komutuna uyan şapşikler havaya bakarken, birlikte iş tuttukları ortak darbeye yeltenecek. Kim vardı bu ortağın arkasında? Geçen hafta mektup yazıp “İşbirliğine hazırız” denilen ABD...

İşler ne zaman kötüye gitse belli ki bu konu daha çok önümüze gelecek. Yahu darbeyi kim yapar? Emrinde silahlı gücü olanlar... CHP ya da sol, sosyalist kesimin silahlı gücü var mı? Ordu, polis, SADAT denen ne idüğü belirsiz gayri meşru milis kuvvetleri kimin emrinde? AKP iktidar olduktan sonra leblebi gibi dağıtılan silah ruhsatlarını kim veriyor ve kimlere veriyor? Seçim akşamlarında kadınlı erkekli sokaklara dökülüp zafer sarhoşluğuyla mermileri hangi partinin taraftarları boca ediyor? Darbe yapacak dediğiniz CHP’de, son yerel seçimlerde yıllardır sizin elinizde olan üç büyük kenti eze eze kazanmasına rağmen sokaklarda bir tane silah sıkana rastlandı mı? Peki, CHP darbeyi kızılcık sopasıyla mı yapacak?

Celal Bayar’ın “Bu kış komünizm gelebilir” umacısıyla muhafazakâr kitleyi korkutması gibi, vazgeçin artık şu bayat “darbe” tehdidi ile halkı korkutmaktan.

*

Gelelim sofraya belli aralarla ısıtılıp getirilen ikinci temcit pilavına...

İktidar ve ortağı ne kadar uğraştıysa Millet İttifakı’nı bozamadı. Yandaş medya baktı ki iktidar ortakları beceremiyor, “durumdan vazife çıkarıp” kendisi yapmak için çabalıyor. Ne zaman ekrana bir İYİ Parti ya da CHP mensubunu çıkarsalar, tartışmanın gündemi ne olursa olsun soru değişmiyor: “Siz HDP’yi nerde görüyorsunuz? Onlarla örtülü ittifak yaptığınızı açıklamaktan neden çekiniyorsunuz. Tenhalarda menhalarda hiç mi buluşmadınız? Hadi ama inkâr etmeyin canım...

Gazeteci tabii ki her soruyu sorar. Ama iktidar mensuplarına da “Siz Millet İttifakı’nı HDP üzerinden PKK seviciliği ile suçlarken aynı örgütün İmralı’daki liderinden destek mektubu istetmediniz mi? Meclis’te grubu olan HDP’nin yöneticilerine ekran yasağı uygularken kırmızı bültenle aranan Osman Öcalanı devletin resmi yayın kuruluşuna çıkarmayı nasıl açıklayacaksınız” soruları sorduğunuz zaman diğerlerine de sorma hakkınız doğar.

HDP, Cumhur İttifakı’nın bileşeni olsaydı ve karşı cephe bu işbirliğini sorgulasaydı gerek iktidar partisinden gerekse yandaş medyadan gelecek tepki aynen şöyle olurdu:

- Yoksa siz anaların ağlamasını mı istiyorsunuz?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları