Meriç Velidedeoğlu

‘Türkiye’nin Kilidi Açıldı!’

13 Haziran 2014 Cuma

“6 Haziran” Cuma günü Diyarbakır’da yapılan “Çözüm Süreci Çalıştayı”nda, “Türkiye”nin “kilid”i açılmış.
Demek Türkiye kilitliymiş. Peki, “kilit” altında olmasına karşın, nasıl oluyor da bu denli soyuluyor?
Taşınır - taşınmaz “varlık”larıyla, tüm “doğa”sıyla, “hava”sıyla, “insan”ının “emeği”yle v.ö’lerle...
Ne ki sözü edilen “kilit”, bu sayılanları koruyan “kilit” değilmiş. “Çalıştay”da konuşulan; “Türkiye”de geçerli olan, uygulanan “sistem”in, “kapalı sistem”inin kilidiymiş; böyle söylemiş İçişleri Bakanı “Efkan Ala”.
Ayrıca bu “kapalı sistem”in beslendiği “iki” temel sorun varmış; biri “din ve vicdan” sorunu, öteki de “etnik kimlik”miş!
Değerli dostlar, “Bakan Ala”nın bu “kapalı sistem” ve “kilit” söylemi üzerinde biraz duralım diyorum.
Yalnız önce, “Bakan”ın “etnik kimlik”le hangi kimliği işaret ettiğine açıklık getirmek gerekir; “Bakan Ala”nın bununla işaret ettiği kuşkusuz “Kürt kimliği”dir, kendisinin söylemini bu boylamda ele alacağız; ayrıca hemen bir ayraç (parantez) açarak şunu da belirtmeliyiz, Türkiye’deki “Kürt” kökenli yurttaşlar “Lozan Antlaşması”na göre “etnik” olarak sayılmamışlardır, “Bakan”ın dikkatine...
Ve bilindiği gibi yakın tarihimiz “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nin oluşumunu içerir ki bu süreç “Kurtuluş Savaşı” kısacası “Kurtuluş” ve yengiyi (zafer) izleyen “Kuruluş” dönemli olarak ortaya konulur.
Her iki süreçte de “din ve vicdan” konusu, yaratılan “etnik” sorunlar (bölünme) “emperyalizm”in “maşa”larınca türlü biçimlerde ortaya konmuştur.
“ Kurtuluş ” u n “Başkomutan”ı, “Kuruluş”un “Önder”i olan “Atatürk”; bu iki dönemin “19 Mayıs 1919”dan “1927” yılına dek olan sürecini, en ince ayrıntılarıyla yazdığı büyük “Söylev”iyle halka anlatmıştı; üstelik “300”ü aşan tarihsel “belge”yle.
“Bakan Ala”nın sözünü ettiği -açıkça söylenirse- “Kürt Kimliği”yle “din ve vicdan” sorununu, “Anadolu”nun parçalanarak, Güneydoğu’da bir “Kürt Devleti” kurmak isteyen “Kürt Teali Cemiyeti”yle; tam bir “din devleti” oluşturma peşinde olan “Teali-i İslam Cemiyeti” üzerinden adım adım dile getirir “Söylev”de “Atatürk”.
“Lozan Antlaşması” ve “Cumhuriyet”in ilanıyla, “Kürt Teailiciler”in Anadolu’da “Kürt Devlet”i kurma düşlerine son verilir.
“Cumhuriyet”in ilanından “dört ay” sonra da “3 Mart 1924”te, “TBMM”ce kabul edilen bir “yasa”yla da; bundan sonra yapılacak yasaların “şeriat”a göre değil de, çağın gereksinmelerine göre yapılacağı bildirilerek “laik”liğin kapısı açılır; “laik yaşam”a adım adılır; ardından “1928”de de, Anayasa’daki “Devletin dini; dini İslam’dır” maddesi kaldırılır. Ve böylece “Bakan Ala”ya göre, “TC Devleti”nde “kapalı sistem” oluşur; üstüne üstlük “laiklik ilkesi”nin “1937”de Anayasa’da yer almasıyla, Türkiye’ye “KİLİT” vurulur, kilitlenir...
Böylece oluşan “Türkiye”nin işte bu “yapı”sı; “Bakan Ala”a göre, “1980’den sonra -1984’te artık iyice beliren ‘PKK’nin bebeleri de öldürmeye varan cinayetleriyle- ‘Kürt ve dinselleşme’ sorunlarını, ‘2000’li yıllara dek yaşamamıza” neden olacakır. (Aydınlık, 7.5.2014)
“2003”te “AKP” iktidarıyla, işte bu “Eski Türkiye”, bu “kapalı sistemi”yle geride bırakılıp; “Yeni Türkiye”nin “inşa”sına başlanacaktı, “Ala”ya göre; bunun için de “ilk adım”, yerel yönetimlere “özerklik” getirecek “İl Özel İdareler Yasası” ile atılacaktı.
“AKP” iktidarının daha ikinci yılında düzenleyip “TBMM”den oylarıyla geçirdikleri bu “parçalama” yasası, dönemin “Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer” tarafından “veto” edilir (Temmuz 2004).
Bundan sonra “AKP iktidarı” adımlarını daha dikkatli atacak ama “açıla açıla” yol alacaktı.
Bakan Ala’nın, “din ve vicdan” sorunu dediği “bağlam”da “Erdoğan”: “Anayasa’da ayrıcalıklı madde olamaz!”, “fetva”sıyla, “laiklik ve rejim”le ilgili “değiştirilemez” maddeleri işaret eder... Yine Bakan “Ala”nın, “etnik kimlik” konusuna Erdoğan -parmak ısırtacak- desteğini, “Türk Kimliği”ni “azınlık” düzeyine getiren “Türkiyeli” söylemiyle yapar... Böylece, “PKK”nin önderi “Öcalan”la “müzakere” masasına oturulur.
“Bakan Ala”, bu yolla sağlanacak “çözüm”ü, “Türkiye’nin kimseye ihtiyaç duymadan, kendi başına yapacağını” söylüyor, “kargaları bile güldürerek!”...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları