Meriç Velidedeoğlu

‘Sen Ne Harika Adamsın!’

31 Ocak 2014 Cuma

Bilmem anımsar mısınız değerli dostlar, “Sessiz Çığlık”a katılacak “Kadıköylüler”i Beşiktaş’a götüren “Vardiya Vapuru”nu? Epey önce sözünü etmiştim.
Geçen cumartesi günü yine “Vardiya Vapuru”ndaydık, “70.” “eylem”e katılmak için. Yine girişteki salonda toplanarak karşılıklı dörder kişilik oturma sıralarına beşer beşer yerleştik; vapur kalkınca da “Vardiya Vapuru Paneli”nin “70’inci”si başladı.
“Adalet Bakanı”nın -İzmir Liman’ı yolsuzluğuyla ilgili olarak- inanılmaz bir boyutta “adalet”i çiğnemesi panelimizin konusu oldu. Adalet Bakanı’na bu tutumundan -yolsuzluk dosyalarını engellemesi “suç”undan- dolayı “fezleke” gönderilmişti.
“İnsan”ın inanası gelmiyor; “yarım yüzyıl”dır anayasasında “Hukuk Devleti” olduğu yazılı olan bir ülkenin “Adalet Bakanı”nın “yolsuz”luğu koruduğu -yadsınamaz delillerle- adım adım ortaya konuyor, üstelik de bakanlığına bağlı görevlilerce...
Böyle bir “durum”a, artık “Afrika”nın en ilkel “kabile”lerinin yönetiminde bile rastlanamaz; “suç” işleyen bir “yönetici”, cezalandırılıncaya dek “kabile”nin, “halk”ının “tamtam” seslerinin susmayacağını bilir.
Bu anımsatmayla da, bizim şu anda yaşamakta olduğumuz durumu nasıl değerlendireceğimize girişiverdik.
“Yolsuzluğun rüşvetin” kaynağı durumuna gelen “iktidar”a “toplum”un da, “halk”ın da “uyum” sağlaması veya “sessiz” kalması için yaratılan “korku”, “çekinme” ortamından başlayarak yapılanları bir bir saymaya giriştik; susturamadıkları “aydın”ları, “yurtsever”leri nasıl zindanlara attıklarını; “demokrasi”yi yalnızca kendi “icraat”larını gerçekleştirecek bir “araç” olarak kullandıklarını; “ulusal ve ülke bütünlüğü”nü parçalayarak “toplum”u nasıl “karşı karşıya” getirdiklerini; “Türk Silahlı Kuvvetleri”nin nasıl “lime lime” edildiğini; yönetimin “temel” yasası duruma gelen “rüşvet” ve “yolsuzluk”lardan dolayı “yüz”lerinin hiç mi hiç kızarmadığı, “vicdan”larının bir kez olsun kıpırdamadığı söylendiğindeyse, anında bir “uyarı” geldi: “İlk önce ‘insan gibi insan olmak’ yani ‘vicdan’, ‘onur’ sahibi olmak gerekir!” diye...
Bu haklı “uyarı” üzerine bütün bu sayılanların, “12 yıl”dır ülkede “olan biten”in sorumlusu olan “AKP”nin, “iktidar”ının nasıl oluştuğunu, daha doğrusu “emperyalizm”in bunları nasıl oluşturduğunu anımsamaya yöneldik.
Kuşkusuz “ilk” anımsanacak olanın da -kendi söylemine göre- “imamlık” eğitimini “simit” satarak yapabilen “pabuç”u delik “genç”in “Recep Tayyip”in, “TC Devleti”nin Başbakan’ı R.T. Erdoğan’a dönüştürülme süreci olmalıydı.
Dolaysiyle bizler de “20 -25” yıl öncesine uzandık; hemen karşımıza, alımlı bir koltuğa kurulup oturmuş, “Hizb-i İslam” terör örgütünün başı “Gulbeddin Hikmetyar” ile onun ayaklarının dibine çökmüş, “RP”nin İstanbul İl Başkanı “Recep Tayyip”i birlikte gösteren o ünlü “resim” çıkıverdi...
Bir “insan”ın; “Erdoğan”ın resimdeki durumuna, bu denli “onur kırıcı” bir görünüme kendini nasıl sokar ki diye sormaktan yine kendimizi alamadık.
Üstelik ayaklarının dibine sokularak öylece kıvrılıp oturduğu “kişi”nin, “Kâbil”de yüzleri açık olarak üniversiteye giden “kız” öğrencilerin “yüz”lerine “asit” atan, attıran çok acımasız bir “terörist başı” olduğunu bile bile...
Böyle “biri”ne bu denli “sevgi”, “saygı” göstererek “biat” edip -ister istemez- “örnek” alan, böyle ortamlarda yetişip yoğurulan dolaysiyle yapısı bu olan bir “Recep Tayyip”ten oluşturulacaktır “ileri”nin “Başbakanı R.T. Erdoğan”...
Bu “temel”, bu “yapı” dikkate alınmazsa, “Başbakan”ın yanında olmayan insanlara; ortaya koyduklarını, yaptıklarını eleştirenlere karşı takındığı “acımasız” tutumu, uygulattırdığı “acımasızlık”ları anlamak pek olası değil diye de bir kanıya varır olduk.
Dahası bir devlet (ABD) tarafından kendisinin tepe tepe “kullanılması”nın istenmesine, bu pek “onur kırıcı” -açıkçası insanın onurunu ayaklar altına alan- “öneri”ye, “çağrı”ya en küçük bir “tepki” vermemesi de bu bağlamda ele alınmalı, diyoruz...
Öte yanda, “Başbakan”lığa götürecek yola giriş de, “ABD”nin eski Türkiye Büyükelçisi Abramowitz tarafından “uygun” görülmesiyle başlayacak; ardından -kimi zaman “20” gün arayla- yapılan “ABD”yi ziyaret turları dönemine girilecek; bu “süreç”i İstanbul Belediye Başkanı “seçiliş” izleyecek; “Abramowitz”in, “Erdoğan”ın “yıldız”ının daha da parlayacağını bildirmesinden (1996) sonra, artık tüm engeller yok edilerek “Başbakanlık” koltuğuna oturma koşusu başlatılacaktır.
Kısa kestik; vapur “Beşiktaş İskelesi”ne yanaşmıştı, hep birlikte ayağa kalktık; “söz” bitmiş, “eylem” başlamıştı artık...
“Başlığa” gelince; eski “ABD Başkanı Bush”un, Başbakan R.T. Erdoğan’ın sırtını “sıvazlaması”! (15.4.2004) Bizimkinin anlayacağı bir “dil”le...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları