Meriç Velidedeoğlu

‘Cehenneme Git Erdoğan!’

23 Mayıs 2014 Cuma

-Der Spigel-

“Hüseyin Çelik” uzun süredir “AKP”nin genel başkan yardımcısı ve sözcüsü; dolaysiyle “Erdoğan”dan sonra “TV”lerde en çok görüntülenen, en çok konuşan kişi.
“SOMA”yla ilgili son değerlendirmesini “TV”de izlerken, iki yıl önce bir üniversitede yaptığı -basında da yer alan- konuşmasını anımsadım.
“H. Çelik”, o konuşmasında “laik cumhuriyet”ten söz ederken, cumhuriyet “demokrasi değildir”, bize “yalan bir biçimde” demokrasi olarak anlatıldı, böylece bizim burnumuzu “pis kokular”a alıştırdılar, diyerek “dinsel şeriat hukuku”ndan, “laik çağdaş hukuk”a geçişimizi düzenleyen “Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt”a saldırıyordu.
Özellikle “Prof. Dr. Bozkurt”un bu “geçiş”in, “Hukuk Devrimi”nin nedenlerini anlatan (Medeni Kanun’un) “gerekçesi”ne değinerek, “bize ‘pislikleri böylece benimsettiler” diyordu. Açıkçası, “Prof. Dr. Bozkurt”un, çağdaş bir “Hukuk Devleti” olmamızın neden gerektiğini anlatmasını -hem de bir hukukçu olarak- hiç utanmadan “pislik” diye ortaya koyuyordu. Bunları anımsadığım sırada “H. Çelik”in “TV”deki konuşması sürüyor, “Erdoğan”ın sığındığı markette, “kimseye vurduğunu” görenin olmadığını gözlerimizin içine baka baka söylüyordu...
Oysa “TV”deki tüm görüntülerde “Erdoğan”ın saldırısı açıkça belirdiği gibi, “Kaçma lan İsrail dölü!” bağrışı da açık-seçik duyuluyordu.
Ayrıca “H. Çelik”, bu “yalan” yetmiyormuş gibi; “Erdoğan”ın Özel Kalem Md. Yardımcısı “Yusuf Yerkel”in, iki özel “polis”in yere devirip çekiştirdiği bir “genç”i nefretle, kinle “tekme”lemesinde de “haklı” olduğunu, bu “insanlık dışı” tutumu onayladığını üzerine basa basa vurguluyordu...
Değerli dostlar, şimdi bu “adam”ın ağzından dökülenler “ak-pak” mı oluyor?
Yoksa, “insan”ı yerinden fırlatan bu “yalan”lar, bu “tutum” -kendi deyişiyle- “pis kokular saçan pislikler” mi?
Öte yanda kimilerinin haklı olarak “çifteleme” dedikleri bu “tekmeleme”ye, Türkiye dışında da dayanamayanlar var; anımsanacağı gibi Hırvat kadın basketbolcu “A. Misura” bu tekmeciye: “Selam Yusuf Yerkel... Sen Erdoğan’ın köpeği olmalısın!” diye tepki göstermiş sosyal medya yoluyla...
Kimilerine de “Yerkel”in bu “tekmeler”i, “Irak” işgalinde “Ebu Gureyb” tutukevindeki elleri ayakları bağlı, yere yatırılmış Iraklı tutsakları, “Amerikan” askerlerinin, iri kıyım “köpek”lere “pençeletme”lerini anımsatmış.
Doğrusu çok yerinde bir anımsama; çünkü bu durumdaki bir insana/ insanlara ancak “hayvanlar” ya “çifte” atarlar ya da “pençe”...
“Y. Yerkel”in saldırısı, “pençe” ve “çifte” gibi “tekme”nin varlığını yalnız bize değil tüm dünyaya gösterdi. Böylece bir de “tekmeci” türemiş oluyor hem de “TC Başkanlığı”nda: “Tekmeci Yusuf Yerkel!”
“Der Spiegel” ayrıca “Cehenneme Git Erdoğan!” başlığını kullanmakla yetinmemiş, “Tekmeci”nin görev başındaki fotoğrafı için de “TC Hükümeti’nin ‘maden felaketi’ sonrası tavrının sembolüdür!” diye de yazmış. (Yurt, 17.5.2014)
Almanya her kesimiyle bu “katliam”ı kınıyor; “Tekmeci Yusuf”un bu denli “rahatlık”la, “SOMA”da işçiye “tekme” atabilmesini bir Alman sendikacı; yüzlerce insanın ölümü karşısında, Erdoğan’ın yaptığı o “fıtrat”lı, inanılmaz “yazgıcı” konuşmasının -düşünülemeyecek boyutta- “ALAYCI” olmasına bağlıyor. (Aydınlık, 17.5.2014)
Kuşkusuz Alman sendikacı haklı; Türkiye’de de artık iyice dal-budak saran “Faşist” rejimin temelinde yer alan “Duçe Mussolini”nin, ülkesinde “her şey” olduğu, geri kalanların ise “hiçbir şey” olmadığı ilkesi “Ulûlemr Erdoğan” (ve Ailesi) için de geçerli.(*)
“İnsan”ı, “insan” gibi olmaktan çıkarır “Faşizm”in, “Nazizm”in bu “ilke”si, nitekim ilkenin yaratıcıları “B. Mussolini”yi de, “A. Hitler”i de “insan” olmaktan çıkardığı bilinir.
Ve Türkiye’nin, “ölümlü maden kazaları”nda “dünya birincisi” olmasına karşın, “Uluslararası Çalışma Örgütü”nün “ILO”nun, “Madenlerde Güvenlik” sağlayan sözleşmesini (Mad: 176), “R.T. Erdoğan”, “12 yıldır” imzalamamakta direniyor.
“SOMA”da, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik”e bu tutumun nedeni sorulduğunda, “Bakan” -ne olmuş yani der gibi- büyük bir pişkinlikle: “Dünyada ‘170 No’lu’ sözleşmeyi imzalayan ülke sayısı ‘28’. Dünya ülkeleri imzalamış da Türkiye imzalamamış anlayışı doğru değil!” yanıtını veriyor.
Üç yıl önce (Haziran 2011), kardeşinin “üç günlük” bir soruşturmaya alınması karşısında: “Kardeşimin üç gün özgürlüğünün elinden alınmasının hesabını kim verecek, kim ödeyecek!” diye bangır bangır bağıran “F. Çelik” nerede, SOMA’daki “F. Çelik” nerede...
Oysa başka bir durum daha var; bu sözleşmeyi “kömür üretimi” yapan “24” ülke imzalamış; bu üretimi yapmakta olup da sözleşmeyi imzalamayan “üç” ülkeden biriymişiz, öteki iki ülke de “Afganistan” ve “Pakistan”...
“Ulûlemr”in “bakan”ı böyle olunca Vali Yardımcısı da: “SOMA’da hayatta kalan aklını kullanandır!” demekte bir sakınca görmeyecek, düşünemeyecektir!
Eh! “Balık baştan kokar”mış; bizim “Baş”a bakarak, acaba “evrim”in “geriye” dönüş süreci mi başladı diye düşünmekten insan kendini alamıyor!

(*) H.V. Velidedeoğlu, “12 Mart- Faşizmin Felsefesi.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erasmus 19 Mart 2021
‘12 Mart 1921’ 12 Mart 2021
‘Manifesto!’ 5 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları