Mehmet Ali Güller

Araplara ‘Bir milletiz’ mesajının hedefi

25 Eylül 2023 Pazartesi

Bir grup gazeteci, “İslam âlemine” sesleniyor ve kimisi Türkçe kimisi Arapça olarak “Biz bir milletiz” mesajı veriyor. Organizasyonu yapan Gerçek Hayat dergisi, kampanyanın “Türkiye’deki ırkçılığa karşı” olduğunu söylüyor. Nitekim eşzamanlı olarak bir grup gazeteciye yapılan tutuklama operasyonunu da alkışlıyorlar.

Kampanyanın esas amacının da zaten bu olduğu anlaşılıyor: AKP iktidarının sığınmacı politikasına karşı ortaya çıkan tepkiyi ırkçılıkla damgalamak, o politikanın yanlışlığına işaret eden haberleri yapan Batuhan Çolak başta gazetecileri susturmak.

AKP’NİN ‘SIĞINMACI’ KARTI

Belli ki Erdoğan’ın geçen hafta New York’ta ana muhalefet partisini “sığınmacı karşıtı” diye şikâyet ettiği ve yeniden “Mültecilere ev sahipliğine aynen devam edeceğiz” dediği süreci desteklemeyi amaçlıyor kampanya.

Peki kampanyacıların iddia ettiği gibi Türkiye’de sığınmacılara karşı bir ırkçılık var mı? Zaman zaman tekil örnekleri olmakla beraber, Türkiye’de sığınmacılara karşı sistemli bir ırkçılık olduğunu söyleyemeyiz. Hatta tersine, nüfusun yüzde 10’una varan sığınmacılar karşısında Türk toplumunun hoşgörülü olduğunu belirtebiliriz. O zaman mesele ne?

1) Sığınmacı meselesi seçimlerin etkili konusu ve Erdoğan’ın bu konuda seçimden önce başka seçimden sonra başka sözler söylemesi sürdürülemez boyutta.

2) Sığınmacı meselesi iktidarın yeni Osmanlıcı siyasetinin bir aracı: Türkiye’yi Kürtler ile Irak ve Suriye’ye genişletme çizgisi olmayınca, bu kez Suriye’de ÖSO nüfuz bölgesi uygulaması deneniyor.

3) Sığınmacı meselesi, iktidarın ümmetçi ideolojik çizgisini egemen kılma hedefiyle uyumlu.

4) Sığınmacı meselesi, iktidarın Batı’yla pazarlığında koz kartı.

MİLLET-ULUS VE KAVRAM SORUNLARI

Gerek özel olarak bu kampanyanın gerekse genel olarak iktidarın kavramsal sorunları kurnazca kullandığını söyleyebiliriz. Erdoğan’ın “her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına alması” ile karşıt “tek millet” politikasını tabanına onaylatabilmesi, biraz da bu kavramsal sorunları kullanarak mümkün kılınıyor. Erdoğan’ın politik ihtiyacına göre millet ümmet anlamında ya da MHP’yle işbirliği gerektiğinde millet ulus anlamında kullanılıyor; hatta şimdi de “milletin çeşitliğini yansıtan yeni anayasa” hedefi ilan ediyor.

Hangisi esastır peki? Erdoğan’ın 2014 seçimi öncesinde ifade ettiği “Kılıçdaroğlu Alevi, Demirtaş Zaza, (Ekmeleddin) İhsanoğlu zaten yerli değil ama ben Sünniyim, Sünni” sözlerindeki gibi esas olan “Sünni-İslamcılık”tır.

Kavramsal soruna gelirsek: Millet, Arapça bir dine-mezhebe bağlı cemaat demek. Ümmet genel olarak kavim/halk ama özel olarak İslam toplumu demek. Devrimle milletleşmenin ve ulusal devlet kurmanın ideolojisi olarak milliyetçilik, bu topraklara geç girdi; anlamı, Arapça millet kavramının kullanımının güncellenmesiyle karşılandı. Ancak bu haliyle sorunlar da doğurdu. Yani “nation” için Arapça “millet”i kullanmayı sürdürmek, sonrasında Türkçe “ulus” kavramına tam olarak geçememek ve “millet”i “ulus” anlamında kullanmak, “millet-milliyet” farkı da dahil pek çok anlam sorununa yol açtı.

IRKÇILIĞIN PANZEHRİ ÜMMETÇİLİK DEĞİLDİR

Araplara “Bir milletiz” mesajı veren kampanyacılar “millet”i ümmet anlamında kullanıyor, “ulus” anlamında değil. Osmanlı’da dört millet vardı: Müslüman, Rum (Ortodoks), Ermeni (Katolik), Yahudi milletleri.

Kampanyacıların derdi başka ama akılda tutulması gerekir ki Araplar sanıldığı gibi “Bir milletiz” mesajından olumlu bir anlam çıkarmaz, tersine bu mesajda yeni Osmanlıcılık görürler. Üstelik ırkçılığın panzehri de ümmetçilik değildir!

Özetle, kampanyalarla, gazetecilere operasyonlarla geçiştirilemez bir sorundur sığınmacı sorunu. Bu sorunun tek çözümü vardır: Sığınmacıları siyasi amaçlarla kullanmak yerine onları vatanlarına kavuşturmayı hedefleyecek şekilde Türkiye-Suriye normalleşmesi...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları