Mehmet Ali Güller

Amerikan demokrasiciliği!

03 Nisan 2023 Pazartesi

Finlandiya’nın NATO üyeliğinin onaylandığı ve tek bir milletvekilinin karşı oy kullanmadığı tarihi oturumda, İYİ Parti adına konuşan Ahmet Kamil Erozan’ın sözleri Türkiye’de sistem partilerinin “Amerikan demokrasisi”ne bakışındaki çarpıklığı resmetti.

Erozan, “Bugün Finlandiya yerine NATO üyeliğine başvuran biz olsak, demokrasimizin durumu nedeniyle bizi NATO’ya almazlardı” dedi! NATO’yu ve haliyle patronu ABD’yi “demokrasi onay makamı” gören bu anlayış, Türkiye’nin en önemli sorunudur. Şundan:

DEMOKRASİ SORUNUMUZUN KAYNAĞI ABD VE NATO’DUR

Türkiye’de demokrasinin sorunlu olduğu ortada...

Ancak bu sorunun kaynağını sadece son 20 yıllık siyasal İslamcı rejimde görmek, büyük hatadır. Sorunun asıl kaynağı NATO aracılığıyla Türkiye’nin Atlantik’e bağlanmasıdır. Siyasal İslamcı rejim de bu kaynağın ürünlerinden ve sonuçlarından biridir zaten. 

Amerikancılık ve onun aracı olarak NATO’culuk, gerçekte “Köylü milletin efendisidir” diyerek yola çıkan Türk demokrasisinin katilidir. Emekçilerin mücadelesini bastırarak, halkın özgürlük alanını daraltarak, komünizmle mücadele ederek, sosyalistleri kurşunlayarak, öğrencileri hapislere atarak ve en sonunda Kemalist subayları bile ErgenekonBalyoz operasyonlarıyla tasfiye ederek Türkiye’yi adım adım 70 yılda karanlığa sürükleyen Amerikancılıktır, NATO’culuktur, liberal demokrasidir.

LİBERAL DEMOKRASİ HALKÇILIĞIN ANTİTEZİDİR

Gerçek demokrasi halk demokrasisidir, halkçılıktır; ABD’nin “tek demokrasi” diye dayattığı “liberal demokrasi” ise sonuçları itibarıyla halk demokrasisinin antitezidir:

Halk demokrasisi tarikatları ve cemaatleri kapatarak halkı özgürleştirmektir, liberal demokrasi ise tarikatların önünü açarak halkı müritleştirmektir.

Halk demokrasisi ağalara karşı köylüleri savunmak, toprak reformu aramak, Köy Enstitüleri açmaktır liberal demokrasi ise ağaları iktidar yapmak, Köy Enstitülerini kapatmaktır.

Halk demokrasisi, milli bakiye sistemiyle her toplumsal kesimin olabildiğince parlamentoda temsilini sağlayabilmektir; liberal demokrasi ise AKP’nin yüzde 34 ile TBMM’nin yüzde 68’ini oluşturup adım adım Türkiye’yi tek adam rejimine götürmesidir.

Halk demokrasisi emekçinin mücadelesinin zeminidir, işçinin grev hakkıdır; liberal demokrasi ise OHAL ile o hakkı kullandırmayarak patronun kârını savunmaktır.

Halk demokrasisi bölüşümde eşitliği zorlamaktır, liberal demokrasi ise en zengin ile en yoksul arasındaki makası açmaktır.

ABD’NİN DEMOKRASİ ZİRVESİ ALDATMACASI

Liberal demokrasi en somut olarak ABD’nin Yugoslavya’yı, Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi “Demokrasi götüreceğim” diyerek bombalamasıdır.

ABD, tam da Irak’ı işgalinin 20. yıldönümünde Demokrasi Zirvesi toplayarak Amerikan demokrasiciliğini sergilemiştir. Çin, Rusya, İran, Venezüella, Suudi Arabistan, Macaristan ve Türkiye gibi ülkeleri zirveye davet etmeyen ABD için demokrasinin ölçüsü, ABD’nin çıkarlarının ölçüsüdür.

Örneğin Suudi Arabistan’ın demokrasi zirvesine layık görülmemesinin nedeni krallık ile yönetiliyor olması değildir; zira bu ülke ABD’nin baştacıyken de krallıktı. Fark, Suudi Arabistan’ın ABD’nin petro-dolar sisteminden uzaklaşmaya başlamasıdır; Rusya ile S-400 görüşmesi ve enerji işbirliğidir, Çin’e petrolü Yuan ile satmayı gündemine almasıdır, ŞİÖ ve BRICS gibi organizasyonlara katılmasıdır, İran’la barışmasıdır...

ABD demokrat olduğu ve dünyada demokrasi istediği için değil, “demokrasi-otokrasi” sahteciliği üzerinden kendi düzenini sürdürebilmek için demokrasi zirvesi toplamaktadır. Ancak ABD’nin, 1945’teki gibi demokrasi savunucusu görüntüsü yaratarak yeniden blok kurabilmesi olası değil.

Özetle, demokratikleşebilmenin esas ölçüsü, ABD’ye karşı mücadeledir, emperyalist sistemden çıkmaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları