Bolu Kartalkaya’da gözlerimizin önünde yanarak hayatını kaybeden aralarında onlarca masum çocuğun bulunduğu 78 kişinin ve yaralananların acısı, küllenmeden duruyor kalbimizde.

Büyük bir ihmal, vurdumduymazlık ve rant tutkusu ortada dururken her zaman olduğu gibi biz utanıyoruz, sorumlular utanmıyor.

Bu olayda ihmalin baş sorumlusu kesinlikle Kültür ve Turizm Bakanlığı.

Geceliği 30 bin lira olan bir otelde, Türkiye’yi turizmde marka yapacağını iddia eden bir bakanın döneminde, öyle bir facianın yaşanması inanılır gibi değil.

GÜVENLİK, STANDART, AHLAK

Otelleriyle, seyahat acentasıyla kendisi de bir turizmci olan bakan Mehmet Nuri Ersoy, bir süredir Türkiye’nin turizm stratejilerini değiştiriyor, yol haritasını yeniden çiziyor.

Buradaki en önemli motivasyonu yerli turizmden çok yabancı turizmi. Ülkeyi tanıtmak, gelen turist sayısını ve geliri arttırmak istiyor.

Bunun içinde Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nı (TGA) kurdu. Sektörün uzun süre tartıştığı ajansın üyelik yapısı en fazla tepki çeken konulardan biriydi. Çünkü bakanın bir türlü yıldızının barışmadığı Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) tek bir temsilci ile yer alırken 15 bin rehberin üye oduğu Turist Rehberleri Birliği ise ajansa giremedi.

Peki ağırlığı kim oluşturdu? Tabii ki otel patronları.

Böylece turizmde atılacak adımlarda neredeyse tek yetkili olan TGA’da mevzuat değişikliklerinden rant sağlayacak düzenlemelere kadar pek çok alanda onlar yetkili duruma geldi.

İşte bu patronlardan biri de 2019’da otelin yönetimini alan Halit Ergül oldu. Gözaltında olan ve sorumluluğu üstlenmek yerine otelde çalışan emekçileri suçlayan Halit Ergül’ün, TGA’nın Karadeniz bölge temsilcisi ve yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı. Ergül’ün otelinin temsilcisi olduğu TGA’dan “Sürdürülebilir Turizm Programı Sertifikası” aldığı da ortaya çıktı.

Ersoy, kendi başlattığı “güvenli ve sürdürülebilir turizm” hedeflerini “verilen belgelerin geçerliliği yok” diyerek sorgulatır hale getirirken turizm sektöründeki denetim ve şeffaflık sorunları da bir kez daha hartırlandı bu korkunç olayla.

‘EMİLY İN İSTANBUL’ HAYAL!

TGA’nın kuruluş amacı web sitesinde “Türkiye’nin iç ve dış turizm pazarında bir marka ve cazibe merkezi haline gelmesi kısa, orta ve uzun vadeli iletişim/pazarlama çalışmalarıyla Türkiye turizm kapasitesi ve turizm yatırımlarının ülke ekonomisindeki payı ve hizmet kalitesinin arttırılması amacıyla çalışmalarını sürdürmektedir” diye açıklanıyor.

TGA’nın turizm sektöründen kesilen kaynaklarla en önemli faaliyeti bu reklam ve iletişim çalışmaları görünüyor. Tam olarak rakam bilinmiyor ama 400 milyon lira bir kaynak olduğu tahmin ediliyor.

Geçen hafta bir araya geldiğimiz yeme içme ve turizm sektörü temsilcileri “Michelin Yıldızı” programının TGA vasıtasıyla geldiğini anlatırken şimdi de Netflix’in önemli dizilerinden “Emily in Paris”in “Emily in İstanbul” versiyonunun çekilmesi için kulis yapıldığı söyleniyordu.

Uzun yıllardır popüler filmlerin, dizilerin Türkiye’de çekilmesi hayali kurulur. Ama bu hayal ne yazık ki Türkiye’nin acı gerçeklerine takılmış oldu.

Turizm Bakanlığı’nın öncelikli sorumluluğu böyle makyajlı projelere kaynak harcamadan önce güvenli turizmi geliştirmek değil mi?

Bugün ülkenin imajını popüler dizilerle artırmaya çalışırken kaybedilen güven, sarsılan imaj nasıl yeniden kazanılacak?