Hikmet Çetinkaya

Niçin laik devlet?..

19 Ağustos 2017 Cumartesi

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Serbest Fırka’ya bugünkü adıyla Liberal Parti’yi kurmasını istediği Fethi Okyar’a yolladığı mektup ünlüdür.
Amaç güvence vermektir…
Ama bir noktanın altı özenle ve özellikle çizilmesi gerekir.
“Memnuniyetle tekrar görüyorum ki, laiklik esasında beraberiz. Zaten benim siyasi hayatta bir taraflı olarak daima aradığım ve arayacağım temel budur.
Laik Cumhuriyet esası dahilinde, fırkanızın her türlü siyasi faaliyetinin bir engelle karşılaşmayacağına güvenebilirsiniz efendim.” (Ahmet Taner Kışlalı - 7 Mart 1999)
Burada akla gelen önemli soru şu:
“Büyük devrimci Mustafa Kemal acaba niçin laikliğe böylesine, tüm diğer ilkelerin üzerinde, özel bir önem veriyordu?”
Çünkü laiklik, Türkiye koşullarındaki bir ülke için, çağdaşlaşmanın önkoşuluydu. Laiklik olmadan bir ulus olunmazdı. Laiklik olmadan, devrimin itici gücünü oluşturacak olan “yeni insan” yaratılmazdı.
Paris Barış Konferansı sırasında Yunan Başbakanı Venizelos’un verdiği bilgilere göre, 1919 Anadolu’sunda durum şöyleydi:
2 bin 228 Rum okulu ve bu okullarda okuyan 188 bin 577 öğrenci.
Rum okullarının yanında azınlıkların sayısız okulu bulunuyordu.
Çünkü medreseler dine dayalı eğitim veriyordu.
Bu durumda her azınlığın kendi okulunun olması kaçınılmaz oluyordu.
Onların yanı başında da yabancı devletlerin okulları sıralanıyordu.
37 kentte Fransız okulu, 19 ilde 27 Amerikan okulu… Sadece İstanbul’da 83 İngiliz okulu… 44 Rus, 24 İtalyan okulu…
Elazığ’da bile 83 yabancı okul.
Öğretim Birliği Yasası çıktığında, Anadolu’da “manzara-i umumiye” işte böyleydi.
Üç ayrı kültür insanı yan yanaydı.
Kimisi Arap-İran kültürünün, kimisi Avrupa kültürünün, kimisi de Batı taklidi yoz bir tazminat kültürünün ürünü olan üç tip insan.
Mustafa Kemal, birbiriyle çatışan bu üç tür insandan yola çıktı.
Kökleriyle bağlarını yeniden kuran, çağına ve evrenselliğe açılmış “yeni insan” yeşertti.
Karşıdevrim, önce o yeni insanı yozlaştırmanın süreçlerini harekete geçirdi. Sonra da imam hatip okullarıyla, o yeni insana düşman yeni bir medreseli kuşak yetiştirmenin yolunu buldu.
Tarihimizin dönüm noktasından habersiz sözde liberaller nedense ülkemizin tüm sorunları bitmiş gibi laikliğe vurmayı elden bırakmıyorlar.
Yaklaşık 20 yıl önce eğitimci Prof. Dr. Mahmut Adem diyor ki:
“Bugün hem ilköğretim sınıf öğretmenliği hem de ortaöğretim dal öğretmenliği bölümlerine yerleşen imam hatip lisesi mezunları, öğretmen lisesi mezunlarından birkaç kat daha fazladır.
Cumhuriyet döneminin hiçbir evresinde, üniversitelerde YÖK dönemindeki kadar şeriatçı kadro yaşanmamıştır. Bugün gelinen nokta vahimdir.”
Yaklaşık 40 yıl önce Türkiye’de sinsice örgütlenen tarikatlardan FETÖ’cüler eğitime niçin önem verdiler?
Çağdaş gözükmek için…
Peki neydi Atatürk’ün ünlü devrim yasası!
“Bir ulus bireyleri ancak bir türlü eğitim görebilir. Bir ülkede iki türlü eğitim, iki türlü insan yetiştirir.
Bu ise, duygu, düşünce ve dayanışma birliği amaçlarını tümüyle yok eder.”
Ve Türkiye son 60 yılda, yeniden iki türlü insan yetiştirdi.
İki farklı kuşak bir arada yaşıyor…
Eğitim sistemimiz giderek yozlaşıyor.
Bu yozlaşma sonucu olan çocuklarımıza oluyor…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları