Hikmet Çetinkaya

Bir Fotoğraf Bir Mektup...

23 Eylül 2011 Cuma
\n\n\n

Esintili bir sonbahar sabahı... Foçada Siren kayalıklarından denize bakıyorum...

\n

Mavi bir atlası andıran sular, karşıda mor dağlar, arkamda zeytin, badem ve incir ağaçları.

\n

Düşünceler ormanındayım yine...

\n

O fotoğrafa bir kez daha bakıyorum.

\n

Cebeci Asri Mezarlığı... Doğan Yurdakul... Sivil giysili jandarmalar... Toprağa verilen Doğanın eşi Güngör Yurdakul.

\n

Doğan, Silivri Cezaevinden Adalet Bakanının izniyle çıkarılıp Ankaraya geldi... Cezaevi aracıyla Esenboğadan evine, bir gün sonra yine aynı araçla, camiye ve mezarlığa...

\n

Doğan, eşinin mezarına kürekle toprak atarken arkada cezaevi aracı görülüyor.

\n

***

\n

Burası Türkiye...

\n

Olur böyle şeyler...

\n

Demokrasi var ülkede, özgürlükler, insan onurunu çiğnememe kavramı.

\n

Aslında hepsi laf salatası!

\n

Palavra!

\n

İkiyüzlülük!

\n

Gözlerim mor dağlarda... Sisler içindeki yarımadanın ucunda Karaburun var.

\n

İçim sıkkın...

\n

Ne yazdığımın bile farkında değilim aslında.

\n

Doğan Yurdakul, Nedim Şener ve Ahmet Şık Silivri Cezaevinde aynı hücrede birlikte kalıyor.

\n

Odatv davasından tutuklu Soner Yalçın ve Barış gibi...

\n

***

\n

Doğanın o fotoğrafını Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de görmüş. Gülün canı acımış, içi yanmış, çok üzülmüş.

\n

Gazetelerden okudum, TVlerden izledim...

\n

Peki Cumhurbaşkanı ne yapmış?

\n

Bakanlarla görüşmüş, o kadar!

\n

İnsan onuru çiğneniyor Türkiyede.

\n

Bir ülke düşünün ki, sabah akşam ileri demokrasiden ve özgürlüklerden söz edilecek...

\n

Eh, biz de inanacağız...

\n

İnanmazsak dilimizi keseceklerdiye korkacağız ve bir köşeye sinip havadan sudan yazacağız.

\n

Yok öyle yağma!

\n

Bildiğimizi, gördüğümüzü, gerçekleri yazıp çizeceğiz...

\n

Zaten candaş, yandaş, dindaş zibidiler kadın-erkek piyasada gazeteci kimliğiyle dolaşıyor ortada.

\n

Zibidiler verilen görevleri yerine getirip, malum televizyonlarda sabah akşam bu ülkenin solcularına, sosyalistlerine, yurtseverlerine saldırıyor.

\n

***

\n

Bol para da kazanıyorlar bu işten...

\n

Dönem yalakalık, zibidilik dönemi!

\n

Bu arada şunu belirteyim:

\n

AKP yarın iktidardan düşse yandaş ve candaşlar durumdan vazife çıkarıpiktidara gelen partinin safında yer alıp aynı işi sürdürürler, hiç kuşkunuz olmasın.

\n

Biz onların abilerini, ablalarını iyi tanırız 12 Mart ve 12 Eylüllerden...

\n

İmbat esiyor yazımı yazdığım saatlerde... Hava sıcak ama bunaltıcı değil.

\n

Çocukluğumun renk renk uçurtmaları, balonları geliyor aklıma.

\n

Gençliğimin Selimiye Kışlası, işkenceler, zindanlar...

\n

Ve Silivriden Nedimin yazdığı mektup...

\n

Türkiyenin içinden geçtiği süreci yansıtıyor Nedim mektubunda.

\n

Bir başka Türkiye fotoğrafı çıkıyor Doğanın hücre arkadaşı Nedimin mektubundan:

\n

6 ay, fazlası var azı yok tam altı ay.. beton bir mezarın içinde canlı ama ölü gibi iddianamenin çıkmasını bekledim...

\n

***

\n

Mektubun tümünü okuyunca içim yangın yerine dönüşüyor birden.

\n

İçimde fırtınalar esiyor, isyankâr ruhum ayaklanıyor.

\n

6 aydır tutuklu meslektaşlarım (elbet Balbay, Tuncay ve Hikmet Çiçeki unutmadım, yıllardır zindandalar)... Hazırlanan iddianame... Silahlı terör örgütü savı...

\n

Peki duruşma ne zaman başlıyor?

\n

İki ay sonra!

\n

Türkiye gerçekten laik, demokratik bir hukuk devleti midir?

\n

Bu soruyu her bireyin sorması gerekir.

\n

Yandaşlar, candaşlar, dindaşlar sabah akşam Doğana, Nedime, Sonere, Ahmete, Barışa ve öteki meslektaşlarımıza saldırmayı sürdürüyor.

\n

Adlarını saydığım arkadaşlarım gerçek gazetecilerdir.

\n

***

\n

Onları diri diri mezara gömüp mürekkep görünümünde çimento döküyorlar üzerlerine Nedim Şenerin deyişiyle.

\n

Onların sesine bir kulak versin bu ülkenin savcıları, yargıçları...

\n

Ne diyor Nedim:

\n

Beni ve Ahmeti silahlı terör örgütü üyesi yaptılar önce... İddianame çıktı; terör örgütüne yardım ve yataklıkla suçlanıyoruz.

\n

Bir fotoğraf bir mektup...

\n

İçim acıyor içim!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları