Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Halsizlik, kabızlık ve kilo almanızın sebebi tiroid olabilir mi?
Bir beslenme uzmanı olarak en sık karşılaştığımız vakalar nedir diye sorsanız üçüncü veya dördüncü sırada tiroid bezi hastalıkları derim. Çünkü tiroid çalışmamaya karar verdiğinde bedenimizdeki sindirim, boşaltım da dahil olmak üzere birçok sistemi etkiler. Ayrıca tedavi edilmesi çok önemli hastalıklardandır. Tüm hayat kalitenizi bozabilir. Ülkemizde de çok sık görülen bu hastalıklar ve beslenme konusundaki yeni gelişmelere bakış açısını konunun uzmanı Liv Hospital Endokrin Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Cem Dural’a sordum. İşte cevaplar…
- Tiroid bezi hastalıkları ülkemizde ne sıklıkta görülüyor?
Tiroid bezi hastalıkları çeşitli hastalık türlerini içinde barındıran bir hastalık grubudur. Bunlar içerisinde tiroidin enflamatuar hastalıkları (tiroiditler), hormon üretimi azlığı veya fazlalığı ile ilgili olan hastalıklar, tiroid bezinin büyümesi (guatr), tiroid nodülleri ve tiroid kanserleri yer almaktadır. Türk Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği verilerine göre tahminen ülkemizdeki her 100 kişiden 40’ı hayatının bir döneminde bu hastalıklardan biri ile yüzleşmektedir. Ülkemizde sık görülen tiroid hastalıklarının başında enflamatuar tiroid hastalıkları içerisinde yer alan, kronik ve otoimmün bir hastalık olan “Hashimoto hastalığı” gelmektedir. Öte yandan ülkemiz iyot eksikliğinin endemik olduğu bir bölge olduğundan guatr (tiroid bezinin büyümesi), özellikle de nodül oluşumu ile beraber görülen guatr rahatsızlığının da fazla olduğu bir bölgedir. Nodül oluşumu, tiroid kanseri gelişimi açısından önlenebilir bir risk kabul edilmektedir. Tüm dünyada tiroid kanseri görülme sıklığında artış mevcuttur. Sağlık Bakanlığı verilerine göre de tiroid kanseri ülkemizde sıklığı en fazla artan kanser türlerinin başında gelmekte ve son verilere göre genç yaşta ve kadın cinsiyette en sık görülen ikinci kanser türüdür.
- Hashimoto hastalığının belirtileri nelerdir?
Hormon üretiminde geçici veya kalıcı yetersizlik görülmesi “hipotiroidi” olarak adlandırılır. Tiroid bezinin en sık hipotiroidi nedenlerinin başında “Hashimoto hastalığı” gelmektedir. Bu hastalıkta kanda dolaşan akyuvarlar troid bezindeki tiroid hücrelerini istila ederler ve tiroid hormonu üretim miktarı düşer. Kan dolaşımında azalan tiroid hormonu seviyesine bağlı olarak beyinden salgılanan TSH miktarı artar. Bu tablo metabolizma yavaşlamasına neden olur. Başlıca belirtiler; kilo alımı, halsizlik, yorgunluk, uykuya meyil, soğuğa tahammülsüzlük, saç dökülmesi, cilt kuruluğu ve kabızlıktır. Bu durumun tedavi edilmemesi durumunda ciddi sağlık problemleri gelişebilir ve hayatı tehdit edecek seviyede ödem tablosu görülebilir (miksödem). Yetersiz olan tiroid hormonlarının günlük olarak verilmesi ile tedavi edilir ve hasta sağlığına kavuşur.
- Tiroid hastalıkları genetik midir? Annede babada var ise çocuklar düzenli tahlil yaptırmalı mı?
Tiroid hastalıklarından bazıları genetik olabilmekle birlikte hastalıkların çoğunda tek neden genetik olmayıp çevresel faktörlerin de payı bulunmaktadır. İyot eksikliği selim ve habis hastalıkların gelişmesi için önemli bir faktör iken, radyasyon maruziyeti kanser gelişimi için en önemli risk faktörüdür. Sigara kullanımı, obezite, yüksek rakımda yaşamak, guatrojen gıdalar adı verilen besinler ile beslenmek diğer önemli faktörlerdir. Hashimoto hastalığı “otoimmün” hastalıklar grubunda olup, tiroid bezine karşı vücutta gelişen antikorlar nedeni ile bağışıklık sisteminde oluşan değişiklikler sonucu ortaya çıkar. Birinci kuşak akrabalarda (anne, baba, kardeş) bir tiroid hastalığı mevcut ile sonraki kuşakların en azından bir kez değerlendirilmesinde fayda vardır.
- Tiroid kanserinin hastalıkla ilişkisi nedir?
Yapılan çalışmalar ve güncel literatür bilgilerine göre tiroid kanseri, özellikle de “papiller” tip tiroid kanseri ve Hashimoto hastalığı arasında ilişki bulunmaktadır. Tesadüfi olarak beraber görülebileceği gibi, özellikle Hashimoto hastalığı zemininde ortaya çıkan nodüllerde kanser gelişimi riski bir miktar daha yüksektir ve dikkatle takip edilmesi önerilmektedir. Hastalığın gelişimi kadar seyri ile de ilişkili olabileceği gösterilmiş ve tiroid otoantikor seviyesindeki yüksekliğin kanser hastalığının agresif seyri ve nüksü ile ilişkili olabileceğini gösteren çalışmalar yayımlanmıştır.
- Hashimoto hastalığı veya Hipotiroidi veya Hipertiroidi tedavisi nasıl olur?
Her Hashimoto hastasında hipotiroidi aynı şekilde seyretmez, otoantikor yüksekliği görülmesine rağmen yıllarca hipotiroidi gelişmeyebileceği gibi tanı anında ciddi hipotiroidi görülebilir. Ancak hastalık kronik seyirli olduğundan zaman içerisinde hastaların büyük çoğunluğunda hipotiroidi gelişecektir. Hipotiroidi tedavisinin temelinde eksik olan tiroid hormonunun hastaya verilmesi ile tedavi sağlanabilir. Hipotiroidinin cerrahi bir tedavisi bulunmamaktadır, ancak hastalığa bağlı ortaya çıkan kanser gibi durumlarda veya çeşitli komplikasyonlarda nedene yönelik cerrahi gereksinimi olabilir.
Hipertiroidi ise tiroid bezinin aşırı miktarda tiroid hormonu üretmesi olup, metabolizmanın hızlanmasına bağlı olarak hastalarda çarpıntı, kilo kaybı, iştah artışı, sinirlilik, ellerde titreme, sıcağa tahammülsüzlük, gözlerde canlı bakış, gözlerin ileri doğru çıkıklaşması, bağırsak haretketlerinde artışa bağlı sık tuvalete çıkma ihtiyacı gibi belirtiler görülür. Tedavi altta yatan hastalığa bağlı olarak değişkenlik gösterebilir, medikal olarak tiroid hormon fazlalığını baskılayıcı anti-tiroid ilaçlar kullanılabilir, radyoaktif iyot ablasyonu, girişimsel ablatif işlemler ve tiroid cerrahisi tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır.
- Son yıllarda gündemde olan önerilere ne diyorsunuz sizce glutensiz beslenme ile tiroid tedavi edilebilir mi?
Glutensiz diyet ile genel olarak şişkinlik, kabızlık gibi bağırsak problemlerinin azaldığı bilinmektedir. Tiroid bezinin işlev bozukluklarında 3-6 aylık diyet sürecinde kısmi klinik düzelmeler gözlemlenmiştir. Bu nedenle özellikle Hashimoto hastalığı gibi otoimmün zeminde gelişmiş hipotiroidi ile seyreden tablolarda alerjik riski düşük olan bir diyetin faydalı olabileceği savunulmaktadır. Diyette yulaf, çavdar, arpa tahıllarından yapılan un, ekmek, makarna, bulgur, şehriye, erişte gibi ürünlerin yerine glutensiz olan kinoa, keten tohumu, siyah pirinç, kara buğday gibi ürünler beslenme düzenine yerleştirilebilir.
- İlaca kendi kendine başlamak ve bırakmak ne kadar riskli?
Tüm ilaçlar karaciğer veya böbrekten metabolize edilmektedir ve tüm tablet ilaçlar insanda belli bir doz hesabı yapılarak üretilmektedirler. O nedenle doktora danışılmadan ilaç kullanılması uygun değildir. Hele ki vücudumuzun tüm metabolik düzen ve uyumundan sorumlu, “mikro”gram ölçeğinde kullanılan bir hormon tedavisinin doktora danışılmadan kullanılması son derece zararlı istenmeyen sorunlara yol açabilir, eksik kullanıldığında etki göstermeyeceği gibi fazla dozda kullanıldığında kalp ve kemikler üzerine son derece zararlı etkiler gelişebilir. O nedenle tiroid hormonuna başlamadan önce veya doz değişikliği yapılacağı zamanlarda mutlaka kanda TSH ve serbest T4 değerlerinin görülmesi ve doktor tarafından dozun ve kullanım şeklinin belirlenmesi gerekir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ölüm nedeni belli oldu
- İstanbul'da metro yangını
- Soylu'dan 'Özür dileriz' çıkışı
- AKP döneminde ne kadar harcanmıştı?
- 5 çocuğunu kaybeden anne yalanladı
- İşte AKP'li belediyelerin 'etkinlik' harcamaları!
- Süper Lig'de yayın geliri dağılımı belli oldu!
- 'Vız gelir tırıs gider'
- MEB’ten skandal karar: Müdüre üstün başarı ödülü!
- 'O saraya, ben davaya’