Gülengül Altınsay

Leicester gibi…

05 Mayıs 2016 Perşembe

1996’nın 27 Mayıs’ıydı. Wembley’de ilk kez maç izleyecektim. Crystal Palace- Leicester City play-off karşılaşmasıydı bu. Kazanan Premier Lig’in yolunu tutacaktı.
Önceden Palace’a sempatim vardı. Hatta metroda Palace’lılarla “Simgeniz Kartal ama renkleriniz Kırmızı- Lacivert. Öyle Kartal mı olurmuş” gibisinden eleştiriler yapıp şakalaşmıştık. Neyse gittik Wembley’e ama ancak Leicesterlilerin arasından bilet bulabilmiştik.
Önce sessizce oturduk aralarında. “İstanbul’dan geliyoruz Leicesterli değiliz” filan desek de taraftarlar bizi de zorla havaya sokmuşlardı. Uzatmaların son dakikasında atılan golün ardından da birinin dönüp bana “Siz yine gelin bizim maçlara” dediğini çok iyi hatırlıyorum.
Neye niyet neye kısmet; Palace için maça gitmiştik, şampiyonluk sevinci yaşayan Leicesterlilerin arasında maçtan çıkmıştık. İşte o günden beri sempati duyduğum takımlardan biri olmuştur Leicester.
Zaten hep futbola emek veren, futbolcu yetiştiren, parlatan takımları sevmişimdir. Sonunda başarı da gelirse bu paradan çok emeğin zaferi olur ki tadına doyulmaz.

Yirmi yıl sonra
Leicester City o tarihten tam 20 yıl sonra onca büyük kulübün arasından sıyrılıp daha da büyük bir zafer sahibi şimdi. Aslına bakarsanız bu sezon İngiltere’de futbolseverler -geçtiğimiz haftaya kadar şampiyonluk ümidini sürdüren Tottenham taraftarları hariç- Leicester’i desteklediler. Buna karşın başta bahis şirketleri olmak üzere futboldan para kazanan her kesim Leicester gibi taraftarı az, maddi gücü az bir kulübün şampiyonluğunu hiç istemediler.
Zaten günümüz futbol ekonomisinin geldiği nokta da bu değil mi?
Adil futbol ile futbol ekonomisi sürekli bir savaş halinde.

İyi bitirebilmek
Tüm bunlara karşın Leicester’in iyi başlattığı işi iyi bitirmesi ya da bitirebilmesi asıl konuşulması gereken. Çünkü onlar, “Ha şimdi tökezlerler” denilen her aşamada takım olarak oynadılar, kazandıkça inandılar, inandıkça güçlendiler ve inanılmaz bir başarı kazandılar. Bu yüzden Leicester’in başarısı futbola, futbolseverlere moral veren bir başarı.
Ama diyeceksiniz ki orası İngiltere, burası Türkiye. Orada futbolu çökertmemek için değer verilen en önemli şey oyunun adil oynanması. Asıl adalet duygusunun kaybolmasıyla futbolun çökeceğinin çok iyi bilinmesi.
Ve kritik soru da şu: Acaba Leicester bizim Süper Lig’de oynasaydı ve mesela Sivas’ın, Samsun’un ya da ne bileyim Gaziantep’in takımı olsaydı da aynı başarıyı elde edebilir miydi?

Üç maç kala
Evet, İngiltere’de Leicester iyi başladı iyi bitirdi. Beşiktaş ise son 3 sezondur iyi başlıyor ama iyi bitiremiyor. Fakat bu kez hem taraftar hem de takım çok daha inanmış gözüküyor.
Ne var ki kalan 3 karşılaşma çok çok önemli. Her şey bu son 3 maçın sonucuna bağlı. Bakalım Kartal ardı ardına provasını yaptığı şampiyonluğa bu kez ulaşabilecek mi? Leicester gibi daha az parayla ama daha çok çalışarak, daha çok mücadele ederek kazanılabileceğini de gösterebilecek mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şimdi ders zamanı 5 Aralık 2024
Takım ne yapsın? 3 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları